• Bölüm müziği: "Mimoza Çiçeğim"
Haydi bismillah, yolumuz açık olsun... Keyifli okumalar🌹
***
"Trabzon yerunde kalsun bakalum deli gız!"
- Kalır kalır biz daha bir Ömer Reis değiliz buralarda.
"Seni çok seviyorum abla."
- Bende seni Can'ım.
"Oh annesinin mis kokulusu! Ya ben sensiz nasıl bir hafta geçireyim?"
- Oooo Ayfer Sultan sen şimdi böyle isen beni gelin edince ne edeceksin?
- "Hop! Dur orda bakalum, seni veren kim Nefes Hanum? Ömer Reis turşunu kuracak senin."
Sakin sakin Ömer Reis! Kur gitsin, ben otururum dizinin dibinde seve seve.
- "Hadi bey geç koltuğa, görüşürüz yavrum."
Görüşürüz annem.
- "Abla çabuk gel nolur?"
Çabucak söz...
Genç kadın kulaklarına dolan sesleri hiç gitmesin istercesine bastırıyordu. Gecenin bir yarısı demeden yine kalkıp gelmişti bu kütüğün üzerine. Ağlamaktan bitap düşmüş gözlerini gökyüzüne çevirdi, derin bir nefes çekti içine.
***
- Yeter yeter! Günlerdir bekliyorum içim yana yana. Gelmeyeceğinizi bile bile hem de. O bembeyaz örtüye sarılı bedenlerinizi görmeme rağmen, o solmuş tenlerinizle karşılaşmama rağmen, sizi ellerimle yedi kat toprak altına koymama rağmen kabul etmiyor işte yüreğim. Bu nasıl bir boşluk böyle, sanki ruhu çalınmış bir bedenim. Yaşıyorum ama hayallerinin, dünyasının bile bir öksüzü olarak. İnsanın en büyük yarası; uğruna dünyaları yakıp yıkacağı insanların, bir kuş misali avuç içinden kanatlanıp uçmasıymış. Be-en be-en nasıl katlanacağım bu acıya, nerden bulacağım bu yaraya merhem? Hayır hayır! Merhemi yok, bu yarayla koca bir ömür geçireceksin demeyin! Biliyorum ben şimdi şu çalılar arasından kırmızı topuyla koşup gelecek kardeşim. Babam desen az sonra kolunu atacak omzuma, "deli gız Karadeniz'de gemilerin mi battu?" diyecek. Annem ise koyacak sırtıma üşümeyeyim diye bir hırka, konduracak saçlarıma uzun bir öpücük. Hayır hayır! Boşuna beklemiyorum. Gelecek onlar biliyorum. Çünkü bu kadar erken bırakamazlar ellerimi.
"Anne anne nerdesin Ayfer Sultan? Çok üşüdüm ben bak!"
" Baba kara kara oturdum şurada, hadi gel sor yine ne derdim olduğunu!"
"Can koş ablana bakayım bitanem, ah yine ağzın yüzün çikolata dimi? Dolaptaki benim çikolatalarda bu küçük göbüşe gitti dimi? Gel buraya gelll!"
***
Duvar dibinden torununun gün geçtikçe eridiğine bir kez daha şahit olan Meserret, dizlerinin yettiğince hemen ulaştı Nefes'inin yanına.
- Babaannem, güzel torinim hadi kalk evumize gidelum.
- Babaannemm! Ben zaten evimdeyim.
- Allahum sen yardum et torinima! Güzel torinim bak evumiz biraz ilerde, burası boş bir arazi.
- Babaanne valla burası bizim evimiz. Bak babamın en sevdiği koltuğun üzerinde oturuyorum ben, şimdi annem de gelir bir demlik çayla.
- Güzel torinim hadi kurban olduğum kalk, bak yine kriz geçiriyorsun. Korkuyorum lütfen kendune gel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tozlu Kütük
Fanfiction- Bir yapboz misali kader, çetin bir sevda hikayesi... "Adım attığım her yerde sen! O adımlara kurban olan ben! Senden önce koşa koşa geldiğim, Senden sonra sığamadığım, Onca köşeden sadece biri... İşte burada başladı hikayemiz. İşte burada yol ala...