22. Bölüm

2.7K 112 24
                                    

Mutfağı temizlerken gözüm ikide bir Bilge'ye kayıyor, saçma sapan düşüncelere dalıyordum. Amacını saf olmayan herkes anlardı.

Cengiz'in erkenden gelmemesi için dua etmeye başladım, karşılaşmalarını hiç istemezdim.

Bilge'yle ikimiz büyük bir yarışın içine gitmiştik. Hangimiz mutfağı daha iyi temizleyecekti? O sağ köşeği alırken, ben sol köşeği almıştım. Sinirli bir şekilde dolaba cif döküyor ve ovuyordum. Zorlu bir yarıştı fakat kazanacaktım. Zorundaydım.

En sonunda elimin tersiyle alnımdaki teri sildim. Şermin abla yanımıza gelip "Kızlar her yer pırıl pırıl olmuş, elleriniz dert görmesin. Çok teşekkür ederim," dedi. Gülümsedim ve Bilge konuşmadan önce ağzımı açtım. "Önemli değil Şermin ablam, senin ne zaman bir ihtiyacın olursa hiç çekinmeden söyle. Koşarak gelirim yardıma."

Yanıma gelip iki yanağımı da sıktı. "Oy benim kıvırcığım, Allah herkese senin gibi bir kız ve gelin nasip etsin." Hah! Bu iki oluyordu. Bilge kızarıp bozarırken ben getirerek mutfaktan çıktım. Eh, tabii biraz da havam olmalıydı. Ayrıca artı bir puanım da vardı, çay koymuştum! Kadınlar bir araya toplandıklarında akıllarına gelen içeceklerden ilkiydi, diğeri de kahveydi zaten...

Annemin yanına oturup kollarımı ovuşturdum. Çok yorulmuştum ama değmişti. Bilge ve Şermin abla benden sonra hemen salona girmişlerdi. Biraz gerilmistim, ortamda bir Melahat olduğunu unutmuştum çünkü. Her türlü utandırma, dedikodu malzemesi edecek sorular ve rencide edecek cümleler kullanabilirdi. Ve bu da annemi çok sinir ederdi, kan çıkmamasını umdum. Açıkçası pek umudum da yoktu...

"Kız Sevda, sen büyüdün de temizlik mi yapıyorsun? Maşallah sana! Şimdi senin talibin de çok olur, değil mi?"

Gülümsemeye çalıştım, bu dedikodu malzemesi yapacak soruydu. Kaygılı bakışlarımı anneme gönderdim ve topu ona attım.
"Melehat'cığım benim kızım daha daha görücü için çok küçük, he olsa da bu tür konuları dile getirmeyi tercih etmiyoruz. Her şey olacağına varır."

Anneme gururla baktım ve konuyu kapaması için dua ettim. Allah'tan konu kapandı. Bu süre boyunca gözüm Şermin abla ve Bilge arasında mekik dokuyordu. Şermin abla dahil tüm mahalle Cengiz'le aramdakileri az çok biliyorlardı. Belki de bu yüzden beni sürekli övüyordu.

Ayağa kalktım ve "Ben çay koymuştum. Demlenmistir o hemen koyayım," dedim. Arkamdan Bilge'nin de kalktığını hissettim. Yılan işte, fırsat buldukça saldırıyordu.

Çay bardaklarını çıkarıp büyük bir özenle tepsiye yerleştirdim. Bilge ise kapıya doğru yaslanmış beni süzüyordu. Ona hiç takılmadım.

"Bu sekilde Şermin ablanın gözüne gireceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Ama yine de tebrik ederim, oyunculuğuna hayran kaldım."

Gülümseyerek çayları doldurmaya devam ettim. "Senin kadar iyi değilim hala maalesef. Ücretli kurs yapıyor musun, almayı düşünüyorum da."

"En azından benim niyetim belli, Sevda açık konuşalım mı? Seni hiç sevmiyorum ve Cengiz'i hak etmediğini düşünüyorum."

Çaydanlığı pat diye yerine koyarken sinirle ona döndüm. "Ne yani, onu sen mi hak ediyorsun? Onca şey yaşandı hala anlamamakta ısrarcısın. Cengiz seni sevmiyor, seni istemiyor. Düş peşimizden, bırak yakamızı!"

Tepsiyi alıp hızlı adımlarla salona girdim, Şermin ablanın bu kızı nasıl sevdiğini anlamıyordum! İçindeki kötülüğü bir tek ben mi görüyordum?

Sehpaya tepsiyi koyup çayları dağıttım ve yerime sindim. Kimseyle konuşup sinirimi bozmak istemiyordum. Bilge de içeriye damladı ve annesinin yanına oturdu, yüzü yine sinirden kıpkırmızıydı. Oh olsun! Gerçekleri duymak ona ağır gelmiş olmalıydı.

Anemon| TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin