sürpriz sonlu gençler ;)
t w e l v e
•
Ben kimdim? Neydim? Neden bu kadar çok acı çekiyordum? Acı çekmeyi mi seviyordum? Kendime bunu yapmaktan zevk mi duyuyordum?
Ben sadece bendim işte.
Daha on sekiz yaşında ruhsal savaşını atlatamamış bir düşüncesi diğerine uymayan bir ergendim.
Min Yoongi'nin bunu söylemesi ne değiştirirdi ki benim için? Ben gökyüzüme konduracağım yıldızı bulmuşken bu neyi değiştirirdi benim için?
Şu an inkar etsemde bir çok şeyi değiştireceğini biliyordum.
Namjoon hyung düşüncemi dile getirirken ve Yoongi'ye bakakalırken o benim gözlerimin içerisine bakıyordu. Sanki rahatsız olduğumu fark etmişti ve bundan zevk almıştı. Onu önemsemediğimi düşündüğü için mi bunları söylemişti? Yoksa gerçekten bulmuş muydu birini?
Bulması muhtemeldi. Min Yoongi harika bir insandı çünkü. Gülüşü, bakışı, o her şeyiyle özeldi. Benden öncede fark eden biri mutlaka olmuştu. Bu beni daha da rahatsız hissetmekten alıkoyamadı. "Ne, bulmuş olamaz mıyım?"
"Olabilirsin tabi." dedim. "Sonuçta sen" devam edemedim. "Ben, ne?" diye sordu. Düşünerek konuşmam gerekiyordu. Ona daha önce de harika olduğunu söylemiştim fakat şu an ki işler düşündüğümden farklı ilerliyordu. İstediğim gibi yönlendiremiyordum hayatımı. "Sensin işte." dedim. Nasıl açıklanırdı ki ona karşı duyulan sevgi? Nasıldı ki onu sevmek? Bilmiyordum. Onu nasıl seveceğimi, onun nasıl sevileceğini bilmiyordum. "Pekâlâ, Jin çağırıyor. Onunla beraber sabahlayacağıma ve farklı dilde ki yemek kanalını çevireceğime söz vermiştim." Namjoon hyung dinlemediğim birkaç cümle daha sıraladı.
Bense gözlerine bakıyordum. Öylece. Bir anda kaybolmuştum koyu kahverengi gözlerinin içerisinde. Hayatımda kaybolduğum en güzel yoldu ama inkar ettim bir kere daha. Ben onu sevemezdim. Yasaktı benim için. Diğer insanlar gibi. Zarar vermek istemezken zarar veriyordum belki de ama-
Aması yoktu. Zarar vermemek için uzak duruyordum. Beni neden önemsesindi ki zaten? Ben onun için neydim ki? Aptal, kendini kontrol etmeyi beceremeyen bir çocuktum. Benden daha iyilerini hak ediyordu. Daha aklı başında, olgun birini.
Hoseok hyung gibi. Ya da Namjoon hyung. Ne bileyim bir kadın belki de?
"Jungkook dışarıda dolanmaya ne dersin? Burası sarmadı beni." dedi düşüncelerimi bölerek. Kafamı salladım ve onun hesabı ödeyip gelmesini bekledim. Daha sonra ise dışarıda yan yana yürüyorduk. Hava çoktan kararmıştı ve ilkbahar ayına göre biraz esiyordu. "Üşümüş görünüyorsun."
Bana yandan yamuk bir şekilde gülümsedi. "Centilmen gibi ceketini çıkarıp bana vermeyi mi düşünüyorsun çocuk?"
Üzerimdeki kot cekete baktım ve ellerimi ceketimin cebine sokup gülümsedim. "Hayır tabi ki! Yoksa ben de üşürüm."
"Senin üşümendense donmayı tercih ederim." dedi. Yemin ederim o an aklımdan ve hareketlerimden sorumlu olamadım. Çünkü, sorumlu olsam kesinlikle "Hyung orada bir şey var!" diyerek onu ara sokağa çekip öpmezdim.
Bir anda olmuştu.
Duvara sırtını dayamam, yumuşak görünen ama tadını hiçbir zaman alamayacağımı düşündüğüm kırmızı dudaklara kendi soluk dudaklarımı değdirmem. Kendimi kontrol edemiyordum. Üstelik tadını bir kere aldıktan sonra nasıl duracağımı da kestiremiyordum.
Alt dudağımı kavradığında ve yerlerimizi değiştirdiğinde durmayı hiç istemedim. Aklım sadece onun kırmızı yumuşak dudaklarındaydı ve bu beni çıldırtıyordu. Sorumsuz bir çocuk olmak, yaptığım en mükemmel hataya kol kanat germek istedim.
Soluğumu kesmişti ve onun harika saçlarında parmaklarım dans ediyordu. Yaptığım en iyi danstı. Jimin görse benimle gurur duyardı.
Geri çekilen ilk o oldu. İkimizin göğüsleri de hızlı nefes alıp verdiğimizden dolayı birbirine değiyor ardından yerini boşluğa bırakıyordu. "Beni çıldırtıyorsun." dedi.
Sonra tekrar kavradı alt dudağımı, bu sefer daha yavaştı. Dilini içeri soktu ve onu karşıladım. Yavaşça dudaklarımdan ayrılıp boynuma doğru indi. Kırmızı dudaklarını boynuma sürttüğünde ağzımdan kaçan iniltiye engel olamadım. Belini kavrayıp onu kendime bastırsamda işkencesine devam ediyor, sadece sürtünüyordu.
Min Yoongi beni gerçekten nasıl çıldırtması gerektiğini biliyordu.
Fakat tekrar inlediğimde ikimizin de hesaplayamadığı tek şey ara sokağın camında beliren teyzenin kafamızdan aşağı bir kova su dökeceğiydi.
•
çok fazla smut içeren hikaye okumuş olsam da ilk defa iki dudağı birbirine değdiriyorum .-.
yani olurda smut yazarsam benden çok bir şey beklemeyin, üzgünüm. ortaya nasıl bir şey çıkacağını kestiremiyorum fmdfksmdksmds muhtemelen böyle bir şey çıkacak fkdmfkdkfkdkkfs (SMUT YAZDIM asla buna benzemedi, efsane oldu, ben de şaşkınım ama napalım elimizin pasını ilk böyle atmışız değiştirmek istemedim) [arada geriye dönüp buraya kendime tekrar tekrar not bırakıyorum iyice ruh hastası olduk]
of utandığım tek şey yazamammış gibi hissetmem, bilmiyorum, yorum bırakın bana
sizi seviyorum fazlasıyla!!!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
galaxy
Fiksi Penggemar[tamamlandı] Jeon Jungkook her gün bir bardak çay alır ve galaksiyi birlikte keşfedebileceği birini beklerdi. s | 18'