on iki // michael

831 106 26
                                    

» michael'ın anlatımından «

diz üstü bilgisayarımı açtım ve lily'nin çevrimiçi olduğunu kontrol ettim. scarlett'ın bana onu yalnız bırakmamı söylediği geceden beri onunla konuşmamıştım. 

neyse ki, çevrimiçiydi ve onu aradığımda, hemen cevap verdi. "mikey! seni çok özledim! neden beni aramadın?" dedi heyecanla.  "üzgünüm lily, scarlett'la bir şey oldu ve onu neşelendirdim."  gülüşü soldu ve kaşlarını çattı. "sorun nedir?" diye sordum.

"scarlett'dan hoşlanmıyorum." düz bir yüzle söyledi. ciddi miydi? gözlerim genişledi ve, "seni doğru mu duydum?" dedim.

"evet, scarlett'dan hoşlanmıyorum. onun yüzünden beni aramamandan nefret ediyorum." ona inanamıyordum. çok bencil oluyordu. "scarlett bunalımda ve en iyi arkadaşı olarak, bunun geçmesine yardım etmek benim işim." 

"bu senin işin değil, michael. ben de varım."

"evet, aslında öyle çünkü eğer olmazsa, kendine tekrar zarar verecek, ve kimsenin onu umursamadığını düşünecek, ve ben onu severken kimsenin onu sevmediğini düşünecek, ve eğer böyle düşünüyorsa kendini öldürecek. ve evet, senin olduğunu biliyorum. seni tamamen görmezden gelmiyorum, lily. ben ikinizi de seviyorum, tamam?"

bana sadece kahverengi gözleriyle baktı. sırıttı ve, "sadece böylece kendini öldürecek mi? sırf hiç kimsenin onu sevmediğini veya onu umursamadığını düşünüyor diye? baştan sona, kendini öldüreceğinden şüpheliyim. abartmayı kes," ve gülmeye başladı. bu da neydi böyle?

"depresyon hakkında herhangi bir şey bilmiyorsun, lily. birileri bir kez bunalıma girince, geri mutlu olmak onlar için zor. en iyilerini deniyorlar ama sadece yapamıyorlar. her zaman yalnız olduklarını düşünüyorlar çünkü çevrelerindeki herkes, onlara bok gibi muamele ediyor. hiç kimsenin onları sevmediğini düşünüyorlar çünkü çoğu güvensiz. insanlar bunalıma girdiklerinde tam bok gibi hissediyorlar ve acıyı çıkarmanın tek yolu kendine zarar vermek, ve eğer çok bunalıma girerlerse, intihar ederek sonuçlandırıyorlar ve asla geri dönemiyolar-" onun tarafından sözüm kesilmişti.

"bu konuyu duymaya ihtiyacım yok, mikey. bunu bu kadar bildiğini bilmiyordum. aslında, scarlett'ın bunu yaptığını düşünüyorum. seni böyle yapan o değil mi? tüm bunları biliyorsun, çünkü seni depresyona soktu? değil mi?" dedi. gerçekten ona inanamıyordum.

"bu da ne böyle, lily? scarlett'ı iki yıldan beri tanıyorum ve bana her şeyi anlattı. bana nasıl hissettiğini ve ne yapmak istediğini anlattı. ve ben kesinlikle depresyonda değilim. ayrıca sen aşırı derecede bencilsin. benim de bir hayatım var, lily. senin dışında diğer insanları umursuyorum ve seviyorum, tamam?" dedim. alay etti ve, "senin de bir hayatın olduğunu biliyorum mikey, sadece bütün zamanını onunla geçirmeni istemiyorum. doğrusu, seni her zaman aşağıya çekiyormuş gibi hissediyorum. sen hak etmiyorken, sana o kadar saçmalığı yüklüyormuş gibi hissediyorum. seni, sırf depresyonda olduğu için endişelendiriyor."

bana şu masum bakışlarını attı ve dalga geçtim. "şu an senin saçmalıklarından gerçekten yoruldum, lily. scarlett hayatımdaki en önemli insan ve senin aksine, onu senden daha fazla tanıyorum. onu seviyorum ve umursuyorum. beni aşağıya çekmiyor ve bana o kadar saçmalığı yüklemiyor, tamam? ben de ona her şeyi anlatıyorum ve sen bunu bilmiyorsun bile. bana geçmişim hakkında bir şey söyle." ağzını açtı, daha sonra hızla kapattı.

"o, benden daha mı önemli? sen bana aşıksın, michael! ona değil! o sadece değersiz bir aptal parçası ve seni hak etmiyor!" göz yaşları yüzünden aşağı akarak, öfkeyle söyledi. "onu değersiz bir aptal parçası diye adlandırmaya cesaret etme!" diye bağırdım ve ayağa kalktım, ve ellerimi masama çarptım. "onun benim için ne kadar önemli olduğunu ancak şimdi fark edebildim. ASLA senin hakkında herhangi bir şey söylemedi ve sen burada onun hakkında aptal diyorsun. sana aşık olabilirim, ama onda geçerli olacak kadar mühim değil, çünkü o, aşırı önemli."

"biliyor musun, michael? sen seç. ben veya scarlett. yemin ederim ki, eğer benim yerime scarlett'ı seçersen, bir daha onu duyamayacaksın." diye tehdit etti. alay ettim ve, "eğer her şekilde onu tehdit edeceksen, o zaman neden bana seçtirtiyorsun?" dedim. güldüm ve devam ettim, "siktir git lily, scarlett'a herhangi bir şey yapamayacağını biliyorum çünkü ona herhangi bir şey yapabilmek için çok güçsüz olduğunu biliyorum. bana, gerçekten kim olduğunu gösterdiğin için teşekkürler lily. bana hepten bir sürtük olduğunu fark ettirdiğin için teşekkürler." dedim ve 'konuşmayı bitir' tuşuna bastım, gördüğüm son şey ne kadar şok olmuş göründüğüydü.

the moon ➸ m.c ➸ türkçe çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin