Ağabeyim gideli iki gün olmuştu... Salı gününden beri aklımdan ne Cengiz, ne Bilge, ne de Buğra çıkmıştı. Miray ve Mehir dışında gruptan kimseye haber de vermemiştim.
Başımı geriye atıp gözlerimi yumdum. Saçlarıma dokunan ellerle bunu yapanın Caner olduğunu anladım. "Kız senin saçların iyice karışmış."
Gözlerimi açıp arkama döndüm. "Saçlarım kıvırcık ve taranmıyor maalesef. Perma tarağı da az işe yarıyor, ne yapayım?"
"Süpürge gibi saçların var ya."
"Oha Caner! Abartma istersen."
Kafasına bir tane vurup önüme döndüm. Haftaya okul kursları başlıyordu... Ayrıca annem tarafından zorla evde çalıştırılacaktım. Bu sene geçsin başka hiçbir şey istemiyorum diye düşündüm.
Acaba Cengiz gönderdiğim çiçeği aldığında ne düşünmüştü? Ya da Bilge'nin mektubunu?
Çözmem gereken saçma sapan olaylar vardı, şimdi de Buğra çıkmıştı!
Yarın onunla buluşacağım için fazlasıyla gergindim. Ne diyeceğini bilmemek korkutucu ve rahatsız ediciydi. Bize yaptığı onca şeyden sonra onunla buluşmak belki de benim hatamdı.
"Bu kadar çok düşünmemelisin."
Miray'ın sesiyle kendime geldim ve kafamı umutsuz bir şekilde salladım.
"Elimde değil, kafam bu aralar çok dolu. Ne yapacağımı şaşırdım."
Elimi omzuma güven vermek için sıktı. "Her şey yoluna girecek, girmezse de biz bir yolunu buluruz. Sıkıntı yapmanı istemiyorum. Sınav senemizdeyiz."
"Sen düşünmüyorsun sanki."
Hissiz bir şekilde güldü. "Senin kadar değil."
Onun aksine ben gerçekten hisli bir şekilde güldüm. "Ted Mosby olduğumu biliyor muydun?"
Omzuma vurarak güldü. "Zayıf noktamdan vurma. How i met your mother'ın benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun."
"Bilmez miyimm..."
İngilizce hocasının içeri girmesiyle ayağa kalktım ve üzerimdeki gerginliği atmaya başladım. Hayat üzülmek ve sıkıntı yapmak için fazla kısaydı. Ben daha ergendim, bu kadar sıkıntı bana yeterdi.
Hocaya bakarak dersi dinlemeye çalıştım ve kafamdaki sesleri susturdum.
~O sıralarda Atalay~
Elindeki dosyaya bakıp sıkıntılı bir nefes verdi. Dostunun başına gelen şeyler yüzünden canı sıkkındı, ayrıca bu durumdan nasıl kurtulacaklarını da bilmiyordu.
"Bana bunları daha önceden söylemeliydin Cengiz. Niye yumurta göte dayanınca tüm olaylardan haberim oluyor?"
Cengiz, Atalay'ın yakınmasına "Ne yapayım? Baştan haberin olsaydı adamları mahvederdin, başına iş alırdın. Bunu da ben göze alamazdım," diyerek karşılık verdi.
"En azından Sevda'ya her şeyi anlatabilirdik? Kız onun yüzünden gittiğini sanıyor."
Cengiz dudaklarını bükerek üzgün bir surat ifadesiyle arkadaşına baktı. "Bırak öyle bilsin, belki de benden vazgeçmesi kolay olur."
Atalay elindeki dosyası arkadaşının kafasına atarak "Sen süzme bir salaksın. Kız kardeşim seni seviyor ve ben de senden başkasına güvenemem. Ayrıca senin belanı si.." demesine izin vermeden Cengiz elini havaya kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anemon| Tamamlandı
Teen FictionDuyduklarım gerçek miydi? Bana mektup gönderen, bana aşık olduğunu dillendiren kişi o muydu? Kalbim bedenimden çıkacak gibiydi. "Sevda..." Göz yaşlarım istemsizce akıyordu, durduramıyordum. Kafamı iki yana salladım, nasıl Adonis o olabilirdi ki? ***...