Bölüm 17 | Biz çok güzeliz

1.3K 103 51
                                    


Biz geldik, koşa koşa geldik hem de😂
Bizimle olduğunuz her bölüm adına binlerce kez teşekkürler❤❤❤

Twitter olsun instagram olsun destekleriniz için bir sürü öpücük💋

Keyifli okumalar...

🌻

Yeni bir gün, yeniden başlamak demekti. Güneş kendini neredeyse göstermişti. Yayılan ilk ışınlara bakınca havanın bugün fazlasıyla sıcak olacağı belliydi. Dün gece sevdiğini arayıp, içinde büyüyen sevdasından bir kucağını fısıldayan Nefes ise hâlâ uykunun kollarındaydı. Babaannesi Meserret ise çoktan çıkmıştı evden, kardeşi gibi gördüğü Cennetle konuşmak için. Nefes uykunun kollarında en güzel dakikaları yaşarken, çalan kapıyla gözlerini ovuştura ovuştura kalkar. "Bu saatte hangi deli kapıda acaba?" diye söylenirken, Tahir'in olmayacağı ihtimalinin baskınlığıyla rahatça kapıyı açar. Açılan kapının ardında gördüğü yüzle şaşıp kalır Nefes. Sabahın bu saatinde bu denli güzel hazırlanmış halde ne işi vardı ki burada? Yoksa kötü bir şey mi olmuştu? Olsaydı bu kadar güzel gelmezdi dimi kapıma? Hem gözlerinde yaşta yok. Ya içine ağlayan bir kadınsa... Of ! Bu ailenin fertleri hep deli anlaşılan. Bizi de ondan delirtiyorlar. Ya sinirden ya mutluluktan... Gözlerinin içi desen kadının, hem şefkatle bakıyor kendisine hem de samimice gülümsüyordu. "Niye hiç konuşmuyor? Ee evinin kapısına gelen o Nefes, buyur etsene içeriye şaşkın."

- Asiye Abla günaydın.

- Gün asıl dün aymış guzum.

- Anlamıyorum abla.

- He Nefes, yedim bende ablam. İçeriye buyur etmeyeceksin belli, gel burada anlat o vakit.

- Etmem mi, gel abla içeri. Kusura bakma abla, güneş bile kendini tam anlamıyla göğde göstermemişken gelince... Anla ya işte.

- Tüm aile delisiniz, ayarınız hepten kaçmiş diysın yani guzum. Ama hakkın var, anam hariç hepimizde birer eksik tahta. Onda üç tane eksik bilmiş ol, gelini olacasın sonuçta.

- Öhhö öhhö ! Abla ne üç eksik tahtası ne gelin olması ya.

- Ayağımın altına alırım ha, dün Tahir bugün sen. Bi beni yormadan anlatsanıza şu aranızda geçenleri.

- O da mı bir şey demedi?

- Der mi hiç? Önce bi Nefes'e sormam lazım, bakalım bilsin istiyi mi kimseler dedi.

- Sormasına ne lüzum var, herhalde bilecekler. Kimse bilmezse n'olur biliy misin abla?

- N'olur?

- Ha o Mercan dahil tüm kızlar benimkinin peşinden ayrılmaz.

- Seninki? Kimmiş o kurban olduğum, tani miyim ben?

- Tahir, Deli Tahir, benim Tahir'im..

- Oy nenem yarabbi ! Yanmiş tutuşmuş ha sizin yürekleri baya. Maşallah maşallah ! Oy nazarlardan saklasın rabbim sizi.

- Amin ablam. Ee her şeyi eşiklikte mi konuşacağız? Geçsene içeriye abla, bu kapı sana hep açık artık.

- Oy güzel guzum benim,
geçelim bakalım.

🌻

"Biz çok güzeliz."

Dün gece Nefes'den gelen telefonla telaşa düşmüştü Tahir. Ama aksine duydukları ile gözlerini kapattığı en güzel geceydi. Duyduğu her bir cümle, gece boyunca zihninin içinde bir sağa bir sola yuvarlanıp durmuştu. Hele yürümeye başladıkları sevda yolunun daha şimdiden güzel olduğunu vurgulayışı... Tahir'e yetmişti, yeniden buralarda durması için iyi bir sebepti.  Yatağının içinde uzunca gerinirken, "oh! daha kimseler uyanmamış" diye sevinirken, abisinin bağırtısıyla sevinci kursağında kalmıştı. Mustafa ufaktan beliren gün ışığıyla birlikte, yan tarafına elini uzattığında Asiye'yi göremez. Saate baktığında daha 06.50  olduğunu görünce, Asiye'ye bakmak için odadan çıkar. Aşağıya indiğinde, önce susuzluğunu gidermek için dolaba yöneldiğinde gözüne takılan notla olduğu yerde durur. Not Asiye'ye aitti. Mustafa buzdolabın üzerindeki notu alıp okumaya başlar. Okuduğu satırlarla yenge kayınbiraderin yine hangi suça ortak olduklarını merak eder. Edince de kardeşinin adını bağıra bağıra yukarıya çıkar. Tahir'de abisinden önce davranıp odasından çıkar. Elinde salladığı notla karşısına dikilen abisinden yanıt aramaya bakar.

Tozlu KütükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin