e i g h t e e n
•
Tesadüflere inanmazdım.
Hayatımız biz daha doğmadan önce yazılmıştı ve hayat çizgimizi kaydırdığımızı düşündüğümüzde bile aslında saptama yapmıyorduk. Olacaklar belliydi ve bu beynimizin bizimle oynadığı oyundan başka bir şey değildi. En azından ilk başta böyle düşünüyordum.
Min Yoongi ile tanıştıktan sonra ise tüm düşüncelerimin birer hayal olduğunu, gittikçe akıl sağlığımı kaybettiğimi hissediyordum. Yapmayacağım dedikçe sözlerimin üzerinden geçiyor, geçerken zıplıyor, tekme atıyordum. Beynimin içinde ona hayran olan belki hayranlıktan öte ona tapan bir Jungkook daha vardı ve ondan memnun değildim. "Birden dalıp gittiğin zamanlardan nefret ediyorum" dedi. Benim evimdeydik. Annem mutfakta kek pişiriyordu ve Yoongi ile odama çıkmamı sorun etmemişti. Sorun edeceği herhangi bir şey yoktu zaten. Altı üstü yan yana yatağımın üzerinde oturuyorduk ve o benim parmaklarımla oynuyordu. "Ailenle resmi olarak tanışacak mıyım?"
"Neden ailemle resmi olarak tanıştırayım ki?" Kafamı ona çevirdim. Gözlerini benden saklamıştı ve parmaklarıma hapsetmişti. Ona bakmamı istediğini sanmıyordum ama bakmaya devam ettim. "Bazen çok kırıcı birisi oluyorsun."
"Kırılacağın bir şey söylemedim" dedim. Annemle zaten az önce tanışmışlardı ve babam kimlerle görüştüğümü pek kafasına takan birisi değildi. Onu Yoongi ile tanıştırdığım zaman bu anı neden yaşadığını bile düşünebilirdi. "En kötüsü bunu fark bile etmiyorsun."
Parmaklarımı ellerinin arasından çektim ve tek dizimi kırarak bedenimi ona çevirdim. "Kalbini kasıtlı kırmıyorum" dedim. "Bu tarz ilişkilere hakim birisi değilim, sevgilim daha önce olmadı. Ben sadece" sustum. Yine gelmişti işte. Dönüp dolaşıp aşamadığım tek konuydu bu. "Birini bekledim" dedim. "Yıllar boyunca sadece birisini bekledim. Yaz mevsimiydi ve güneş tepemdeydi bekledim, kış mevsimiydi ve kar tanelerinin altında bekledim. En son o geldiğinde, sen geldin. Ondan önce tanısam seni daha kolay olurdu ama ondan sonra geldin. Benim için ne kadar zor olduğunu göremiyor musun?"
Burnumu çektim. Ağlamak pek hoşuma giden bir şey değildi ama içim daralıyordu sanki. Sıkıştırıyordu bir şey beni. Onunla her şey çok güzeldi, ona bakmak güzeldi ama daha fazlası var gibiydi. Bu duygu içimde büyük bir yangına sebep oluyordu. "Jungkook özür dilerim" dedi. Gözleri gözlerimi buldu. Anlatmak istediği farklı bir şey vardı sanki. Biraz sonra yapacağı bir şey için değil de önceden olan bir şey için dilemişti özrünü. Elleri tenimi, boynumu kavradı ve beni kendisine çekti. Nemli dudakları, dudaklarımı bulduğunda gözlerimi kapattım. Sıkıntılarımın yok olduğunu hissetmem saçmaydı, düşüncelerimin üzerine bir perde çekmem ve sanki sürekli onu düşünmüyormuşum gibi yine sadece onu düşünmem. Beni öldürüyordu. İçten içi yiyordu beni. Dudaklarımı araladım ve kabul ettim kendisini. Bir yandan şikayet edip bir yandan ona sahip çıkmak zordu. Hislerime sahip çıkmak, benliğime hakim olmak çok zordu. Parçalara ayrılmıştım. Kendisini geriye çekti ve "Düşünme." dedi. Gözlerim kapalıydı. Açmaya korkmuştum. Ellerim belindeydi, çektiğimde kaybolmasından korkmuştum.
Ilık nefesini burnumda hissettim ve öptü orayı yavaşça. Göz kapaklarım titredi, kalbim tekledi. Bu hisleri başka biriyle yaşabilir miydim? Beynim onda saplı kalmışken ve kalbim burada varlığını sürdürmeye ant içmişken başka biriyle olabilir miydim ben?
Kapım çalındığında birbirimizden hızlıca ayrıldık. Annem, kirişten kafasını uzatmış benim nemli gözlerime bakmış ve ardından Yoongi ile aramdaki mesafeye göz gezdirmişti. Saçlarım ve onun saçları elektriklendiği için hafif kabarmıştı. Fakat suratına baktığımda az önce kendimi kaptırıp ısırdığım dudağının biraz şiştiğini fark ettim. Alt dudağımı yavaşça kavradım. "Bir şeyler hazırladım" dedi bozuntuya vermeden. "Aşağı gelin." Ardından kapayı kapatıp çıktı.
"Annen zeki bir kadına benziyor" dedi. Sağ eliyle dağılmış saçlarını geriye attı. "Zeki bir kadındır" demekle yetindim. O gittikten sonra bir şey olacaktı, biliyordum. Sadece zamanı şu an değildi. Mutfağa geçtiğimizde ve annemle kahvelerimizi aldığımızda gözlerini ikimizden kaçırıyordu. Yanlış bir şey yapmadığımı biliyordu fakat şu ana kadar herhangi bir sevgilimle ya da hoşlandığım biriyle karşılaşmamıştı. Onun için bir ilkti. Aynı benim gibi. Benden büyük bir ağabeyim olduğu için en azından deneyimsiz değildi. Ağabeyimin sevgilileriyle tanışmıştı, sohbet etmişti. Dışarıda buluşup bir şeyler yediklerini bile biliyordum fakat bir erkek? Değişen bir şey olur muydu? Bilmiyordum. Bildiğim tek şey hayatıma ansızın gelen bu yabancının çıkmasını istemediğimdi.
"Jungkook'un bütün okul arkadaşlarını tanırım. Farklı bir okulda mısın?" Sadece bir arkadaşım vardı. Annem bunu biliyordu. Çocukları tanıyordu fakat yakın olmadığımı da biliyordu. Annem her şeyi bilirdi. "Okulumu bitirdim efendim" dedi. Resmi ve ciddi sesiyle bakışlarımı ona çevirirken böyle çok seksi göründüğünü düşündüm. "Hm, çalışıyorsun o zaman?"
Kafasını salladı. "Evet bir şirkette müdür olarak çalışıyorum" dedi. Bunu daha önce bilmediğimi fark ettim. Aslında onun hayatı hakkında pek bir bilgim yoktu. Birkaç kez sohbet etmiştik. Ondan sürekli kaçtığım için bana sunduğu fırsatları her seferinde geri tepmiştim. Önümdeki keki çatalla didiklerken, aralarında açılan sohbete uzak kalmıştım. Annem gülümseyerek Yoongi'ye bir şeyler anlatıyordu ve Yoongi soğuk maskesini rafa kaldırmış anneme ayak uyduruyordu. Sohbete katılmaktansa onları izlemek daha çok keyif vermişti. Sevdiğim iki insan bir aradaydı ve birlikte bir şeyler paylaşıyordu. Annem onu kabul etmişe benziyordu ve içimdeki o tuhaf his yerini daha güzel şeylere bırakıyordu.
Gülümsedim. Sıcak ve gerçek bir gülümsemeydi. Gözlerime kadar ulaştığına emindim ve Yoongi ile göz göze geldiğimiz an onunda benim gibi gerçek bir gülümseme takındığını fark ettim.
•
bölümü yazdığımı unutmuşum.. sınava az bir zaman kaldı bölüm sıklığı hakkında yorum yapamıyorum ve profilimde yoonkook one shot var okumak isteyen olursa yorum beklerim, sizi seviyorum sonraki bölüm görüşürüz❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
galaxy
Fanfiction[tamamlandı] Jeon Jungkook her gün bir bardak çay alır ve galaksiyi birlikte keşfedebileceği birini beklerdi. s | 18'