19.Bölüm • Sona Doğru

1.6K 90 23
                                    

"Ne yaptın sen?" diye bağırdım.

Nefesimiz kesilmiş şekilde aşağıdaki cesede bakıyorduk. On ikinci kattan aşağı düşmüş ceset birkaç parça halindeydi. Korkunç manzara karşısında dilimiz tutulmuştu. Etraftaki insanların çığlığı içimizi ürpertiyordu...

6 Saat Önce

Feray'ın bıraktığı parayla kendime lüks otelde bir oda tuttum. Buradaki bir haftamı önümdeki günlerde ne yapacağımı planlayarak geçirmeyi düşünüyordum. Elimdeki parayla buradan çıktıktan sonra ortalama bir dairenin üç yıllık kirasını ödeyip rahatça yaşamamı sağlayabilirdi. Sonrasında ise bir iş bulup hayatımı düzene sokabilirdim. Aklımdaki düşüncelerle otel odasından dışarıya bakarken kapım çaldı. Oda servisinin gelmesini umuyordum. Karnım epey açtı. Kapıyı açtığımda karşıma takım elbisesi giymiş bir adam çıktı.

"Merhaba ben Feray Hanımın avukatıyım. İçeri girebilir miyim?"

"Ne için gelmiştiniz?"

"Çok önemli bir mesele."

"Buyrun, geçin." diyerek odama davet ettim. Koltuğa oturdu. "Hiç lafı uzatmak istemiyorum. Feray Hanım birkaç yıl önce yasal olmayan yollarla Brezilya'dan bir köşk satın almıştı. Benden habersiz yurt dışına çıktığı için bu konu hakkında onunla görüşemedim. Aldığı köşkün yasal yollarla satın alınmadığı ortaya çıkmak üzereydi. Mecburen onun adına satmak zorunda kaldım. Yoksa polisler mühürleyecekti. Bir Brezilya mafyası köşke talip oldu. Yüksek bir meblağ karşılığında sattım."

"Anlamadığım şey bunları bana neden anlatıyorsunuz? Benim konuyla ne ilgim var?"

"Feray Hanım yurt dışına çıkmadan önce miras vârisi olarak sizi göstermiş."

"Ne? Nasıl yani?"

"Tüm mal varlığından vazgeçmiş. Hepsini size devretmiş. Zaten pek bir mal varlığı kalmamıştı."

"Bana çok sıkışık durumda olduğunu söylemişti. Hatta o yüzden evini satıp yurt dışına çıktı."

"Onun bile hatırlamadığı bir yer. Birkaç yıldır epey ev satın aldıkları için aklından çıkmış olabilir. Şimdi tüm parayı size teslim edeceğim."

"Az önce yüksek meblağ dediniz? Tam olarak ne kadar?"

"Altı milyon dolar!"

Şaşkınlıktan ağzım kilitlenmişti. Ne diyeceğimi hiç bilmiyordum. Elime birkaç belge verdi.

"Paranın tamamını banka hesabınıza yatırdım. Ben artık çıkayım, iyi günler." diyerek odamdan ayrıldı.

Apae topar tüm eşyalarımı toplayıp otelden ayrıldım.

Otelden bankaya doğru giderken içim içime sığmıyordu.
.
.
.
Bankada işlemlerimi hallettikten sonra hemen karşısındaki büfeden aldığım limonatayı içmeye başladım.

Limonatanın henüz yarısındayken yoldan geçen taksi yüzünden limonatayı çöpe atmak zorunda kaldım.

Taksiyle Alihan'ın bulunduğu plazaya gittim. Tülin ile birlikte çıktığı magazin haberlerinde burada işe başladığını söylemişti.

Danışmaya gidip Alihan'ın bulunduğu yeri sormak istedim.

"Merhaba benim Alihan Bey ile görüşmem vardı. Kaçıncı katta olduğunu öğrenebilir miyim ?"

"On ikinci kat fakat Alihan Bey bugün için ailesi dışında kendisiyle görüşmek isteyenleri geri çevirmemi söylemişti, üzgünüm."

"Peki. Tuvalet ne taraftaydı ?" diye sordum.

"Hemen arkamdan sağa dönün." diyerek eliyle arkasını gösterdi.

Teşekkür ederek yanından uzaklaştım. Tuvalete gitme bahanesiyle arka tarafa gidip tuvalete girmeden önüme çıkan asansörle on ikinci kata çıktım.

Alihan'ın bulunduğu kata girdiğimde karşıma birkaç kapı çıktı. Neyse ki kapı önünde kimin odasına ait olduğunu gösteren isim yazan tabelalar vardı. Birkaç saniye içinde Alihan'ın odasını buldum.

Kapıyı tıklatıp içeri girdim.

Beni görünce içtiği kahveyi masasına koyup ayağa kalktı.

"Kimleri görüyorum ?"

"Hoş sohbet etmeye gelmedim. Bir şeyler konuşmamız gerek."

"Sen buraya nasıl girdin ? Yabancıların girmesini istememiştim."

"Sana çok iyi haberim var."

"Senin bana iyi haberin mi var, ben mi yanlış duydum ?"

"Merak etme senin için değil. Yakında seni bitireceğim. Nereyi eline atsan orayı alacağım. Çok zengin oldum."

"Nasıl oldu bu iş? Ne saçmalıyorsun?"

Dışarıya bakmak için odanın kenarında bulunan camların yanına gittim ve sözlerime başladım.

"Orası seni ilgilendirmez. Kısacası bana şimdiye kadar yaşattıkların için seni pişman edeceğim. Senden daha güçlüyüm."

Ben camdan dışarıya bakarken arkama geldi.

"Hiçbir şey yapamazsın." dedi. Sesinden kızgın olduğunu anlamıştım.

"Bal gibi yaparım." diyince boğazımdan tutup duvara yasladı.

"Seni öldürürüm!"

"B-bırak ne yapıyorsun ?"

Bana hiçbir şey yapamazsın!"

"Bırak beni nefes alamıyorum."

Boğazımdan daha sıkı tutup beni cama yasladı. Seni buradan aşağı atabilirim şu an. Kimse benden şüphelenmez. Seni terk ettiğim için bana hesap sorduktan sonra intihar ettiğini söylerim herkese.

Nefessizlikten yüzüm kızarmaya başlamıştı.

"Bırak beni." Kısık sesimle bağırmaya çalışıyordum.

"Sen ölmeyi hak ediyorsun! Bana zarar vermeden senin işini bitireceğim."

Konuşacak nefesim kalmamıştı. Yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başlıyordu.

O anda büyük bir gürültü koptu ve boğazımdaki basınçtan kurtuldum. Kendimi yere bırakıp nefes almaya çalıştığımda tepemde Tülin'i görüyordum. Korkmuş bir şekilde bana bakıyordu. Az önce yaslandığım cam kırılmıştı.

Tüm enerji toplayıp yarım yamalak ayağa kalktım ve Tülin'e baktım.

Ne yaptın sen?" diye bağırdım.

Nefesimiz kesilmiş şekilde aşağıdaki Alihan'ın cesede bakıyorduk. On ikinci kattan aşağı düşmüş bedeni birkaç parça halindeydi. Korkunç manzara karşısında dilimiz tutulmuştu. Etraftaki insanların çığlığı içimizi ürpertiyordu...

Bölüm Sonu

Final bölümünde görüşmek üzere...





Korku Okulu 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin