yedi // scarlett

1.1K 125 32
                                    

» scarlett'ın anlatımından «

"avustralya'ya gidiyoruz!" annem yüzünde büyük bir sırıtışla söyledi. gözlerim genişledi ve neredeyse yemeğimden boğulacaktım. "ne?" ağzımdaki yemekle sordum.

"avustralya'ya gidiyoruz, tatlım!" heyecanla söyledi. "ne zaman? ne kadar?" hala şoktaydım. demek istediğim, evet, her zaman avustralya'ya gitmek istemiştim, ama şimdi gitmemizi istemiyordum. "10 temmuzda ayrılacağız, yani gelecek ay. ve belki bir ay boyunca orada kalacağız."

"neden oraya gidiyoruz?" diye sordum. "bilmiyorum, sadece bir tatile çıkmalıymışız gibi hissettim. son zamanlarda stresli olduğunu biliyorum, bu yüzden bir molaya ihtiyacın olduğunu düşündüm. ve üstelik, internetteki en iyi arkadaşının orada yaşadığını da biliyorum, ismi michael'dı, değil mi?" başımı salladım. "avustralya'nın hangi bölümüne gidiyoruz?"

"sidney." diye cevapladı. ah, vay canına. sadece, mükemmel. çok güzel. gerçekten otelimizin onun oturduğu yerden uzak olmasını umuyorum.

✖✖✖

annem ve ben 8 saat boyunca dışarıda, alışveriş, konuşmak, yürümek ve ne olsa yapmıştık. yüce isa, avustralya için bile yeterli paramızın olacağını düşünmüyordum.

çantalarımı yatağımın yanına bıraktım ve yatağıma oturdum, ve laptobumu açtım. michael'dan '14 cevapsız arama'. iç çektim ve profilindeki 'görüntülü arama' tuşuna tıkladım. sabırla bekleyerek, twitter'ı açtım, anasayfamda ilginç hiçbir şey göremedim. 

birkaç çalıştan sonra, açtı. "ah, teşekkürler tanrım, scarlett. sonunda geri aradın."  aşağı baktım ve başımı salladım. "evet, üzgünüm." sessizce söyledim.

"neden dün seni yalnız bırakmamı söyledin?" diye sordu. ona geri baktım ve güzel yeşil gözlerinin bana merak ve endişeyle baktığını gördüm. onun için hislerimi veya avustralyaya gideceğim konusunu söylememin yolu yoktu. "bir şey yok mikey, aldırma. sadece o zaman üzgün hissediyordum."

"neden üzgün hissediyordun, scar?" diye sordu. kafamı salladım ve "hiçbir şey, dert etme." dedim.

"senin hakkında endişeleneceğim scarlett. sen benim bir numaralı en iyi arkadaşımsın ve burada oturmayacağım, ve üzülmene izin vermeyeceğim." kararlılıkla söyledi.

"mikey, gerçekten bir şey yok, o gece sadece çatımda oturdum ve bilmiyorum, 

sadece ben gidersem ve sen bensiz daha mutlu olursan, ve tüm bu saçmalıklar hakkında düşünmeye devam ettim. mühim değil." 

"scarlett carmen rose, sen hayatımdaki en önemli insansın. hiçbir şey veya hiç kimse bana farklısını düşündürtemez. bu bütün evrende senin yerini alabilecek hiç kimse yok. sen benim kurtarıcımsın. benim meleğimsin. sen ateşimi söndüren suyumsun. ben senin yeryüzünüm ve sen benim gökyüzümsün, scarlett. biz okyanuslar ve aylar gibi ayrılamayız. birbirimiz olmadan, dünya hafif. biz, hiç kimsenin parçalayamayacağı bir numaralı dinamik ikiliyiz. sen bütün yaşamımı aydınlattın. sadece benim güneşim olduğunu söyleyebilirim, çünkü herşey karanlık olduğunda sen benim ışığımsın. sen en iyi arkadaşımsın. bunu boşver, biz kesinlikle yenilmeyen süper, mega, aşırı en iyi arkadaşlarız! seni seviyorum, scarlett rose ve benim küçük kızıl saçlımın yerini alabilecek kimse yok, tamam mı?"

dilim tutulmuştu. göz yaşlarının yüzümden aktığından emindim. bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ama hiçbir şey gelmedi. ne yapacağımı bilmiyordum.

tüm bu şeyleri söylediğinde, kalbimin şiddetlice çarptığını duyabildiğini düşündüğümü itiraf etmeliydim. eğer hemen şimdi onunla olsaydım, yüzünü yakalardım ve onu öperdim.

bu en iyi arkadaşların yaptığı şey değil, scarlett.

ah, en iyi arkadaşlardan daha fazla olmamızı nasıl da diliyordum.

+++

İstemediğim liseyi kazanmanın vermiş olduğu ergen tribi ile bölümü geç yayınladım, özür dilerim:d
Bir de yeni bir lashton hikayesini çevirmeye başladım, profilimden veya dış bağlantıdan bulabilirsiniz, teşekkürleer

the moon ➸ m.c ➸ türkçe çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin