Üçüncü Bölüm

445 119 426
                                    

Sevgim o kadar büyük ki sana karşı, bensiz geçtiğin kaldırımları kıskanırım.

Dudağına değen su bardağını kıskanırım.

Bensiz geçirdiğin zamanı, uyuduğun uykuyu kıskanırım. Sadece benim bakışlarım ısıtsın seni. Sen birtek benim gözlerimde ki nemle ıslan isterim.

Güneş değerse tenine, yağmur ıslatırsa bedenini onlarıda kıskanırım. Başka diyarlar da soluduğun havayı kıskanırım.

Yüzünün yansıdığı aynaları kıskanırım..

***
Bölüm şarkısı; Lana Del Rey- Young and beautiful✨

Keyifli okumalar dilerim  :)

***


Ayaz kargonun Güzide'ye ulaştığını öğrendiğinde buruk bir tebessüm peydah etti dudaklarından. Artık ona her şey acı veriyordu. Gülmek, ağlamak hatta nefes almak dahi ona acı veriyordu. Bu acıyı dindirmenin bir yolu elbette olmalıydı. Aklına bir kez olsun onu unutmak, başkası ile bir ilişkiye başlamak gelmemişti. Ayaz, Güzide'ye mühürlü bir kilitti. Güzide Ayaz'dan giderken kilidin anahtarını hırçın okyanuslara fırlatmıştı. Peki ya okyanusun dalgaları tekrar getirir miydi kilidi?

Güzide'yi gelinlik provasın da gördüğü an kalbinden vurulmuştu. Bu kaçıncı darbeydi? Bu kaçıncı çamur sıçrayışıydı yüreğine? Güzide'ye çektirmek istediği çileler vardı. Onu nasıl öylece bırakarak gitmişti öyle. Hiç mi üzülmemişi. Peki ya Ayaz hiç mi anlamamıştı sevdiği kadının nefesinin yalan koktuğunu. Onca zaman birlikle soluklanmışken nasıl bilmezdi Güzide gittiğinde soluksuz kalacağını.

Yanıyordu ateşlerde. Ama onu gelinlik ile gördüğü an, bu aşk ateşinde  Güzide'nin de yanmasını sağlayacaktı. Ayaz'a yaşattığı her bir acı için onu hem aşkın ateşin de kül edecek, hem de geçmişin ayazın da üşütecekti. Soğurdu belki kalbi bu şekilde. Planı basitti. Güzide'nin zevklerini biliyordu Ayaz. İnternetten seçtiği bir modeli yardımcıların dan birine söyleyerek Güzide'ye kargolatmıştı. İçine de geçmişi hatırlatacak ufak bir not. Bakalım bundan sonra neler olacaktı. Ayaz ant içmişti. Güzide'nin kendisine yaşattığı her bir acı için, ona illallah ettirecekti!

O Ayaz Gümüşoğlu'ydu.
Ant içtiklerini bir bir evvel Allah yerine getirecekti.

***

Ayaz hastanenin otoparkına arabasını park ederek danışmaya ilerledi. Danışmadan kardeşinin oda numarasını ve katı öğrendikten sonra asansöre binmiş, ulaşacağı katı gerginlik ile bekliyordu. Gömleğinin üstte ki bir kaç düğmesini daralan nefesini dizginlemek için açtı. Bir hayli gergindi şuan. Ayaz kendine bile itiraf edemese de korkuyordu içten içe. Acaba Ömür'ü de getirmeli miydi? Ama hastane bebekler için uygun değildi. Asansör durduğunda burnundan derin bir soluk aldı. Bu sefer ki nefesi de kardeşi için tıkanacaktı. Olsun dedi Ayaz. Kardeşi iyi olsun da o tüm nefeslerinden vazgeçmeye hazırdı.

Uzun ve dar koridor da yürürken etrafını inceledi. Burası giriş katına göre oldukça karanlık ve soğuktu. İster istemez ürperdi Ayaz. Kardeşi burada ne haldeydi kim bilir. Onu alıp götürmek için sabırsızlanıyordu. Hem onu bekleyen minik bir adam vardı. Belki artık geceleri içli içli ağlamazdı.

Geçmişin Ayaz'ı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin