Tekrar fotoğraf makinem elimde, yanımda iki salak Seul'un fotoğraflarını çekmeye gidiyorduk. Aslında ben sadece çocuğun resmini çekiyordum. Bir şeyi çok beğenirsem de çekiyordum ama daha çok çocuğu çekiyordum. Neden bilmiyordum görince çekesim geliyordu. Johnny arkadaşı Ten ile fazla yakındı ve teklifi düşünmeye başlamıştı bile. Daha çok az bir zaman geçmesine rağmen. Mark ise... o Donghyuck'tan kaçıyordu. Benim akıllı arkadaşım "aramızdaki kötü olayları unutup yeni başlangıç yapabiliriz! " dediğinden beri Donghyuck hep yanımıza geliyordu. Johnny ve Mark kavga ederken hızla sokağın sonuna doğru yürüneye başladım. Son resimi çektiğimden beri çocuğu görmek istiyordum. Ne zaman uyuduğu resme baksam nefesim kesiliyordu. Hızla ilerlediğimde güldüğünü görmüştüm. Hızlıca kameramı elime alıp mercekten baktığımda düğmeye bastım. Fakat resim çıkmadı. Düşündüğüm şeyin olmamasını umarak kağıtlarıma baktığımda kağıtlarımın bittiğini görmüştüm. Endişeyle ofladığımda Mark kendi kamerasını bana uzattı. Ona hızla gülümseyip kendi kameramı onun eline tutuşturdum ve çocuğun resmini çektim. İyi odaklamaya odaklanmıştım ve eve gitmek için sabırsızlanıyordum.
Saçları ıslak gibi görünüyordu. Belki de ıslaktı fakat umarım ıslak değildir. Hasta olmasını istemiyordum. Ten'in anlattığı şeylere gülüyordu. Fotoğrafı elime alıp nasıl çıktığına baktım. Fotoğrafı kaldırıp gerçeğiyle yan yana getirdim. Arada bir fark yoktu.
"Hyung yanındakileri tanıyoruz, gidip konuşalım sizde tanışmış olursunuz işte."
"S-saçmalama bu tiple bu kıyafetle çocuğun karşısına nasıl çıkarım?"
Hızla önüme dönüp ilerlemeye başladığımda Mark sıkıntıyla ofladı.
"Hyung sen üniversite sınavına eşofmanla gidip, sınavı bitirip uyumuş ve kendini Siwon abiye taşıtmış insansın. Şimdi bana bunu mu diyorsun?"
"Üniversite sınavına niye hazırlanayım salak! Çok konuşma da yürü!"
"Hyung bari kameramı ver!"
"Al!"
Benimle böyle konuşması sinirimi bozmuştu. Normalde zaten dışarı hazırlanıp çıkardım. Üniversite sınavına hazırlanmaya üşenmiştim bu yüzden eşofmanla gitmiştim.
"Jae hyung!"
"Dur!"
"Jaehyun!"
Duyduğum seslerle arkamı döndüp Johnny ve Mark'a baktığımda vücudumda ağır bir baskı hissetmiştim. Yerle buluştuğumda hızla önüme bakmış ve bir çocuğa arabanın çarptığını görmüştüm. Çocuğu tanıdığımda yutkundum. Bu birkaç gün önce bizim evimize gelen Jeno'ydu.
"Jeno!"
"Hyung iyi misin?"
Titreyen başımla onayladığımda Johnny çocuğun yanına koştu. Ten ve arkadaşları da yanımıza toplandığında araba geri geri gitti. Sonra hızla dönüş yaptı ve arkasına bile bakmadan gitti. Jeno yere oturup onunla ilgilenen ve oldukça endişeli görünen Jaemin'in yüzüne koyduğu elini tuttu. Yavaşça indirip birşeyler fısıldadığında Jaemin Jeno'ya sarıldı. Yavaşça ayağa kalktıp Jeno'ya ilerledim.
"Özür dilerim ve teşekkür ederim. Bir şeyin var mı? İyisin değil mi?"
"İyiyim teşekkürler hyung ve önemli değil. "
Gülümseyip elini uzattığında elini tutup onu ayağa kaldırdım. Etrafıma bakındığımda çocuğun burada olmadığını gördüm. Ten'lerin oturduğu eve baktığımda çocuğun hala yerinde oturduğunu gördüm.
O çok umursamazdı. İnsan en azından bu tarafa bakardı. Arkasına yaslanıp gökyüzüne değil!
-----------------------------------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim İçin Bak!
FanfictionGörme engelli Taeyong ve her gün onun fotoğrafını çeken Jaehyun.