Tülin'in aniden yokoluşuyla beraber evden Orkun ve Azra'yla birlikte yalnız başıma çıkmak zorunda kaldım. Orada daha fazla durmak hepimiz için sağlıksız olacaktı. Ben bile bu kadar kısa sürede bu kadar olay yaşadıysam Orkun ve Azra'nın yaşadıklarını tahmin bile edemiyordum.
Umutsuz ve üzgün bir hâl almış ormanda öylece yürüyordum. Azra bana döndü. "Merak etme biz sana arkadaşını bulmanda yardım edeceğiz. Siz bizi canınız pahasına kurtardınız. Arkadaşını bulmadan ne ben ne de Orkun buradan uzaklaşacağız. Sen nereye biz oraya." Bu cümlesi içimi biraz olsun aydınlatmıştı.
Biraz daha yürüdükten sonra Orkun durdu. "O binadan daha fazla uzaklaşmayalım. Tülin orada kayboldu. Orada olma ihtimali var. Bugünlük burada duralım. Yarın tekrardan her yerde aramaya koyuluruz." dedi. Dediklerine Azra'yla birlikte katıldık. En azından şu anlık daha fazla yürüyecek hâlim kalmamıştı. Dizlerimi kırıp yere oturdum. Hava kararıncaya kadar olduğumuz yerde oturup sohbet ettik. O kadar yoğun ve hoş sohbet etmişiz ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız. Orkun ve Azra'nın sevgili olduğunu öğrendim. Gerçekten birbirlerine çok yakışıyorlardı.
Hava gerçekten çok kararmıştı. Üstümüzdeki ağaçlar yüzünden ay ışığı bile vurmuyordu yere. Ateş yakmak tek çareydi. Orkun ateş için birkaç çalı çırpı toplamaya gitti. Azra'da arkasından koşup yanına yetişmeye çalıştı. Ben ise yüzüme vuran rüzgarların arasında Tülin'in nerede olabileceğini düşünüyordum. İçimden o tabloya girebileceği geçmişti. Ama bu nasıl mümkün olabilirdi ? Bunu başka birisine söylesem dalga geçerdi. Tablodaki kadın figürünün Tülin'e benzemesi bir tesadüfte olabilirdi.
Geçen her dakika aleyhimize işliyordu. Ayağa kalkıp yavaşça yürümeye başladım. Bir ileri bir geri gidiyordum. Düşünceler arasında kaybolurken sanki kulağıma sesler gelmeye başlamıştı. Gittikçe yükselen bu sesleri artık duymak daha mümkündü. "Selin! Yardım et!"
Bu çığlık Tülin'e aitti. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Sanki yer altından bağırıyor gibiydi. Olduğum yerde bağırmaya başladım. "Tülin! Neredesin ? Ne olur söyle ?"
Ben konuştukça sesin şiddeti azalmaya başladı. Kulağımı yere koyup dinlemeye başladım. Şimdi de ses tepeden geliyor gibiydi. Bir türlü sesin ne taraftan geldiğini anlayamadan ses kısılarak yok oldu.
Ben yeniden Tülin'in ismini haykırırken Azra ve Orkun geldi. "Ne oldu Selin ?" meraklı bir şekilde sordu Azra. "Tülin'in sesini duydum. Yardım istiyordu benden. Yemin ederim duydum." Bana sarıldı. Delirdiğimi düşünüyordu ama ben emindim. Orkun elindeki birkaç parça odun ile ateş yakmak için çalışmaya başlamıştı bile.
Azra'ya az önce olanları teker teker anlatırken sanki boşluğa anlatırmış gibi bir hisse kapıldım. Oysaki Tülin'in kaybolduğu an o da oradaydı.
Sohbete devam ederken arkamızdan çalı sesleri duymaya başlamıştım. İlk başta rüzgardan kaynaklı diye düşünüp başımı çevirmemiştim. Ancak gittikçe yaklaşan ses beni tedirgin etmişti. Başımı döndürüp baktığımda ise birinin bize doğru koştuğunu gördüm. Elinde baltaya benzer bir şey vardı. Görür görmez çığlık atmaya başladım. O anda yönünü değiştirip arkaya doğru koşmaya başladı. Geriye doğru o kadar hızlı koştu ki Azra ve Orkun'un görme şansı çok azdı. Bana neden çığlık attığımı sorduklarında ise gördüğümü anlattım. Kendilerinin hiçbir şey görmediklerini söylediler.
Orkun'un yaktığı ateş bu soğuk havaya rağmen bizi biraz ısıtmıştı. Gözlerimin yavaş yavaş kapanmasıyla olduğum yerde uykuya daldım.
Kendimi bulutların üstündeymiş gibi hissediyordum. Sanki hiç bir sorun yokmuş her yer huzurla kaplanmış gibiydi. Bir anda her yer kararmaya başladı. Az önceki iç ısıtan manzaradan eser kalmamıştı. Etrafımdaki her şey tersine dönüyordu. Cıvıl cıvıl ağaçların yaprakları birer birer dökülüyordu. Tepedeki rengarenk gökkuşağı yerini gök gürültüsüne bırakmıştı. Esen şiddetli rüzgardan saçlarım savruluyordu. Arkamdan biri dokununca panikten titredim. Tülin tam arkamdaydı. Kollarını açmış beni bekliyordu. Tam tabloda gözüktüğü gibi bir ortam oluşmuştu ve Tülin'de bu tablonun içindeydi. Tülin'e doğru yürürken kollarımı açıp ona sarılmak istedim. Tam birbirimize kavuşacakken her yer kapkaranlık oldu.
Uyandığımda hava daha henüz aydınlanmaya başlıyordu. Yattığım yerde gördüğüm rüyayı değerlendirmeye başladım. Acaba gördüklerim gerçek olabilir miydi ? Yoksa hepsi bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun muydu ? Bunun yanıtını ancak o tablonun gerçeğini öğrenerek bulabilirdim.
İçimdeki bu şüpheyi dindirmek için hemen o okula girmeliydim. Yerden bulduğum bir odunla yere kocaman "okul" yazıp not bıraktıktan sonra okulun yolunu tuttum...
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Okulu 3
HorrorYeni bir hayata yelken açarken aslında hayatının en tehlikeli anlarını yaşayacak olan Selin, bu sorunlardan başarılı bir şekilde sıyrılabilecek mi?Yoksa ölüme kucak mı açacak ? Korku Okulu serisinin son kitabında Selin'in başına ne türlü belalar gel...