~12~

673 62 6
                                    

Johnny de benim gibi düşünmüş olacak ki Ten'e dönüp konuştu.

" Sanırım o çok umursamaz, hm?"

Ten gülüp kafasını iki yana salladı. Johnny'i tutup çekiştirmeye başladığında  arkalarından yavaşça ilerlemeye başladım. Donghyuck ile konuşan Mark'ı gördüğümde ilerleyip elimi omzuna koydum. Bakışları bana döndüğünde endişeli bakışlarını umursamadan konuştum.

"Ben çok yorgun hissediyorum, eve gidip dinleneceğim."

"İyi misin hyung?"

"Sadece gerildim, dinlenirsem geçer."

"Sana eve kadar eşlik edelim hyung."

"Evet hadi hyung!"

Mark Donghyuck'un fikrini mantıklı bulmuş, beni eve kadar beraber götürmüşlerdi. Bina kapısının önünde durduğumuzda Mark'a baktım.

"Eve gidip iyice dinlen hyung. Bir şey olursa beni ara hemen gelirim!"

"Tamam bebeğim, size iyi eğlenceler."

Bina kapısınından geçip asansörlere yürüdüm. Mark'ın benim için endişelendiğini anlıyordum ama yanındaki  Donghyuck ilgi beklediğini açık bir şekilde belli ediyordu. Asansöre binip kata bastığımda asansörün hareket etmesiyle kafamı cama yasladım. Kaza anı gözümün önüne geliyordu. Benim yüzümden Jeno yaralanabilirdi. Ya da Jeno olmasaydı ben yaralanadabilirdim, öledebilirdim. Ama Jeno hafif sıyrıklarla atlattığına göre araç pek hızlı değildi.  Asansör durup kapıları açıldığında indim ve kapının önüne gidip şifreyi girdim.

6565

Hiçbir hırsız evdeki kişilerin yaşlarının toplanımının iki kere girilmiş halinin şifre olduğunu bilemezdi, değil mi?

Yavaşça içeri girip kapıyı kapattım ve hızlıca kendimi salondaki koltuğa bıraktım. Hissettiğim baskı hep gözümün önüne geliyordu. Kefeni yırtmıştım resmen. Yavaşça gözlerim kapanmaya başladığında direnmedim, gözlerimi kapatıp çocuğu düşündüm. Bize bakmıyordu bile. Biraz daha gözlerimi kapalı tuttum, uzun bir süre uyuyamadım. Telefonumun zil sesi boş evde yankılandığında gözlerimi açıp telefona uzandım. Ekrandaki yazıya bakıp çağrıyı cevapladığımda sakin sesi duydum.

"Hey, uyandırdım mı?"

"Uyuyamadım."

"Yanımıza gel, sana önemli bir şey söyleyeceğiz."

"Neredesiniz?"

"Her zaman fotoğrafını çektiğin çocuğun evindeyiz."

"Oraya gelemem John!"

"Gel Jaehyun, kıyafet önemli değil. Söyleyeceğim şey gerçekten önemli!"

"Peki, geliyorum."

Koltuktan kalkıp aynı şekilde sokağa çıktım. Eve hızlıca yürümeye başladığımda bahçedeki kalabalık gözüme çarptı. Johnny'nin görüş alanına girdiğimde Mark'ı alıp yanıma geldi. Beni biraz uzaklaştırıp Mark'a baktı. Mark elindeki makinemi elime tutuşturup bana baktı.

"Hyung bunu sık tamam mı?"

"Neden?"

"Jae üzgünüm ama o çocuk..."

"O çocuk ne?"

"O çocuk göremiyormuş hyung!"

Elimdeki makinem hızlıca yerle buluştuğunsa ben Mark'a bakmaya devam ediyordum.

Benim İçin Bak! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin