16.Bölüm • Kimse Masum Değil

1.6K 100 28
                                    

"Merhaba komiser bey! Bir şikayette bulunacaktım."

"Tabii şöyle oturun, lütfen."

Feray'ı yaptıklarından dolayı şikayet etmek için, Tülin'in evinden çıkar çıkmaz soluğu karakolda aldım.

"Şikayetiniz nedir ?"

"Arkadaşımın evine gittim. Eve girdiğimde birisi ona saldırmaya çalışıyordu."

"Kim olduğunu biliyor musunuz ?"

"Evet, Feray!"

"Peki, siz adresini biliyor musunuz ? Yoksa aratalım mı ?"

"Gerek yok. Ben söylerim."

Adresini bir kağıda yazdıktan sonra kağıdı komisere verdim.
.
.
.

1 Hafta Sonra

Feray'a ne olduğunu öğrenmek için karakola hiçbir şey sormamıştım. Bir hafta boyunca ne Feray'ı ne Tülin'i ne de Behzat'ı görmüştüm. Tüm hafta Alihan'la gezdim, eğlendim.

Alihan'a daha fazla yük olmamak için, bir kafede oturmuş iş ilanlarına bakıyordum. Aklıma yatan iş ilanlarını yuvarlak içine alıp sırayla arıyordum. Çoğu iş yeri aradığım zaman verecekleri maaşın beklentimin çok altında bir sayıda söyledi. Diğer aramadığım iş yerlerini aramaya koyuldum.

Kafeden ışıltılı bir üst giymiş birinin ayrıldığını fark ettim. Elbisenin ışıltısı gözlerimi alıyordu. Güneş gözlüğünü çıkarıp arkadaşına sarılıp veda etti. Bu kişi Feray'dı. Olduğum yerde birkaç saniye şaşkınlıktan ağzımı kapatamadım. Sonrasında hemen hesabı ödeyip hızlıca arkasına gidip onu takip etmeye başladım.

Bir taksiye atlayıp yola koyuldu. Hemen ardından talsiye binip önümüzdeki taksiyi takip etmesini söyledim.

Feray'ın taksisi ıssız denebilecek bir yerde durdu. Ona fazla yaklaşmadan bende taksiyi durdurdum ve parasını ödeyip taksiyi gönderdim.

Feray büyük bir deponun içine girdi. İçeride ne yapacağını çok merak ediyordum. Etraftaki ağaçların arasında sıyrılarak deponun kapısının önüne geldim. Buradan iç taraf yarım yamalak gözüküyordu. Daha net görmek için sessizce yavaş adımlarla depodan içeri girmeye çalıştım. Kapıdan girerken ayakkabım yere sert bir şekilde sürttüğünden büyük bir ses çıktı. Feray hemen geriye doğru koştu.

"Kim var orada ? Behzat sen misin ?"

Hemen ardından Behzat'ın sesi geldi.

"Ben o tarafta değilim. Bu tarafta bekliyordum seni."

Feray içinden "kedi, köpek falandı galiba." diyip Behzat'ın yanına gitti.

"Neden beni buraya apar topar çağırdın ? Arkadaşlarıma kafede oturuyordum."

"Başlatma şimdi arkadaşlarına. Başımız büyük tehlikede. Son uyuşturucu sevkiyatımıza polis baskını olmuş. Polisler tüm uyuşturuculara el koymuş. Bu işi sana devrettim düzgün beceremedin."

"Selin beni şikayet etmiş. Kaç gündür karakola gidip geliyordum."

"Ne olursa olsun bunu batırmayacaktın. Tüm geleceğimiz o sevkiyata bağlıydı. Elimizdeki her şeyi kaybettik neredeyse. O sevkiyattan sonra yurt dışına kaçmak için evimi bile satıp sevkiyata yatırım yaptım. Hayatımı mahvettin, bende seni mahvedeceğim."

Tüm konuşmaları iki kolonun arasına gizlenerek dinliyordum. Aşırı stresliydi ama işin sonunun nereye varacağını merak ediyordum.

Tabancanın tetik sesi geldi. O sırada Feray bağırdı. "Bak Behzat tamam bu iş başarısız olmuş olabilir ama bunu telafi etmek için her şeyi yapacağım, evimi bile satarım gerekirse. O silahı indir lütfen."

"Her şey için çok geç. Seni öldüreceğim!"

O ana şahit olamayacağımdan kafamı arkaya çevirip gözlerimi kapadım. Yaklaşık 10 saniye sonra büyük bir silah sesi patladı. Bende o an arkamı döndüm. Gördüklerim karşısında dilim tutulmuştu. Behzat'ın Feray'ı vurmasını beklerken tam tersi olmuştu. Feray aniden tabancasını çıkarıp, Behzat'tan önce davranıp onu kanlar içinde yere yığmıştı.

Korkudan ellerim tireye titreye Feray'a doğru gittim.

"S-sen ne yaptın ?"

"Selin! Ne işin var burada senin ?"

"Sen Behzat'ı öldürdün az önce."

"Tamam sakin ol lütfen. Bak o beni öldürecekti ben onu öldürmesem. Ben sadece kendimi korudum."

"Bunu polise anlatmalıyım."

"Dur! Sakın! Kimseye bir şey anlatmayacaksın. Elimde öyle bir görüntü var ki bunu sana göstermem karşılığında sonsuza dek susacaksın. Anlaştık mı ?"

Titrek bir sesle "Ne görüntüsü?" diye sordum. Elini cebine atıp telefonunu çıkardı. "Yemin et sonsuza dek susacağına ancak öyle gösteririm."

"Ne hakkında bu görüntü ?"

"Alihan desem..."

"Peki. Yemin ediyorum kimseye söylemeyeceğim yaptığını. Göster şu fotoğrafı."

Telefonunu bana doğru uzattı.

Alihan tenha bir yerde bir kadınla öpüşüyordu. Fotoğrafı iyice yaklaştırdım. Kadının yüzünü görmeye çalışıyordum. Yüzü çok tanıdık geliyordu ama açıdan tam belli olmuyordu. Feray parmağını ekranda yan kaydırarak diğer fotoya geçti. Bu açı daha netti. Alihan'ın öpüştüğü kadın  en yakın arkadaşım olan Tülin'di!

Feray yanıma yaklaştı ve sessizce kulağıma söylendi. "Kimse masum değil!"

Bölüm Sonu



Korku Okulu 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin