Güneş tepemize vuruyordu. Uçağın merdivenlerinden bavulumla iniyodum. Tülin merdivenlerden inmiş beni bekliyordu. Birkaç yılı İsviçre'de geçirmek bizim için epey değişik bir deneyim olmuştu.
Havayı buram buram içime çektim. Tülin, güneş gözlükleri ve çiçek desenli şapkasıyla merdivenlerin aşağısından beni çağırıyordu. Adımlarımı hızlandırıp yanına gittim. Havaalanından bizi alacak kimsemiz kalmamıştı buralarda. Bu düşüncemi sesli söylemiştim sanırım. Çünkü sonrasında Tülin bana bakarak "Senin deli bir tane kardeşin vardı sanki." diyerek kahkaha atmaya başladı. Ben de gülerek karşılık verdim.
.
.
.
Havaalanından uzaklaştıktan sonra eski evimizin önüne gittik. Çıkan yangından dolayı harabeye dönmüştü. Evden düşen parçalar hâlâ yerde duruyorlardı. Tülin'in dolabının parçaları dikkatimi çekmişti.Arkama baktığımda Tülin büyük bir çığlıkla ağlıyordu. Ona olayları ilk olarak detaylı bir şekilde İsviçre'de anlatmıştım. Evin fotoğraflarını ise gazetelerden görmüştü. İlk defa canlı görüyordu. Eminim en çok Efsun ve Serkan'a son bir kez veda edemediği için pişmanlık duyuyordu. Onları son bir kez daha görmek için birçok şeyini feda edebilirdi. Yere savrulan eşyaları karıştırırken ufak bir kutu buldum. Kutuyu elime açtığımda bir kolye buldum. Bu kolye benim değildi. Ağlamakta olan Tülin'in yanına gittim. Elleriyle gözyaşlarını sildi. "Elindeki kolye ne ?" dedi bana. "Yerde buldum senin değil mi bu ?" Kafasına sağa ve sola sallayarak "Hayır!" dedi. O zaman geriye tek bir kişi kalıyordu. Aynı anda "Efsun" dedik.
Kolyeyi ona uzattım. "En azından ben onun son anlarını görebildim. Bu kolyenin sende kalması daha iyi olur." diyince ayağa kalkıp bana sarıldı.
"Hey siz ne yapıyorsunuz burada ?" İkimizde aniden duyduğumuz bu sesle korkmuştuk. Yanımızda bir kadın vardı. "Burası bizim eski evimiz." dedim kadına. Kadın iyice yanımıza yaklaştı. "Peki şimdi ne yapıyorsunuz burada ?" Tülin kadını umursamıyordu bile. Kadınla ben konuşmak zorunda kaldım. "Kalacak bir yerimiz yok, öylesine geldik. Otele gideceğiz cebimizde kalan paralarla." Kadın üstündeki kırmızı elbisesini düzeltti. Gayet şık bir giyim tarzı vardı. "Merhaba ben Asuman! Benim özel bir okulum var. İsterseniz orada sizi yatılı olarak misafir edebilirim. Ne dersiniz ?" Kadının sözlerinden sonra Tülin'e baktım. Onaylar gibi kafasını sallıyordu.
"Arabam az ileride. İsterseniz gidelim." dedi.
Arabasına binip yola çıktık. Yola çıktığımızdan beri kimsenin ağzından tek bir kelime dahi çıkmamıştı. Sessizliği Asuman bozdu. "Kimseniz yok mu ?" Arabanın aynasından bize bakıyordu. "Maalesef." demekle yetindim.
Yol gittikçe ıssızlaşmaya başlamıştı. "Doğru yöne gittiğimizden emin misiniz acaba ?" dedim. Gülerek cevap verdi. "Korkmanıza gerek yok, bana güvenebilirsiniz." Bu cevap hiç tatmin etmemişti beni. Bu sırada Tülin yanındaki camdan dışarıdaki ağaçlara bakıyordu.
Yolun sonunda çıkmaz sokağa girdik ve araba durdu. "Neden durdunuz ?" Arabadan indi. "Geldik. İnin arabadan." İçimi huzursuzluk kaplamıştı. Neredeyse şehrin unutulmuş bir yerinde sadece üç katlı bir bina bulunan bir yere gelmiştik. En alt katlar hariç başka hiçbir yerde ışıklar yanmıyordu. "Girin bakalım." dedi. Tülin'le yan yana durduk. "Biz otelde kalsak daha iyi olur." dedim.
"Benden size zarar gelmez, merak etmeyin. Hem sizin kadar büyük kızlar bile var. Yalnızlık çekmezsiniz."
Hiç içten ve samimi konuşmuyordu. İstemeyerekte olsa içeriye doğru yürümeye başlamıştık. Kapının önüne geldiğimizde kadın kapıyı açtı. İçeriye girdiğimde hiçte okula benzemeyen bir yerle karşılaştım. "Ama bura hiç..." Cümlemi bitiremeden tüm gücüyle kapıyı kapattı. Yan tarafımızdan iki adam geldi. "Yeni misafirlerimiz mi ?" dediler Asuman'a. Gülerek başını salladı daha sonra yanımıza geldi. "Artık mışıl mışıl uyuyacağınız bir yere geldiniz." dedi.
Tülin "Biz çıkmak istiyoruz." dedi. Yanımızda duran adamlar bize iyice yaklaştı. "Yok öyle kafanıza göre çıkmak."
Adamlardan teki kolumdan tuttu. "Bırak kolumu!" diye bağırdım. O sırada diğer adam da Tülin'i kolundan tuttu. "Bizi bırakın!" diye bağırmaya başladık. Asuman yanımıza geldi. "Kesin sesinizi. Diğerleri rahatsız olacak. Şimdi üst kata çıkıp odalarınızda uyuyacaksınız. Çantasından çıkardığı koli bandını ağzımıza yapıştırdı.
Adamlar kolumuzdan tutup bizi yukarı çıkarttığında sesler gelmeye başlamıştı. "Yardım edin! Yalvarırım kurtarın bizi." Tülin korkudan ağlamaya başlamıştı. Onu bir odaya yerleştirdikten sonra beni içi boş bir odaya attılar. Yanıma gelip iple elimi ve ayağımı bağladılar. Ne hareket edebiliyordum ne de konuşabiliyordum.
"Şimdi sana ne yapacağımızı merak ediyorsundur. Önce yemek ve su vermeyeceğiz sonra işkence... Daha sonrası keyfimize kalmış. Organlarını mı satarız yoksa feci bir şekilde ölür müsün acaba ?" dedi adam.
Gözüm yaşlandığından etrafı bulanık görüyordum. O hâlde uyuyakalmışım.
.
.
.
Birinin kolumdan dürtmesiyle uyandım. Hava kararmıştı. Bir adam gelip ağzımdaki bantı çıkardı. "Ne olur bırakın bizi." diyerek ağlamaya başladım. Beni itti. "Zırvalamayı kes. Arkadaşın serbest kalacak zaten. Anlaşmamızı kabul etti.""Ne anlaşması ?"
"Seni öldürmesi karşılığında onu serbest bırakacağız. Hem seni öldürerek işimizi kolaylaştıracak. Olay etrafa yayılırsa biz suçsuz olacağız. Hem kendi hayatını kurtaracak."
"Tülin böyle bir şeyi kabul etmez."
"Kendi gözlerinle gör."
Yalnızca birkaç saniye sonra Asuman yanında Tülin'le beraber geldi. "Tülin sana ne söyledilerse yalan hepsi." dedim. Beni hiç dinlemiyordu. Asuman'a dönüp "Ver tabancayı." dedi. Asuman tabancayı Tülin'e verdi ve daha sonra adamlarına seslendi. "Benim işim var aşağıda. Siz halledersiniz gerisini."
Tülin tabancayı bana doğru tuttu. Asuman odadan ayrıldıktan sonra Tülin daha da yaklaştı. Tetiği çekti ve tekrardan bana doğrulttu. Gözlerinde hiç pişmanlık yoktu. "Tülin, beni mi öldüreceksin ? Sen Tülin olamazsın. Sen bu değilsin!"
"Kapa çeneni!" dedi ve tabancayı kafama dayadı.
Adam Tülin'e baktı ve emri verdi.
"Hadi vur!"
Bölüm Sonu
Sonraki bölümlerin daha hızlı gelmesini istiyorsanız oy atıp yorum yapmayı unutmayın.
Sonraki bölümde görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Okulu 3
HorrorYeni bir hayata yelken açarken aslında hayatının en tehlikeli anlarını yaşayacak olan Selin, bu sorunlardan başarılı bir şekilde sıyrılabilecek mi?Yoksa ölüme kucak mı açacak ? Korku Okulu serisinin son kitabında Selin'in başına ne türlü belalar gel...