On Birinci Bölüm

173 23 128
                                    

"Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa."

Bölüm Şarkısı; Sezan Aksu Güllerim Soldu.

Bu bölümde Güzide'den, keyifli okumalar diliyorum🍀



Taksi şoförünün paranın geri kalanını uzatmasından sonra kapıyı açarak önümde ki pastaneye ilerledim. Giriş kapısının arka tarafından bana el sallayan eli gördüğümde yüzümde yeşeren gülünseme, bana canlılık katıyordu. Ne olursa olsun, Ayaz ile yaşamak, bana yaşadığımı iliklerime kadar hissettiriyordu. Masaya adımlarken can dostum, can arkadaşım koşturur adımlar ile yanıma gelerek boynuma kollarını sardı. Bende onun gibi kollarımı ona sardığımda Selin'i ne kadar özlediğimi bir kez daha anladım.

Hani bir insanın yanınızda olmasına öyle çok ihtiyaç duyarsınız ya, hem iyi günde hem kötü günde yani kısaca insanın tüm mevsimlerinde yanında omzunda ağlayacak, gün geldiğinde ise omzunuz sallana sallana güleceğiniz bir insanın ihtiyacı tam da Selin'in dostluğuna duyduğum ihtiyaç gibiydi.

Birbirimizde ayrıldıktan sonra dolan gözlerimiz, geçmişin anılarında kaybolduğumuzu resmediyordu. Ayakta dikilmemek için masaya geçtik. Selin'in bana imalı imalı bakması hemen konuya girmek istediğini gösteriyordu.

"E Güzide hanım, hemen dökül bakalım. Dinliyorum."



*




"Sonuç olarak, Ayaz'dan mahrum kaldığım senelerin acısını Dilruba'dan çıkarmak istiyorum. Beni ve abisini karanlık kuyuya iten birisi bebeğine bakmaz. Ayaz'ın öyle bir vicdansıza Ömür'ü vereceğini düşünmüyorum Selin."

Selin, anlattıklarımdan sonra düşünceli bir hale bürünmüştü. Kafasında ne tilkiler döndüğünü öğrenmek istiyordum.

"Ne düşünüyorsunuz öyle avukat hanım."

Bir an da sanki aydınlanmış casına hevesle elini çırptı. "Aklıma şahane bir fikir geldi Güzide."

"Beni harika fikirlerin ile şenlendiriniz Selin hanım. Anlat bakalım dinliyorum."

Önünde ki su bardağını ince narin parmakları ile kavrayarak kuruyan boğazını ıslattı. Ya da havaya girmek içindi bilemiyorum.  Uzun Uzun siyah saçları, şimdi omuzlarında ve kahverengiydi. Her daim parlak siyah zeytin gözleri ile bana bakıyordu.

"Devlet bebeği ne şartlar ile vermez sence annesine?" diye sorduğunda aklından geçen tilkilerden birinin kuyruğunu yakaladığımı sezdim.

"Madde kullanan birine bebek verilmez diye tahmin ediyorum, yanlış mı?" diyerek kendisi devam ettiğinde gülümseyerek kafa salladım. Selin devam etti.

"Peki bu bebeğin babası nerede Güzide? Eğer o da ortalıkta yoksa Dilruba'nın planı suya düşer."

Selin'in sorduğu soruyu bende çok düşünmüştüm ama pekte doğru tahminler yürütemedim.

"Babası kim bilmiyorum ama altı sene önce filan zibidinin teki ile bi ilişkisi vardı diye hatırlıyorum. Hatta Ayaz ile bundan dolayı bir süre görüşmediler."

Selin karşımda derin düşüncelere daldığında benimse içim burkuldu. İyi mi ediyorduk kötü mü? Bir bebeği, bir anneyi yavrusundan mahrum bırakmak... En son isteyeceğim ce yapacağım bir şeydi normalde. Ama konu Dilruba gibi bir manyağa gelince benim bile kalbim taş kesiyordu. Peki ya Gülendam hanım kızının hayatı altüst olurken neredeydi?

Geçmişin Ayaz'ı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin