Dördüncü Bölüm

389 91 436
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Haklı mıdır her giden aslında, kalmadıysa bu aşkta hiç bir hatıra. Kalbini döndürsen bile yeni bir güneşe, benzemez hiçbir bahara.

***

Sessizce oturduğu odasında, giysi dolabının üzerin de asılı olan gelinliği  izliyordu Güzide. Gelinliğimi demek bir türlü içinden gelmiyordu. Üzerinde ki tüm nakışları ve dantelleri ezberlemişti. İzlerken dolan gözleri geçmişe olan özlemini yeterince belli ediyordu. Ayaz...Onun ismini uzun zaman sonra dışından ilk kez telefuz etmişti. Her gece içine ağlarken Ayaz'ın adını sayıklıyordu, lakin bu sefer ki farklıydı.

Bu seferki meraktan ve gizemdendi. Nereden çıkmıştı bu gelinlik birden bire? Hem de daha dün gelinlik provasında Ayaz'ı gördüğünü sanmıştı. Birden bire neler olmaya başlamıştı anlayamıyordu Güzide. Telefonunu eline alarak Ayaz'ı tekrar sosyal medya da arattı. Her zaman olduğu gibi adama dair hiçbir şey bulamayacağından emindi. Sosyal medya hesaplarını uzun süre önce kapatmıştı adam. Güzide'den sonra kendisini hayattan ve insanlardan soyutlamıştı. Kendisi ise şuan evlilik arifesindeydi. Ne adiceydi. Adaleti can yakıyordu aşkın. Terazi acıdan yanaydı bu kez.

"Güzide neredesin?"

Duyduğu ses ile dolan gözlerinden feragat eden bir kaç damla göz yaşını elleri ile temizleyerek ayağa kalktı. Odasından çıkmadan önce de dudaklarına eğrelti bir tebessüm yerleştirdi.

"Geldim babacım." Yaşlı adam kızına döndüğünde kızaran gözlerini görünce biraz evvel Güzide'nin ağladığını hemen anlayı verdi. Halen o adamı özlüyordu kızı.  Hemen hemen her gece ağlıyor, ardından sabah olduğunda hiçbir şey olmamış gibi kızarık gözleri ile yeni güne başlıyordu. En azından ilk zamanlarda ki gibi yemeden içmeden kesilmiyordu.  Ya da sinir krizleri geçirip kendine zarar vermiyordu. Bunun için ne kadar dua etse azdı. Psikoloğu onu düştüğü bataklıktan kurtarmayı başarmış sayılırdı. Bu öyle bir kurtarıştı ki çok yakında damadı olacaktı. Anıl, Güzide'nin psikoloğuydu. Yaşlı adam geçtikleri beş yılda kızının haline neden olduğu için bir kez daha pişman oldu. O böyle olsun istememişti. Gençlik hevesi sanmıştı. Meğer aşkı tüm hevesleriymiş kızının.

"Düğün için heyecanlı mısın bakalım?" belki bu saye de kızının azından laf alabilirdi Mürsel bey.

"Normal işte baba" Güzide'nin buz gibi çıkan sesine karşın yalnızca kafa sallamakla yetindi. Aklındakileri diline dökmeyi çok istiyordu ama kızından alacağı cevap onu öylesine korkutuyordu ki...

Pişmanlıklar fayda etmiyordu. Bunu genç yaşın da karşısında duran güzel kızının annesi öğretmişti Mürsel beye.
Buram buram pişmanlıktı ruhu yaşlı adamın. Ama öylesine yegane bir evladı vardı ki, böylesi bir pişmanlığı tekrar yaşayacağını bilse tekrar aşık olurdu o kadına.  Umutsuzca kafasını sallayarak zihninde ki sesleri susturduğunu sandı yaşlı adam.

Geçmişin Ayaz'ı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin