-23-

659 53 55
                                    

"Taeyong Hyung, bugün yapmak istediğin bir şey var mı?"

Mark sorduğunda yavaşça elimi yanımdaki kişiye uzattım. Elim bir dize çarparken yavaşça konuştum.

"Şey aslında ben, hep beraber kamp yapmak istiyordum."

"Hey, bu çok güzel bir fikir. Ne dersiniz çocuklar?"

Onaylayan mırıltılar yükseldiğinde gülümsedim.

"O zaman hazırlanalım! Ben ve Ten şimdi gidip çadır falan alırız, Yuta ve Sicheng gidip yemek, abur cubur içecek falan alır. Jaemin ve Jeno evden götürmemiz gerekenleri çantalara koyar."

"Ben ve Jisung?"

"Ben niye seninle bir şey yapıyorum ya?!"

Chenle ve Jisung'un sesi geldiğinde güldüm. Chenle her fırsatta Jisung'la vakit geçirmek için çabalıyordu fakat Jisung ondan kaçıyordu.

"Siz de ne bileyim gidip takılın dışarıda!"

"Hyung biz?"

"Sen Seo Minhyung sevgilini de alıp gidiyorsun ve bize kamp alanı buluyorsun! Böyle ıssız deniz kenarı falan olabilir."

"Oh bu harika hyung!"

"Seo Minhyung kim ya?"

"Yanındaki işte!"

"Vay iki yüzlü!"

Herkes gülmeye başladıklarında gülümsedim, onları çok merak ediyordum.

"Lucas ve Jungwoo siz de Taeyong ile beraber kalın Lucas bir şey isterlerse gidip alırsın!"

"O iş bende kaptan!"

"Pekala."

Ten sesini inceltip bağırmıştı.

"Mark ve Donghyuck gitsenize lan!"

"Tamam be ne bağırıyorsun! Ayrıca sevgiline de söyle onun adı Seo Minhyung değil Lee Mark Minhyuk!"

"Çirkefleşmeyin yahu, hadi gidelim Jisung!"

"Nereye ya?"

Jisung ağlıyormuş gibi ses çıkardığında güldüm.

"Hyung biz de çıkıyoruz, sonra görüşürüz!"

"Sonra görüşürüz bro!"

"Hyung biz de çıkalım malum geç olmadan alalım eşyaları. Jungwoo sana güveniyorum ama Yukhei'ye hiç güvenim yok anladın sen beni. Öptüm!"

"Ya niye öpüyorsun Jungwoo'yu?!"

" Of Johnny!"

Onların da sesleri gittikçe azalınca ofladım. Yine sessizliğinden anladığım kadarıyla Jungwoo ayağa kalkıp gitti. Bir süre sonra gelip yanıma oturdu.

"Kaldığın yerden kitabı okumaya devam edeyim mi hyung?"

"Evet lütfen!"

____________________________________
Uzun bir süre sonra kapı sesi geldiğinde yanımda yatan Lucas ayağa kalkıp gitti. Jungwoo kitabı okumyaya devam ederken kapıdaki seslerle Jaehyun'un geldiğini anlamıştım. Onu umursamamaya çalışıp Jungwoo'ya odaklandığımda kitaba aşık olmuştum.

"Gülüşünü seversin, sesini seversin, sohbetini seversin. Sevmek için illa ki yüzünü görmek şart değil; yüreğinde duruşunu seversin."

(Serdar Tuncer)

Bir gözyaşım yanağımdan akmaya başladığında hızla sildim. Tekrar kapı sesi geldiğinde önce Lucas'ın oflama sesini duydum, sonra da neşeli Ten'in sesini. Ten yaklaşan sesiyle hızla gelip yanımdaki koltuğa oturdu.

Benim İçin Bak! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin