Birinci Bölüm

993 153 829
                                    

Gündüzlerin geceye gebe kaldığı günlerde, ilmik ilmik ruhlarına işlenen aşkları, beş yıl sonra tekrar alevlenirse ne olur?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gündüzlerin geceye gebe kaldığı günlerde, ilmik ilmik ruhlarına işlenen aşkları, beş yıl sonra tekrar alevlenirse ne olur?

Merak edenleri alayım buraya.

Başladığınız tarihi atınız.

Keyifli okumalar.

***

"Yanında kalmayacağın bir kalbe sakın dokunma. Sen bir görümlük bahar dersin geride koskoca bir kış kalır."

***


Aralık perdeden gözlerine değen gün ışığı ile yeni bir güne başlamanın keyifsizliğine lanet ederek yatağından kalktı Güzide. Sahi kaç zaman olmuştu yeni güne gülümseyerek ya da yeni umutlar ile başlamayalı.

Tam beş yıl diye tekrarladı Güzide. Tam beş yıldır, göğsünde acılara gebe kalmış yaralı bir yüreği vardı.
Tam beş yıldır aldığı soluk ciğerlerinde tıkanıyordu.
Tam beş yıldır bu acı onu öldürmüyordu ama yaşatmıyordu da.

Acı tebessümü yer edindi kızın dudaklarında. Alışmıştı artık. İçeriden gelen sesler ile kendini odasından dışarıya attı. Daha fazla odasında tek başına kalırsa depressif hallerine bürünecek ve gün boyu bir ruhtan farksız dolaşacaktı. Malesef günlük belli bir temposu vardı ve ona uymak zorundaydı. Hafta içi depresyona yer yoktu hayatında Güzide'nin. Mutfak kapısının önünde durduğunda gördüğü manzara ile gülümsedi. Bu hayatta onu bir tek şey gülümsetiyordu, yaşını başını bir hayli almış olan babası kahvaltı hazırlıyordu.

Yaşlı adam ocağa çayı koyduktan sonra soluklanmak için arkasını döndüğünde kızını gördü. Yüzüne samimi bir gülümseme ev sahipliği yaptı. Malesef bu durum fazla uzun sürmeden eski yüz ifadesine büründü. Arkasını dönerek karıncayı aratmayacak yavaşlıkta kahvaltıyı hazırlamaya devam etti. Limoniydi bu sıralar Mürsel beyin kızı ile arası.

"Baba halen küs müsün bana çok uzamadı mı bu durum?" Güzide babasına yaklaşıp yaşlı adamın elini tuttu "Söyle bakayım aldın mı ilaçlarını?" yaşlı adam kafasını sallayarak mutfaktan uzaklaşmaya başladı. Dolan gözleri ile orada kalı vermişti kızcağız.

Telefonun. sesini duyduğunda adımlarını odasına yönlendirdi. Banyonun önünden geçerken, boğazını yırtarcasına öksüren babasını duyduğunda bu sabaha ait ilk gözyaşı düşmüştü bile gözlerinden. Hastaydı adam, her sabah ciğerleri çıkacak gibi öksürürdü. Kendi ciğerlerinden vazgeçmek istedi Güzide o an. Keşke, keşke babasının tırnağına değecek olan taş kendine değseydi.

Telefonunu eline aldığında aramaya yetişememişti. Gelen mesaj'ı açıp baktı.

"Davetiyelerde bir karar vermen gerekiyor artık annem bu akşam seni bekliyor yemeğe ona göre giyinirsin."

Geçmişin Ayaz'ı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin