Final

3.3K 95 35
                                    

Herkese merhaba, final bölümüne hoş geldiniz. Son kez bu kitaba bölüm yetiştiriyor olmak beni hem üzüyor, hem de gururlandırıyor. Umarım size bu bölüm her duyguyu tattırırım.
Teşekkürler bölümünü okumayı da unutmayın, size sürprizlerim olabilir. ;)
Son kez, birlikte.
Keyifli okumalar.

Bir yazarın son kez kurduğu cümlelerde can buluyordum, çizmiş olduğum yolların hepsinde yolu görebilmiş, karanlıktan sağ salim çıkabilmiştim. Artık içimde ne korku ne de endişe vardı. Son kez yola çıkıyordum sanki, bir kitabın son sayfalarında gözlerimi gezdiriyordum.

Eski dünyama elveda demiş yenisini aynı sıcaklıkla karşılamıştım. Kalbimin içinden geçen her bir damarda tek bir isim yankılanıyordu.

Cengiz, Cengiz, Cengiz...

Kaybolduğum sokaklardan onun sayesinde kurtulmuştum, hayatımdan bir anda çıkacak olsa bile bana kazandırdıklarını asla unutamazdım. Benim hayatım onun nefes aldığı yerde başlamış, bitişini kalbine uygun görmüştü.

Onunki durduğu anda benimki de duracaktı.

Gözümün önüne düşen kıvırcık teli kulağımın arkasına koyup evin içinde görünmeyen yangına bakındım. Burada bir aile yanmış, darmadağın edilmişti. Bazı geceler babamı son kez gördüğüm anı hatırlıyordum, bazense mezarda bana gülümseyişini. Biz vedalaşmıştık.

Hayatımıza giren insanlar bize katabileceklerini kattıktan sonra yollarına giderlerdi. Her şeyin bir süresi vardı, ne uzatabilirdik ne de kısalta... Lanet okumuyor, öfkelenmiyordum yaşadıklarıma. Sadece biraz daha süremiz olmasını diliyordum.

Cengiz'le geçireceğim sürenin uzun olmasını umut ediyordum, ruhumu sevindiren o idi. Ondan başkası gözüme imkansız geliyordu ama biliyordum. İnsanoğlu tahmin edilemezleri yaşar, yine de mutlu olmazlardı.

Her yaşadığımız anın, hayatımıza giren her insanın bir anlamı vardı. Bu iyilere de sebep, kötülere de yol verebilirdi. Biz seçemezdik belki ama yaşadıklarımızın bir kısmının önüne geçmeye çalışırdık. İşe yarayıp yaramaması yaratıcının takdirine kalıyordu.

Gözlerim gökyüzüne, ayaklarım toprağa, kalbim ise ona bakıyordu.

Dışarıdan gelen korna sesiyle dalmış olmanın verdiği durumla hafifçe sıçradım ve elimdeki kupayı masaya koydum. Bakışlarım cama değdiğinde Cengiz'in arabasını görmemle küçük bir tebessüm ederek hareketlerimi hızlandırdım ve kapıya doğru ilerledim.

Annemin sesimi duymayacağını, duysa bile tepki vermeyeceğini bile bile ona seslendim. "Ben çıkıyorum sultanım."

O hala, yanımda olmadığını hissetsem bile annemdi. Ona sırtımı dönemezdim, benden ve ağabeyimden başka kimsesi kalmamıştı onun. Babaannem bile görüşmez olmuştu, sanki babamın ölümünün sebebi benim annemdi. Ama hayır, insanlar canları yandığında birini suçlu olarak görürdü. Bu hale gelmesinin tek sebebi babam değildi, çevresindekilerin suçlu bakışlarıydı.

Elimdeki bavulu yerde sürükleyerek apartmandan çıktım ve önümdeki gri arabaya ilerledim, Cengiz'le aynı arabada gidecektim adaya. Ağabeyim ise diğerlerini alacaktı.

Cengiz'in arabadan inmesiyle kaşlarımı çattım. "Neden indin?"

"Arkada İhsan oturuyor, bavulunu garaja koyacağım." Anladığımı belli edercesine başımı salladım ve biraz ağır olan bavulu eline tutuşturdum. "Sana kolay gelsin o zaman."

Öndeki kapıyı açıp içeriye geçtim ve İhsan ağabeye gülümseyerek döndüm. "Hoş geldin ağabey."

"Sen de hoş geldin kıvırcık." Sürücü kapısının açılmasıyla yerime daha çok kuruldum, içimde tatile çıkacak olmanın getirdiği tatlı bir kıvanç vardı. Son zamanlarda başıma küçük talihsizlikler geldiği kadar iyi şeyler de geliyordu. Dengeli bir hayatım vardı.

Anemon| TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin