2.Bölüm • Lanetli Tablo

3.3K 161 29
                                    

"Hadi vur artık!" Adam, Tülin'e sürekli baskı yapmaya devam ediyordu.

Gözümü kapadım. Daha fazlasına dayanamayacaktım. Saniyeler adeta saat geçer gibi yavaş geçmeye başlamıştı. Alnımdan akan terler yere damlıyordu.

İlk silah patlama sesini duyduğum an içimde bir boşluk hissettim. Belki o an ki yaşadığım heyecan, belki de gerçekten içimde boşluk yaratacak bir kurşun vardı.

Cesaret edip gözümü açtım. Tam o anda silahtan bir kurşun daha sıkıldı. Ben ise hiç acı hissetmiyordum.

Yanıma kanlar içinde yere devrilmiş iki adam ve karşımda ayakta dimdik duran Tülin'i görüyordum. Korkudan yerimden fırladım ve yanına koştum.

"Biliyordum, biliyordum bana zarar vermeyeceğini. Sen bana bir şey yapamazsın!"

Duygulu konuşmam merdivenden gelen ayak sesleriyle bozulmuştu. Aşağıdan koşar adımlarla gelen birileri vardı. Tülin'i kolundan çekip kapının arkasına ittim. Birlikte kapının arkasına sığındık. Tam önümüze üç adam çıktı.

Tülin'le ben kapı arkasında beklerken, odaya gelen adamlar ise Tülin'in silahla vurduğu adamlara bakıyorlardı. Tülin'in elinden silahı aldım. Adamlar yere eğilmişken bunun tam sırasıydı.

Bir adam arkasına dönüp bize baktı.

"Ne oluyor burad-"

Silahını belinden çıkaracakken bir el ateş ettim. Diğer kalan iki kişi ise aynı anda ateş edince hepsi yere yığıldı.

Bu ufak odada beş tane vurulan adam yan yana yatıyorlardı. Ne Tülin ne ben artık titremiyorduk. Bunların bize yaptıklarından sonra onlara iyi bir ders vermenin vakti gelmişti.

Yan odadan gelen çığlık sesleri yine dikkatimizi çekmişti. Buraya ilk defa geldiğimizde duyduğumuz sesi tekrardan duymuştuk. Odanın önüne gittim. "Sizi kurtaracağız, merak etmeyin." İçeriden teşekkür naraları yükselirken "Kapıdan uzaklaşın." dedim. Tülin'in elinden silahı alıp kapı koluna doğru ateş ettim. O anda kilit aşağı doğru sarktı ve kapı aralandı. Kapıyı itip sonuna kadar açtım.

Kapıyı açtığımda karşıma bir kadın bir erkek çıktı. "Çıkın hemen, kaybedecek vaktimiz yok." diye uyardım. Birbirlerine sarıldıktan sonra odadan çıktılar. Hep birlikte merdivenlerden aşağı inerken karşımıza Asuman çıktı. "Nereye böyle gençler ? Çokta acelecisiniz." Elindeki tabancayı bana doğru tutuyordu.

Tülin ile birlikte geriye doğru adım atıyorduk. Arkamdaki adam bir anda Asuman'ın yanına koşup tabancayı elinden almak için elini sıkmaya başladı. Asuman ise adamın kolunu itmeye çalışıyordu. Tabancanın namlusu sürekli farklı yöne doğruyu çevriliyordu. Asuman "Bırak şunu!" diye bağırıyordu. Adam bize baktı. "Kaçın hemen."

Benim elimde bir tabanca daha duruyordu. Onu önüme doğru doğrulttum ama bir türlü ateş edemiyordum. Asuman'la, adam o kadar hareket ediyordu ki, yanlışlıkla adamı vurabileceğim için olduğum yerde bekliyordum. Ben silahı doğrulturken Tülin ve diğer kadın ise kaçmak yerine yanımda bekliyorlardı.

En sonunda gözümü kapayıp ateş etme kararına vardım. Tetiği çektikten sonra gözlerimi sıkıca kapadım. Ateş eder etmez gözlerimi açtım. Önümdeki boş duvarı nişan almışım. Ateş sesinin yarattığı panikle Asuman'da, adamda ellerini silahtan çekmiş ve silah yere düşmüştü. O anda Asuman'ın üstüne tetik çekerken merminin bittiğini fark ettim. Daha sonra tabancamı pencereden aşağı fırlattım.

Adam yere düşen tabancayı kıvrak bir hareketle eline aldı. Asuman'a doğrulttu. Kadın "Orkun dikkatli ol!" diye bağırdı. "Azra sen geri çekil." dedi adam.

Sonunda ikisinin ismini birden öğrenmiş olduk.

Asuman, Orkun'un dikkatini dağıtıp saniyelik hızla merdivenlerden kaçmaya çalıştı. Orkun durumu fark eder etmez elindeki tabancayla Asuman'ı arkasından vurdu. Tülin ve Azra korkudan çığlık attılar. Asuman yere yığılır yığılmaz merdivenlerden inerek binadan çıkmaya çalıştık. Kapının önüne geldiğimizde kapının zincirle bağlandığını gördük. Orkun yanımızdaki dolaba bakındı. Şansına ilk seferde balta bulmuştu bile.

Seri bir şekilde baltayla zincire vuruyordu. Birkaç hamlenin ardından zincir adeta ince bir ip gibi söküldü ve kapı aralandı. Dışarıdan ışık vurmaya başlamıştı bile. Hepimiz ağır kapıyı itip açmaya çalışırken, Tülin arkada oyalanıyordu. "Tülin ne yapıyorsun orada ?"

"Bu tabloya bakıyorum." dedi. Şu an kapıyı ittiğimden hiç o tarafa bakamıyordum. "Bu tablo çok ilginç bakmanız gere-"

Sesi bir anda kesildi. Tam o esnada kapının tamamını açtık.

"Tülin kurtulduk!"

Arkama baktığımda kimse yoktu. "Tülin neredesin ? Şakanın hiç sırası değil. Kaybedecek vaktimiz yok." diye bağırıyordum.

Orkun ve Azra'da bana destek olup onu aramaya başladılar. İlk başta şaka olduğunu anlamak istesemde şu an başına kötü bir şey geleceğinden korkuyordum. Yalnızca birkaç saniye içinde sırra kadem basmıştı.

En sonunda bahsettiği tablonun önüne geldim. Şeytani figürler ve esirleri olan insanlar vardı. Beni en çok korkutan şey ise en sağdaki insanın Tülin'e benzerliğiydi...

Bölüm Sonu

Korku Okulu 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin