"Dünyanın adalete ihtiyacı var. Kötüler her geçen gün daha da çoğalıyor. Yıllar sonra yeniden bir yaşam başlamadan önce, yitip gidecek bu insanlığı o döneme taşıyabilecek bir mucize olması gerekiyor.
Ve belki insanlarla mutantlar arasındaki bu anlaşmazlığı çözebilecek bir ışık."
[PROLOG GIRIŞI]
Odanın içine kasvetli bir karanlık çökmüştü.
Soğuktu.
Hissizmiş gibi esiyordu rüzgar. Pencereleri kapattım. Odadan çıkıp merdivenlerden aşağı indim. Ana holde koltuklarda oturuyordu. Elindeki kitaba odaklanmıştı fakat beni farkedince gülümsedi.
"Mesai saatlerinde bu sefer nöbetçi bendim yanlış hatırlamıyorsam?"
"Biliyorum. Sadece profesörle konuşmak için gelmiştim."
"Iyi." Oturduğu yerden kalkıp önümden geçerek uzun demir koridora girdi. Ben de arkasından onu takip ediyordum.
"Sence profesör yaptığın şeye ne kadar sakin kalabilir?" Yanında durdum. Kapının şifresini giriyordu.
"Sinirlenmeyeceğine eminim. Hem o bu tür şeylere kızmaz Namjoon."
"Diyorsun ki sadece azar işiteceğim?" Kafamı salladığımda kıkırdadı.
"Sen işit bakalım azarını. Sonra görüşürüz." Kapı açıldığında içeri girdim. Profesör kahverengi deri koltuğuna yaslanmış kitap okuyordu.
"Profesör?" Kafasını kitaptan kaldırıp bana çevirdiğinde beni gördü ve elindeki kitabı masasına bıraktı.
"Gel bakalım..." Eliyle koltuğu işaret edince oturdum. Birkaç saniye sessizlikle ve benim kaçırdığım bakışlarımı onun süzmesiyle geçti.
"Profesör, ben gerçekten-"
"Önemli değil demeyeceğim. Ancak bana bunu yapmandaki sebep neydi diye sorsalar mantıklı bir açıklama dökerdim?" Sert bakmıyordu. Ama yumuşakta değildi.
"Bana hakaret etti. Dayanamadım..." 2.5 numaralı miyop gözlüğünü çıkarıp masaya koydu ve ellerini birleştirdi.
"Sana ne dedi?"
" 'İşe yaramayan tek hücreli aptal bir mutanttan başka bir şey değilsin!' Dedi." Profesör ağzını açmadan zihniyle duyuru yaptı okula.
"Kim Hyeon-Jung, ofise bekleniyorsunuz."
"Profesör ben gerçekten çok üzgünüm. Bilerek yapmadım. Hatta farkında bile değildim sinirden."
"Bilerek olmadığının farkındayım. Yalan söylemediğini de biliyorum. Fakat hala güçlerinde eksiklikler var. Daha kontrollü olman gerekirdi." O sırada kapı açıldı ve içeri siyah küt saçlarını arkaya atarak Hyeon-Jung girdi.
"Otur Bloom." Profesör bize lakaplarımızla seslenirdi. Ki bu, kimin gücü nedir sorusuna da oldukça iyi bir cevaptı. (Bloom: Çiçek)
Hyeon-Jung oturdu ve bana çevirdi bakışlarını. Daha sonra profesöre baktı.
"Light ile bir sorununuz olduğunun farkındayım Bloom. Lütfen olayı anlatır mısın?" Hyeon-Jung bana baktı.
"Profesör ben... Ben onu üzdüm biraz. Ondan sinirlendi." Hyeon-Jung profesöre çaktırmamıştı. Onu her an yok edebileceğimi biliyordu. İkimizde odadan çıkacakken profesör beni durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◄[Ⓧ]► X-WATT 2: Dağılış® | #f-action (✓)
Fantasia"Charles Xavier tarafından büyütülen ekip, zamanla olgunlaşmaya başlamışlar ve birer genç çocuk olmuşlardır. Artık güçlerini geliştirmeleri, onları gerçek hayata hazırlayacaktır ve görevlere gidecek, savaşacaklardır. Lakin yaşanan talihsiz bir olay...