Her veda edişimde düşünürüm,
Seni bir daha görememek var.
Keşke kimsesiz kalsa her yerde biz olsak,
Ama yine de seninleyken dünya bile dar.
Küçüklüğümden beri geldiğim, sığınağım olan yerdeydim yine. Annemle, ağabeyimle, arkadaşımla kavga ettiğimde sığındığım yerdeydim. Bu sefer niye buradaydım, bilmiyorum. Sadece olmak istemiştim.
Yine seni düşünürken yağmur çiseledi,
Nefesim ellerine hasret kalmış besbelli.
Küçük civcivim güzel kızım dünyam benim,
Bunun adı aşksa eğer, bu aşk yalnızca sana değer.
Bu adam yalnızca sana boyun eğer...
Bu şarkıyı seviyordum fakat ben birinin küçük civcivi olamazdım. Ne dünyalar güzeli bir kızdım, ne de sapsarı saçları olan biri. Tam olmamış aşk acımı çekerken kulaklığımın tekinin çıkarılmasıyla sıçradım. Yanıma doğru ürkekçe baktığımda, Miray'ı görmemle tebessüm ettim.
Gülerek "Ödümü kopardın kızım! Ne sinsice yanıma geliyorsun?" diyerek payladım. O da benim gibi gülerek "Pardon, olmamış aşk acını çekerken rahatsız ettim galiba." dedi, gözlerimi şaşkınca açarak ona baktım ve konuştum. "Nereden bildin ya?"
Gözlerini devirerek "Kızım, ben seni doğduğumdan beri tanıyorum. Bu mahallede doğduk, büyüdük, hiç ayrılmadık. Tabii ki bileceğim." dedi, haklıydı. Tebessüm ederek ona sarıldım. O da sarılmama karşılık verirken konuştu. " Bizimkiler bekliyor, seni almak için geldim." başımı sallayarak ayağa kalktım. O da kalkınca yürümeye başladık. Yürürken, mahallemizin önüne nakliye aracının geldiğini görmemle Miray'a döndüm. O da bana dönerek "Sevda, benim gördüğümü sen de görüyor musun?"
Kafamı sallayarak "Vallahi görüyorum. Biri mi geldi acaba?" dedim. Omzunu 'Bilmiyorum' anlamında silkti ve kolumu tutarak yürümemizi hızlandırdı. İhsan ağabeyin kafesini görmemle sırıttım. "Alagül Kafesi" sürekli uğradığımız, içimizi ısıtan bir yerdi. Açılalı en fazla 3 sene olmuştu ama mahallenin kafesi olduğu için hemen sahiplenmiştik.
Bizimkilerin oturduğu masayı gördüğümüzde oraya doğru gitmeye başladık. Masaya oturmadan önce herkese selam verdik ve yerimize geçtik. Caner gözlerini kısarak " Sevda Hanım nerede kaldınız? Sizi beklerken ağaç olduk da," dedi. Ona "Çok da ağaç olmuşa benzemiyorsun Caner. Hala fidan gibisin maşallah," dedim.
Yaptığım espriyle herkesin yüzü buruşmuştu. Tam cevap verecekken Mehir araya girerek konuştu. "Tamam, hemen birbirinize sataşmayın!"
Caner benden ona dönerek "Sus kız turunçgil! Ne karışıyorsun? Ben belki bu bücüre ders vereceğim!" dedi. Ağzım beş karış açılırken bu sefer olaya Tuğrul katılmıştı, "Kıza bücür demesene lan."
Herkes bir ağızdan konuşurken Miray ayağa kalktı ve bağırmaya başladı "Ay susun! Daha önemli bir konumuz var şu an."
Herkes suspus olurken Miray tekrar konuştu "Mahalleye yeni biri taşınıyor galiba. Buraya gelirken gördük, bir bilginiz var mı?"
Herkes düşüncelere dalarken İhsan ağabey yanımıza geldi ve "Hoş geldiniz gençler, nasılsınız?" dedi, Caner sanki bu anı bekliyormuş gibi "İhsan ağabeycim vallahi senin nur yüzünü gördüm, iyi oldum. Ne kadar yakışıklı olmuşsun, ne kadar boyun uzamış. Pu maşallah." diyerek adamın yüzüne bildiğin tükürük bezlerini bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anemon| Tamamlandı
Teen FictionDuyduklarım gerçek miydi? Bana mektup gönderen, bana aşık olduğunu dillendiren kişi o muydu? Kalbim bedenimden çıkacak gibiydi. "Sevda..." Göz yaşlarım istemsizce akıyordu, durduramıyordum. Kafamı iki yana salladım, nasıl Adonis o olabilirdi ki? ***...