Yedinci Bölüm

250 54 264
                                    


Haftada iki bölüm dememe rağmen yine on beş günü buldu. Bazı özel sebeplerden dolayı yazma maratonuna bir türlü başlayamadım. Ama pek yakında diyerek söz verebilirim. Keyifli okumalar diliyorum ❤



Bölüm Şarkısı; Badem Sen Ağlama



Hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır...
Bırak gitsin,
Bırak git.






Yirmi iki Şubat tarihi tam tamına üç ailenin hayatını alt üst etmişti. Alt üst edilen ailelerin ardından Ayaz ve Güzide bir aile kurabilecekler miydi bunu zaman gösterecekti. Salonda yankılanan Gülendam Hanımın cümlesi herkesi adeta şoka uğratmıştı. Tek şaşırmayan aile üyesi, Ayaz'ın annesiydi. Güzide'nin dağılan yüzünü gördüğünde zihninde ki düşüncesinden emin oldu Gülendam Hanım. Ama Güzide'nin gözlerine yerleşen hayal kırıklığının sebebini daha çok merak etti. Bu işi kurcalayacak ve oğlunun son yedi yıldır neler yaşadığını öğrenecekti.

Ayaz babasını vefatından sonra yurt dışına çıkmaya karar vermişti. Aslında annesinin ve kız kardeşinin yanından ayrılmayacaktı ama kendisine söylenmeyen gerçekler, babasının üzeri kapatılan ani vefatı ile kendini çıkmaz bir yolda bulmuştu genç adam. O vakitte annesi ile olan konuşması onu Ülkesinden gitmeye iten son neden olmuştu.

"Anne bak bu sana son şans tanıyışım. Benim bilmediğim neler var. Ne saklıyorsun sen bizde?"

Gülendam Hanım oğluna arkasını dönerek kesin bir dille konuştu. Asla ama asla geri adım atmayacaktı. Ayaz dahi hiç kimse gerçekleri öğrenemeyecekti. Sırlar açığa çıktığı vakit, elinde tuttuğu tüm ipler elinden pırtacak, onlara tekrar ulaşması imkânsızlaşacak, düğüm olacaktı. Oğlu ile arasının düğümlenmesi o vakit daha mantıklı gelmişti.

"Öğrenmen gereken hiçbir şey yok Ayaz. Haddin olmayan işler ile ilgilenmeyi bırak artık."

Ayaz sinirle annesinin önüne geçerek yüzüne bakmaya başladı.

"Ne demek haddin olmayan işler. Ben neyim anne dış kapının dış mandalı mıyım ?"

"Bak yüzüme Gülendam Hanım."

Gülendam Hanım Ayaz'a bir cevap vermeyip dış kapıya ilerlediğinde Ayaz, annesinin şımarıklık sandığı ama kendisinin son kozu olduğu düşündüğü hamlesini yaptı.

"Eğer ki o kapıdan bana tek kelam etmeden çıkarsanız giderim. Aramam sormam. Gidersem eğer unutun benim varlığımı Gülendam Hanım."

Ayaz geçmişte tuttuğu yeminini fazlası ile yerine getirmişti. Gülendam Hanımın hayatında yaşadığı en şiddetli sürüp giden ayazı oğlunun gitmesi olmuştu.

Ayaz'ın onu yönlendirdiği odaya girdiğinde etrafına bakındı Güzide. Odanın ortasında çift kişilik bir yatak, cam kenarına konulmuş boy aynası, kapı tarafında ise makyaj masası vardı. Oda oldukça geniş ve ferahtı. Acaba burası onların yatak odası mıydı? Öyle olsa dahi bu odada Ayaz ile birlikte kalmayacaktı. Tamam, kendisi onu bırakıp gitmekte suçluydu ama Ayaz'ın bir bebek sahibi olması kendisinin hatası ile asla eşdeğer olamazdı. O bebeğin gerçek annesi kimdi acaba. Güzide odanın ortasına geldiğinde Ayaz elinde ki bavulu bırakarak Güzide'nin yanına ilerledi. Karşısında durduğu kadın öfke saçan gözlerini kendisine çevirdi.

"Gitmeme izin vermeliydin. Gerçi senden izin isteyen yok gideceğim buradan."

Ayaz sakin kalmak için derin bir nefes aldı. Onun şu an kız kardeşi Dilruba için uğraşması gerekiyordu.

Geçmişin Ayaz'ı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin