16. Bölüm

2.6K 111 7
                                    

Arkamdaki ses tabii ki de Buğra'ya aitti. Yavaşça ona doğru döndüm ve her zamanki gibi kısık gözle bakmaya başladım.

Caner önümüze geçerek bizi arkasına aldı. Kendince bizi koruyordu fakat bizim korunmaya ihtiyacımız yoktu.

"Bir sorun mu var kardeşim?"

Buğra bize yaklaşarak "Evet, bir sorun var kardeşim," dedi. Kardeşim kelimesini iğneleyerek söylemişti.

Buğra'nın gözleri yavaşça beni buldu. "Bir anlaşmamız vardı, yalnız gelecektin."

"Senin gibi birinin yanına yalnız gelmezdim."

Elini kalbine doğru götürdü. "Ah, bak kalbim kırıldı şimdi."

Benden gözlerini çekerek Miray'ın gördü. Bir süre tepki vermedi, gülümsedi sadece. Başını sağa yatırarak ona bakmayı sürdürdü.

"Her geçen gün daha da güzelleşiyorsun, neden?"

"Buğra... Neden anlamıyorsun? Benden uzak durmanı istiyorum. Bu dediğin şeyler de beni hiç etkilemiyor."

Buğra gözlerini ondan çekip yere doğru bakmaya başladı. Ayağıyla yerdeki taşlara dokunuyordu.

"Yaptığım şeyler için pişmanım. Sen de neden bunu anlamıyorsun?"

Miray kafasını iki yana sallayarak "Çünkü içten içe pişman olmadığını biliyorum," dedi. Aralarında bizim bilmediğimiz şeyler olduğundan emindim.

"Ayrıca..." diyerek konuşmasını devam ettirdi. "Sevda'yı tehdit ettiğini biliyorum, her şeyi duydum. Neden hala çabalıyorsun ki!"

Soru sormamıştı, sanki isyan etmiş gibiydi. Miray'ın eskiden Buğra'dan çok hoşlandığını biliyordum, ondan sonra da hayatına birini almak istemiyordu. Erkeklere, insanlara güveni kalmamıştı belki de. Onun için üzülüyordum, yaşadığı şeyler için de. Bunlar hak etmemişti.

"Çünkü seni hala seviyorum!"

"Hayır sevmiyorsun! Sadece beni takıntı haline getirdin. Eğer uzak durmazsan bu sefer sana iyi davranmayacağım. Son uyarım."

Buğra güldü ve burnunu kaşıdı. "İyi davranmamanı merakla bekliyorum."

Sonra bana döndü ve göz kırptı. "Seninle işimiz bitmedi."

Caner kaşlarını çatarak önünde durdu. "Ben o işi alır senin g..."

"Caner!"

Bunu Mehir söylemişti. Küfür edilmesini sevmezdi, etmezdi de. Küfür etmeden daha iyi konuşulduğunu düşünüyordu, kendince haklı sebepleri vardı.

Caner, Buğra'nın tişörtünden tuttu. "Anladın sen onu kardeşim, şimdi yol al."

Buğra kendini Caner'in ellerinden kurtardı ve üstünü silkeledi. Hala gülüyordu.

"Neyse, görüşürüz gençler. Kendinizi fazla özletmeyin, dayanamam hemen yanınıza gelirim."

Sabır. Bu çocuk ciddi anlamda sabrımı taşırıyordu.

Arkasını dönüp gitti. Caner de bize döndü ve gözlerini kısarak "Yürüyün bakalım," dedi. 

Kızgın görünüyordu. Kızgın olmakta biraz haklıydı, sadece biraz.

Eve doğru yürürken aklımda hep Buğra'nın yapacağı planlar vardı, sınav senemizde uğraştığımız şeylere bak! Gel de sinirlenme.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle telefonumu elime aldım. Ağabeyimden bir mesaj vardı.

Anemon| TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin