yirmi bir // scarlett

602 82 65
                                    

» scarlett'ın anlatımından «

michael'ın beni aradığını söyleyen annem tarafından uyandırılmıştım. sızlandım ve cevap vermek için kalktım.

"hey mikey," esnerken söyledim. michael güldü ve "az önce uyanmış gibi görünüyorsun ve saçların karışık, scar," dedi. kıkırdadım ve "siktir git, mikey, az önce 21 saatlik bir uçuştan geldim ve aşırı derecede jetlage uğradım." dedim.

"hey scar, neredesin?" diye sordu. sorduğunda gerçekleşmesi beni sarstı, lanet olsun. "annemle tatildeyim," tereddütle söyledim. "bunu görebiliyorum, ama neredesin? bir otelde-" durdu ve gözlerini yana çevirdi, "scarlett, avustralya'da mısın?"

"lanet olsun," diye mırıldandım. "sürpriz?" sorgularcasına söyledim. sadece, neden ona 21 saatlik bir uçuktan geldiğimi söylemiştim ki? tanrım, ben aptaldım.

"sidney'desin, değil mi?" hafifçe başımı salladım ve, "nereden biliyorsun?" diye sordum.

"çünkü annem bir otelde mola vermemiz gerektiğini düşünmüştü, bilirsin, çünkü o her zaman meşgul, bu yüzden şu an olduğun otelde onun haftasını geçirmiştik." diye cevapladı, sonra devam etti. "yani, neden bana geldiğini söylemedin? ve neden avustralya'ya geldin?"

çünkü seninle tam bir korkak olduğumdan dolayı şahsen buluşmak istemedim.

dudağımı ısırdım ve, "bilmiyorum, gerçekten. annem bir tatil istediğini söyledi ve burayı seçti çünkü senin burada yaşadığını biliyordu ve, işte..." dedim.

michael ağzını açtı ve sonra hızla kapattı. "iyi o zaman, mademki buradasın, belki de takılmalıyız? bilirsin, sonunda birbirimizi bedenen görebiliriz."

ah, lanet olsun, gerçekten mi? neden?

gülümsedim ve "evet, kesinlikle, ama beni almak zorundasın çünkü nereye gideceğime dair hiçbir fikrim yok." dedim.

"mükemmel, böylece belki yarın 11'de? birlikte öğle yemeği yiyebiliriz. yarın lobide olduğumda sana mesaj atacağım." gergin bir biçimde dedi. michael gergin olduğunda veya olmadığında gerçekten görmek çok kolaydı. demek istediğim, onu suçlayamazdım çünkü ben de aşırı derecede gergindim. "tamam, o zaman yarın görüşürüz. yine de, şimdi gitmem lazım. güle güle mikey, seni seviyorum." ona gülümsedim ve beni "yarın görüşürüz, scar, seni seviyorum." ile cevapladı.

diz üstü bilgisayarımı kapattım ve yatarken inledim. "sorun nedir, tatlım?" diye sordu annem. "michael yarın onunla takılmamı istiyor."

"siz çocuklar en iyi arkadaşlar değil misiniz? neden sesin onunla takılmak istemiyormuş gibi geliyor?" diye sordu. "evet, o benim en iyi arkadaşım, sadece.." durdum. "sadece korktum." yatağıma oturdu ve doğrularak oturdum. "neden?"

"çünkü, ya benim eksik olduğumu düşünürse? ya onun hayalindeki ben olamayacaksam? ya kısa boylu olmamdan dolayı beni başka biçimde düşünürse? ya benim çok konuştuğumu düşünürse? ya-" annem beni kesti ve güldü, "tatlım, dinle, michael'la neredeyse 2 yıldır gibi arkadaşsınız, senin eksik ya da herhangi bir şey olduğunu düşünmeyeceğinden oldukça eminim. ve ayrıca, siz çocuklar, birbirinize "seni seviyorum" dediniz bu yüzden sırf kısa olduğun için senden hoşlanmayacağını düşünmek aptalca, scarlett."

iç çektim ve "sanırım," dedim.

ama doğrusu, onu görmek istemiyordum çünkü çok gergin ve sessiz olacağımdan oldukça emindim, ve muhtemelen yığılacakmış gibi hissedecektim çünkü yarın sevdiğim kişiyi görecektim. iki yıl skype yaptıktan sonra, yarın onu bedenen görecektim.

ve onu neredeyse bir yıldır sevdiğimi göreceği salakça bir şey yapacağımdan aşırı derecede korkmuştum.

the moon ➸ m.c ➸ türkçe çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin