İkinci Bölüm

502 138 603
                                    

Yazarken dinlediğim şarkıyı ekledim keyifli okumalar💙

Okumaya başladığınız saati yazar mısınız?

"Ben böyle yaşıyorum işte,
Bir şeylerin acısı,
Bir şeylerin anısı ile..."

                             ***


"Sadece imza üstünde olacak değil mi?"

Ayaz karşısın da oturan genç kıza gözlerini devirerek cevap verdi.

"Onuncu kez evet dedim ya."

"Olsun ne olur ne olmaz."

Güzide cevabını aldıktan sonra önünde duran kâğıtta imzalaması gereken yerleri imzalayarak, Ayaz'ın da imzalaması için kalem ve kâğıtları ona uzattı. Ayaz hiç duraksamadan önündekileri imzalayarak arkasına yaslandı. İyi mi etmişti kötü mü etmişti bunu zaman gösterecekti. Güzide sessizliği fazla sürdürmeden konuya girdi.

"Süre dolduktan sonra boşanacağız ayrıca kimse de bilmeyecek tamam mı?" Sağ elinin işaret parmağını tehdit vari bir şekilde sallarken Güzide'nin bu hareketi Ayaz'ı değil korkutmak, içten içe güldürmüştü.

"Çokta meraklı değilim evli kalmaya minik kız."

Güzide tüm kurallara bakmış, danışmadığı yer kalmamıştı. Ama maalesef karakolda Ayaz'ın dediği doğruydu. Ancak evlenirse konsolosluktan Londra'da kalması için izin çıkardı. O an aklında ki tilkileri harekete geçmiş ve bir plan kurmuştu bile. Anlaşmalı evlilik yapacak süre dolduğun da boşanacaktı. Bu sıra da annesini bulur eğitimine devam eder ve Ükesi'ne geri dönebilirdi. Teoride basit görünüyordu ama o imzaları attıktan sonra kalbinde bir ağırlık, bedenin de yorgunluk baş göstermişti.

Güzide oturduğu sandalyeden kalktığın da çantasını alarak cüzdanın dan bir miktar para çıkarttı. Tam masaya koyacağı vakit hesap defterinin arasına giren dolarlar Güzide'nin şaşırmasına neden oldu. Ayrıca sinirlenmişti. Kendisi de ödeyebilirdi hesabı.

Şaşkınca hala masa da oturmaya devam eden adama baktığında, Ayaz alışa gelinmiş bir yüz ifadesi ile Güzide'ye baktı.

"Ne yani bir de karıma hesap mı ödeteyim?"

Ayaz'ın ağzından duyduğu karım kelimesi Güzideyi yerine mıhlamaya yetmişti. Şu an, kızgınlıktan esip gürlemesi gerekiyorken ifadesizce orada dikiliyordu. Ayaz, genç kıza "karım" dedikten sonra ki değişen mimiklerine baktı. Dudakları düz bir hale bürünmüş pembeleşen yanakları ile orada öylece dikiliyordu. Ayaz daha fazla uzatmadan ayağa kalkarak yalnızca kâğıt üzerinde olan karısına seslendi.

"Seni gideceğin yere bırakayım."

                              ***

Günümüz

Gelinliklerin arasında dolaşırken ağlamamak için kendini zor tutuyordu Güzide. Eğer arkasın da duran Anıl'ın annesi üç hafta sonra da kayınvalidesi olacak olan kadın olmasaydı şuracıkta ağlama krizine girmesi mümkündü.

"Bak bu güzel gibi bir dene istersen."

Güzide kendine gösterilen gelinliğe baktığında göz devirdi. Daha kaç kez demesi gerekiyordu? Prenses model ve ya taşlı tuşlu modeller istemiyordu.
Kibarca başını beğenmediğini belli edercesine salladı. Anıl'ın annesi artık sinirlenmeye başlıyordu. Güzide'ye bıraksa kendi düğününe sade beyaz bir elbiseyle geleceğine emindi. Ama buna izin veremezdi. En azından gelinlik benzeri bir şeyler giyse bile kâfiydi.

Geçmişin Ayaz'ı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin