üzgünüm, baş ağrısından dolayı bölüm atmayı unuttum.. bu bölümü çok severek yazdım ve umarım sizde seversiniz
F o u r
•
Araba yolculuklarını severdim. Akan trafiğe bakarken ve ineceğim durağı takip etmeme gerek yokken düşünmem için daha rahat bir zemin oluşturuyordu. Fon müziği olarak Yugyeom'un horultusunu dinliyor olsamda kafamı oturduğum koltuğa yaslamış, Min-Ah'ı bıraktığım halini gözlerimin önüne getiriyordum.
Gururunu incittiğimin farkındaydım ama ona söylemiştim. Defalarca kere onu istemediğimi, onunla olmayacağımı söylemiştim. Bana bu şekilde yaklaşmasını sarhoşluğuna versemde onu haklı çıkaramadığımı fark ettim. Suçlu olan oydu. Beni zorla öpmüştü. Ben yıldızımı aldatmamıştım. Aptallık edip onu aldattığımı düşünmemeliydim. "Yoongi hyung, daha önce birini aldattın mı?" Sorduğum soruya engel olamadım.
Kırmızı ışığa yakalanmıştık. Gecenin karanlığında, kafasını bana çevirerek baktığında gözlerini hemen seçebilmiştim. Yıldızlar gibi parlıyordu gözleri, fazla güzeldi. "Hayır." dedi kuru bir sesle. Ses tonu soğuk değildi ama cana yakın da diyemezdim. Konuşmasına devam edeceğini sanmıyordum fakat konuşmaya devam etti. "Birini mi aldattın?"
Kafamı olumsuz manada salladım ve o arabayı hareket ettirken beni fark etmeyeceğini düşünerek sesli dile getirdim. "Hayır. Sadece merak ettim."
Ellerimi önümde birleştirdim ve sıradaki sorumu hazırladım. Bir diyalog içerisine girmiştik sonuçta ve beni terslemek yerine bana soru bile yöneltmişti. "Daha önce hiç görmediğin birine aşık olabilir misin hyung?"
Sol elini direksiyondan çekti ve pencereye dirseğini yasladı. Parmağını dudağına sürttüğünde gözlerim dudaklarına indi. Dudakları da çok güzeldi. Kırmızı ve öpülesi duruyordu. Tanrım ne diyorum ben. Kendime gelmem gerekiyordu. "Buna ne açıdan baktığına bağlı Jungkook."
Adımı ilk defa telaffuz ediyordu ve şurada eriyip gidecektim. Yoongi hyungdan gerçekten etkilendiğime inanamıyordum. Tamam, belki Min-Ah beni öpmüştü ve yıldızımı aldatmış sayılmazdım ama Yoongi hyunga karşı düşüncelerimle onu aldatmış sayılıyordum. Bu yanlıştı. "Hyung, ben aşık oldum." dedim. Kafasını salladı ve dönemeçten sola döndü. "Anladığım kadarıyla onu hiç görmedin." dedi. Tekrar kafamı salladım. Daha sonra yola baktığı aklıma geldi ve "Evet" dedim. "Yani tam görmemiş de sayılmam, onun arkasını gördüm. Güzel ellerini gördüm."
"Ellerini beğendin ve aşık olmaya mı karar verdin?" Dalga geçiyormuş gibi hissettim ama yine de cevap vermeye karar verdim. "Onu, dua ettiğim yerde gördüm, hyung. Benim yıldızım olmaya gelmiş gibiydi, parlıyordu."
"Benimle dalga geçmiyorsun değil mi çocuk?" Sesi her an gülecekmiş gibi çıkmıştı ve kırıldığımı hissettim. "Hayır."
Kafasını çevirip bana baktığında ciddi olduğumu fark etti. "Pekâlâ, neden onu gördüğünde onunla konuşmadın?"
Evimin önünde durduğunda "Bilmiyorum." dedim. Sesim kısık ve kötü çıkmıştı. Daha önce böyle bir ses tonum olduğunu bile bilmiyordum. Kötü hissettiğim olsada çok sık kırılmazdım. "Jungkook yürümek ister misin?"
Sorduğu soruyla kafamı kaldırıp ona baktım. "Yugyeom-" sözümü keserek "Uyuyor zaten" dedi. "Yarım saat arabada uyusa ruhu bile duymaz."
Kafamı salladım ve dışarı çıktım. Yoongi hyung, ben tepeye çıkarken peşimden geliyordu. "Bu tepeye hep gelir misin?" diye sordu. Yavaş yavaş adımlarken "Evet" dedim. "Burası benim dua ettiğim yer."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
galaxy
Fanfiction[tamamlandı] Jeon Jungkook her gün bir bardak çay alır ve galaksiyi birlikte keşfedebileceği birini beklerdi. s | 18'