-16-

699 58 9
                                    

Jaemin sakinleşene kadar bekledik. Onun sesinin titremesi geçince Ten'in sesini duydum.

"Aslında normalde Jaehyun zaten senin yanına gelmişti."

"Hayır, onunla daha yeni tanıştım."

"Dün sana sarılan çocuk, o Jaehyun'du."

"Ne?"

Oldukça şaşırmıştım ama rahatlamıştım da.

"Dün neden ağlıyordu ki?"

"O, şey..."

"Söyle Ten."

"Dün Johnny ona senin göremediğini söyledi."

Ten kısık sesle mırıldandığında üzülmüştüm. Ben onu üzmüştüm. Daha tanımadan bile birilerini üzüyordum. Ne köti biriydim ben? Ben onun hayallerini kırmıştım belki de.

"Ama üzülme, Johnny onunla konuşmuş ve şuan bir sorunu yokmuş."

Kafamı salladığımda omzuma dokundu. Hafifçe sıktığında gülümsemeye çalıştım.

"O, nasıl gözüküyor?"

"Onun kahverengi saçları var. İki yanağında da gamzeler var ve biraz kalıplı."

"Peki ya ben. Ben nasıl görünüyorum?"

"Sen çok tatlı görünüyorsun. Senin de Jaehyun gibi kahverengi saçların var, çok güzel gülüyorsun. Minicik birisin. Tam uyumlusunuz!"

"Gerçekten mi?"

"Evet!"

Biraz sessizlik oldu.

"Sesi çok yumuşak ve kibar birisi."

"Evet öyle."

Yine sessizlik olduğunda Jaemin mırıldandı.

"Hyung, ameliyat olmayı düşünemez misin? Hem ameliyat olursan Jaehyun hyungu görürsün, beraber istediğiniz herşeyi yaparsınız. Hem, bizi görmeyi özlemedin mi hyung?"

"Jaemin-ah be-"

"Hyung, Jeno, Jisung ve diğerlerini görmedin bile. Merak etmiyor musun?"

"O hastane yatağına yattığımda bir daha sesinizi duymama ihtimalim görme ihtimalimden daha yüksek Jaemin-ah"

Bu sefer, diğerlerine oranla daha fazla sessizlik oluştu.

"Dünyanın en güvenli doktoruna gideriz. Hem istersen Jaehyun da yanında olur."

"Saçmalamayı kesin çocuklar."

Kapı çaldığında sessizleştik. Herkes içeriye odaklanmıştı.

"Merhaba efendim. Ten burada mı?"

"Evet çocuğum, yukarıdaki odada oturuyorlar. Arkadaşı mısın?"

Ten hızla yataktan kalktığında kapı açıldı ve bir süre sonra sesinden Chenle olduğunu anladığım kişi de gitti.  Tekrar kapı sesi geldiğinde Jaemin bana izin vermeden konuştu.

"Sorun ne hyung?"

"Johnny bizi evine çağırdı. Taeyong annen izin verdi istersen sende gel. Jaehyun ile konuşursun."

Kalbim hızlandığımda nefesimin daraldığını hissettim.

"Bi-bilmiyorum Ten."

"Taeyong, Jaehyun seninle konuştuktan sonra evde yatakta depreşip çığlık attı ve biz onu boğmaya çalıştık. Tabi hayvan gibi olduğu için boğamadık ama konu o değil. Taeyong eğer bizimle gelirsen Jaehyun seni gördüğünde çok sevinir."

"O-olur ama biraz Ten ile bana süre verebilir misin?"

"Evet çık hazırlanacağız!"

Kapı kapanma ve sonrasında kilit sesi geldiğinde Ten bana yaklaştı.

"Normalde sen hep gömlek pantolon ile takılırsın ama bu sefer biraz değişiklik yapalım. Sana normal bir kazak giydirelim, sonuçta arkadaşların evine gidiyoruz."

"Evet!"

Ellerimi çırptığımda Ten'in gülme sesi geldi.
Dolabımın her zaman tiksindiren sesini duyduğumda kıyafetimi seçtiğini anladım.

"Bu sana yakışır!"

Tekrar yürüdüğünü hissettiğimde elimi uzattım. Elim bacağına deydiğinde elimi geri yatağa koydum.

"Bana dokunma, Johnny kızar."

Beraber güldüğümüzde tekrar konuştu.

"Kollarını kaldır."

Kaldırdığımda önce üzerimdeki pijama gitti, sonra kafamdan başlayıp üzerime birşey giydirildi.

"Altındaki rahat mı?"

"Biraz sıkıyor."

Altımdakini de çıkarttığında elimle omuzlarına tutundum. Bana yeni bir eşofman giydirdiğinde ayakta bekledim.

"Bu hem pantolon gibi duruyor, daha iyi."

Saçlarımda parmaklarını hissettiğimde usluca durdum. Beni elimden tutup çekiştirdi. Kilit sesi ve kapı sesi geldiğinde elini belime koydu ve yavaşça merdivenlerden inmeye başladık.

"Uykusu gelirse bir yere yatırıverin olur mu çocuğum?"

"Olur anneciğim. Sen hiç endişelenme!"

"Peki."

Evden çıktık ve biraz ilerledik. Adımlarımın sayısı arttıkça heyecanım da artıyordu. En sonda bir asansöre bindik. Asansör durunca öndekiler kapıyı çaldı ve şaşkın sesi duydum.

"Taeyong?!"


Benim İçin Bak! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin