Yansımalar biraz da konuşulanların ağırlığından olsa gerek bir süredir suskundular. Nefis kafasını Urufu ' ya yaslamış yattığı yerden sıkıntıyla toprakla oynuyor , uzandığı otları kökünden söküp az ileriye atıyordu. İris bağdaş kurmuş ileri geri salınıyor , Defne'yse her zamanki Defne'ydi işte. Önüne yığdığı kağıtları kâh okuyor kâh dosyaya yerleştiriyordu . Derken sessizliği Nefis bozdu .
-Sen bana Mehtap ' la alakalı başka bir dosya verecektin hani ?
-Hı ?
Defne dalgınca kafasını kaldırdı , gözlükleri yamulmuş , gözaltları hafiften morarmıştı . Zombi gibi diye geçirdi Nefis içinden. Yorgunluktan bitap düşmüş durumda.
- Hani diyorum aşk meşkle ilgili olan , bana o dosyayı verecektin.
Defne 'nin ağzından anladığına dair bir homurtu çıktı . Pembe dosyayı diğerlerinden ayırıp Nefis 'e uzattı.
- Pembe demek , ne kadar yaratıcısın öyle. Pembe her zaman Mehtap ' ın rengi olmuştur. Hiç şaşmaz.
Defne göz devirmekle yetinirken Nefis İris ' i kolundan çekiştirdi .
- Gel kız yamacıma . Ne o öyle gelinlik kız gibi . Beraber okuyalım eğlenceliye benziyor.
İris davete uyup Urufu ' yu yastık edinenler derneğine katılırken Nefis çoktan okumaya başlamıştı bile. İki yansıma dosyayı okurken Defne gözlerini ovalayıp yerinden kalktı . Gerinme hareketleri eşliğinde bir süre oyalandıktan sonra biraz gezineceğini söyleyip yanlarından ayrıldı .
Çok değil 5 dakika kadar sonra Nefis ' in ağzından kaçırdığı pıfırtla İris kendini koyverdi . İkisi de kıh kıh gülüyor arada konuşmaya çalışıyordu.- Ay İris biz hiç bilememişiz bu Mehtap ' ı vallahi . Ne cevherler taşıyormuş kızımız içinde . Bıraksak aşk diyarlarında ne maceralar yaşayacakmış.
Urufu koruma içgüdüsüyle kulaklarını dikleştirdi .
- Ne varmış Mehtap ' ın halinde ?
Nefis serserivari bir tavırla burnunu çekti.
- Yok bir şey yiğidim de senin kız saplıktan kurudum sulayan yok mu diyor , ah birileri çıksa da şu yalnızlığıma çare diyor. Ahmet Arif ' in Leyla Erbil 'e yazdığı gibi " Yüzünü sesini bir özledim ki sorma. En çok da burnunu. Şaka değil. Nezleysen bir kâğıda silin de ben de olayım. " diyor.
Kurdun son cümleyle bıyıkları titredi . Nefis karşısında otuziki diş sırıtırken gülmemek zordu. Babacan bir tavırla ah etti.
- Küçük kurt yuvadan göçmek mi istiyor ?
- Artık 20 ' sine basmış küçüğümüzün dileği bu yönde demek ki .
- Ne diyorsunuz kıvırır mı bu işi ?
Nefis ' in yüzünde eğlenir bir ifade belirdi.
- Yani takdir edersin ki bu işin olması için evvela bir herif lazım.
- Tabi a canım . Herif şart.
Diğer yansımalar eğlenedursunlar Defne onlardan oldukça uzaklaşmış , çevreyi görebileceği yüksekçe bir tepeye çıkmış çevresini gözlemliyordu. Hiç gocunmadan toprak yere oturmuş , bakınıyor , düşünüyordu. Çok fazla ilerlememişlerdi. Dövme yaptırdıkları tepeyi buradan seçebiliyordu. Ukde demek diye mırıldandı . Nefis bu ismi bilinçli mi seçti acaba ? Ne tarafa dönse bir içte kalmışlık görüyordu. Küçük dünyalara tekrar göz gezdirdi , kahve içerken gülüşen çift dikkatini çekti . Yüzünde kırık bir tebessüm belirdi. Mehtap artık kendi yolunu çizmek istiyor olmalıydı , küçüktü gerçi . Daha kat edecek çok yolu vardı olgunlaşma adına . İflah olmaz bir romantikti aynı zamanda Mehtap . Bir şiir klasörü vardı ki insanın okudukça aşık olası gelirdi. Bu , Defne ' yi korkutuyordu. Bağlandığı insanlardan kopunca çok zor toparlıyor , olayları kabullenmesi ve hazmetmesi oldukça zaman alıyordu . İşlerin yolunda gitmemesi ihtimalinde döngü kendini tekrarlayacaktı . Kendisi yansıma olduğuna göre Mehtap da içten içe böyle düşünüyor olmalıydı . Bu yüzden biraz ürkek , çokça beklentiliydi bu konuda . Kendisini sımsıkı geri tutuyor , koyvermeye direniyor ama bir yandan da delicesine istiyordu hayatını biriyle paylaşmayı . Sahi , bu bekleyişi dizelere de dökmüştü . Defne ' nin tebessümü büyüdü . Şiiri dillendirdi usulca .
Kış ertesi baharım
Zemherimi kır da gel
Gel , gönlüm seni bekler
Yolunu gözlediğim
Hasretim
Dudaklarından adımı duymaya
Hasretim
Eşiğimden adımını atmana
Gel gönlümün güzeli
Gayrı bekletme beniDerince iç çekti yansıma . Ne etsindi sonları hayrolsundu . Acaba Mehtap şu an ne yapıyordu ? Bir baksa fena olmazdı . Bacaklarını kendine çekip bağdaş kurdu . Parmaklarını iç içe geçirip kenetledi , odaklandı . Kütüphaneyle arasındaki güçlü bağı kullanarak Mehtap ' ı görebilmeyi , hiç değilse duygu durumunu hissedebilmeyi umuyordu. Odağını keskinleştirdi , parmaklarını sıkmaktan eklem yerleri beyazlamıştı. Orada , cam kenarındaydı . Güneşin doğuşunu izliyordu. Yıkılmamıştı , gerçi mahzun duruyordu ama olacaktı o kadar . Ani bir kararla arkasını dönen Mehtap ' la irkildi yansıma . Sert adımlarındaki gücü hissediyordu . Masadaki kağıt kalemleri toparlayıp dışarı çıkışını biraz da hayretle seyretti . Onu biraz tanıyorsa ya gölün kenarındaki iskeleye ya da kiraz ağacının gölgesine gidiyordu. Bu adımları biliyordu . Sert , tavizsiz , tuttuğumu koparacağım adımları ... Mehtap ' ın her yeni gün yeni bir başlangıçtır mottosunu yeni doğan güneşle yorumladığında yüzünde memnuniyetsiz bir ifade belirdi . Vakitleri daralıyordu . Acele etmelilerdi . Hızla ayağa dikildi , başının dönmesini umursamadan üzerini silkelediği gibi diğer yansımalara yollandı .
Alelacele kendilerine yaklaşan Defne ' ye Nefis tek kaşını kaldırarak yanıt verdi .
- Acele etmemiz gerek .
- Sebep ?
Hepinizi geri getireceğim !
Mehtap ' ın bilinçaltında yankılanan sesiyle Nefis ' in yüzünü bilmiş bir sırıtış kapladı .
- Bizimki fena gaza gelmiş .
- Hızlansak iyi olacak. Hadi !
Urufu ' nun sırtında yerini alan Nefis kendisini iyice yerleştirirken ağzının içinden buna alışabileceğini mırıldandı. Kurt homurdanmakla yetindi .
Onlar yollarından gidedursun. Mehtap da kollarını sıvamış yazmaya koyulmuştu. Yansımalar artık zamana karşı da yarışıyorlardı .
○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihnimin Kıvrımlarında
EspiritualBen zihninin kıvrımlarında yaşayan çocuk. Kendi şekillendirdiğim dünyamda yalnız kalmamak adına yansımalara hayat verdim. İçimdeki çocuk neşesi başka insanlardan beklediğim şefkatle harmanlandı. Yansımam Arco İris (gökkuşağı) doğdu. Hayat zorlaşınca...