İlk önce gidip yemek yemiş, sonrada dolaşmaya başlamıştık. Ten Taeyong'un belini tutarak ilerliyordu. Yanında Johnny vardı, bir yandan da Johnny ile konuşuyordu. Garip bir pamuk şeker gördüğümde durdum ve biraz inceledim. Sonra hızla diğerlerinin arasından geçip Taeyong'un belini ben tuttum ve Johnny'e döndüm.
"Şu pamuk şekerden alalım mı?"
"Sen iste yeter, gel alalım!"
Johnny hızla pamuk şekere koştuğunda arkasından şaşkınca bakan Ten'e güldüm. Bir elimi omzuna koyup yavaşça ilerletmeye başladım. Johnny hızla herkes için sipariş verirken modelleri incelemeye başladım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Taeyong'a pembe ve beyaz modeli isterken kendime pembe, beyaz ve mavi yıldız şeklindeki pamuk şekeri istemiştim. Johnny beni onaylayıp adama döndüğünde bende Taeyong'a döndüm. Elimi sıkıca tutuyordu. Onu rahatlatmak için elimi tutan kolunu tutarak yavaşça okşadım.
"Sakin ol, buradayım."
"Dışarıdayken geriliyorum."
Yavaşça mırıldandığında ona sarıldım. Sarılışıma karşılık verdiğinde gülümsedim.
"Jaehyun al, bu senin."
Ten elindekini bana uzattığında Taeyong'un pamuk şekerini de almak için uzandım. Ten pamuk şekeri bana verip Johnny'e döndü.
"Bir yere oturalım, Taeyong'a birinin yedirmesi gerek."
"Şuraya oturalım!"
Johnny sahili işaret ettiğinde Taeyong'u oraya götürmeye başladım. Cadde sahilden biraz yüksekteydi, bu yüzden de merdivenlerle iniliyordu kumsala. Merdivenlere yaklaştığımızda Ten elimdekileri alıp Taeyong'u sıkı tutmamı söyledi. Bir adım indiğimizde Taeyong'un aşırı gerildiğini hissetmiştim. Taeyong'u bacaklarından tutup gelin tarzı kucağıma aldığımda hepsi gülmeye başladı. Taeyong elini omzuma koyduğunda merdivenlerden inmeye başladım.
"Düğünden böyle çıkışınızı da görmek istiyorum!"
Jeno bağırdığında bende güldüm. Taeyong'un yanakları hafifçe kızarırken onu bırakmadan kuma oturdum. Onu bacağıma otururken pamuk şekerini açtım.
Onun eline tutturken kendi pamuk şekerimi bir iki dakikalığına Jisung'a verdim. Taeyong'un minik eliyle biraz pamuk şekerinden kopartıp ağzına götürdüm.
"İşte böyle yapacaksın, yavaşça. Tamam mı?"
"Ama elim yapış yapış oldu."
"Denizin kenarındayız, yıkarız tamam mı?"
"Ama deniz suyu tuzlu!"
"O zaman yandaki yıkanma yerlerinde yıkarız, olur mu?"
"Olur."
Kendi pamuk şekerimi yemeye başladığımda Taeyong'a baktım. Pamuk şekeri ağzı yerine burnuna götürdüğünü gördüğümde hızla elini tutup aşağı indirdim. Ağzına pamuk şekeri soktuğunda gülümsedim. Yanağını öptüğümde yanağımı tuttu. Beni kendine çekip yanağıma minik öpücük kondurduğunda gülüp ona sıkıca sarıldım. O da pamuk şekerini gülümseyip yemeye devam ettiğinde başımı omzuna koyarak bende yemeye devam ettim.
Ve o gün, bir fotoğraf değil bir kaç fotoğraf çektim.
