22

11 1 0
                                    

Yansımalar biraz da konuşulanların ağırlığından olsa gerek bir süredir suskundular. Nefis kafasını Urufu ' ya yaslamış yattığı yerden sıkıntıyla toprakla oynuyor , uzandığı otları kökünden söküp az ileriye atıyordu. İris bağdaş kurmuş ileri geri salınıyor , Defne'yse her zamanki Defne'ydi işte. Önüne yığdığı kağıtları kâh okuyor kâh dosyaya yerleştiriyordu . Derken sessizliği Nefis bozdu .

-Sen bana Mehtap ' la alakalı başka bir dosya verecektin hani ?

-Hı ?

Defne dalgınca kafasını kaldırdı , gözlükleri yamulmuş , gözaltları hafiften morarmıştı . Zombi gibi diye geçirdi Nefis içinden. Yorgunluktan bitap düşmüş durumda.

- Hani diyorum aşk meşkle ilgili olan , bana o dosyayı verecektin.

Defne 'nin ağzından anladığına dair bir homurtu çıktı . Pembe dosyayı diğerlerinden ayırıp Nefis 'e uzattı.

- Pembe demek , ne kadar yaratıcısın öyle. Pembe her zaman Mehtap ' ın rengi olmuştur. Hiç şaşmaz.

Defne göz devirmekle yetinirken Nefis İris ' i kolundan çekiştirdi .

- Gel kız yamacıma . Ne o öyle gelinlik kız gibi . Beraber okuyalım eğlenceliye benziyor.

İris davete uyup Urufu ' yu yastık edinenler derneğine katılırken Nefis çoktan okumaya başlamıştı bile. İki yansıma dosyayı okurken Defne gözlerini ovalayıp yerinden kalktı . Gerinme hareketleri eşliğinde bir süre oyalandıktan sonra biraz gezineceğini söyleyip yanlarından ayrıldı .
Çok değil 5 dakika kadar sonra Nefis ' in ağzından kaçırdığı pıfırtla İris kendini koyverdi . İkisi de kıh kıh gülüyor arada konuşmaya çalışıyordu.

- Ay İris biz hiç bilememişiz bu Mehtap ' ı vallahi . Ne cevherler taşıyormuş kızımız içinde . Bıraksak aşk diyarlarında ne maceralar yaşayacakmış.

Urufu koruma içgüdüsüyle kulaklarını dikleştirdi .

- Ne varmış Mehtap ' ın halinde ?

Nefis serserivari bir tavırla burnunu çekti.

- Yok bir şey yiğidim de senin kız saplıktan kurudum sulayan yok mu diyor , ah birileri çıksa da şu yalnızlığıma çare diyor. Ahmet Arif ' in Leyla Erbil 'e yazdığı gibi " Yüzünü sesini bir özledim ki sorma. En çok da burnunu. Şaka değil. Nezleysen bir kâğıda silin de ben de olayım. " diyor.

Kurdun son cümleyle bıyıkları titredi . Nefis karşısında otuziki diş sırıtırken gülmemek zordu. Babacan bir tavırla ah etti.

- Küçük kurt yuvadan göçmek mi istiyor ?

- Artık 20 ' sine basmış küçüğümüzün dileği bu yönde demek ki .

- Ne diyorsunuz kıvırır mı bu işi ?

Nefis ' in yüzünde eğlenir bir ifade belirdi.

- Yani takdir edersin ki bu işin olması için evvela bir herif lazım.

- Tabi a canım . Herif şart.

Diğer yansımalar eğlenedursunlar Defne onlardan oldukça uzaklaşmış , çevreyi görebileceği yüksekçe bir tepeye çıkmış çevresini gözlemliyordu. Hiç gocunmadan toprak yere oturmuş , bakınıyor , düşünüyordu. Çok fazla ilerlememişlerdi. Dövme yaptırdıkları tepeyi buradan seçebiliyordu. Ukde demek diye mırıldandı . Nefis bu ismi bilinçli mi seçti acaba ? Ne tarafa dönse bir içte kalmışlık görüyordu. Küçük dünyalara tekrar göz gezdirdi , kahve içerken gülüşen çift dikkatini çekti . Yüzünde kırık bir tebessüm belirdi. Mehtap artık kendi yolunu çizmek istiyor olmalıydı , küçüktü gerçi . Daha kat edecek çok yolu vardı olgunlaşma adına . İflah olmaz bir romantikti aynı zamanda Mehtap . Bir şiir klasörü vardı ki insanın okudukça aşık olası gelirdi. Bu , Defne ' yi korkutuyordu. Bağlandığı insanlardan kopunca çok zor toparlıyor , olayları kabullenmesi ve hazmetmesi oldukça zaman alıyordu . İşlerin yolunda gitmemesi ihtimalinde döngü kendini tekrarlayacaktı . Kendisi yansıma olduğuna göre Mehtap da içten içe böyle düşünüyor olmalıydı . Bu yüzden biraz ürkek , çokça beklentiliydi bu konuda . Kendisini sımsıkı geri tutuyor , koyvermeye direniyor ama bir yandan da delicesine istiyordu hayatını biriyle paylaşmayı . Sahi , bu bekleyişi dizelere de dökmüştü . Defne ' nin tebessümü büyüdü . Şiiri dillendirdi usulca .

Kış ertesi baharım
Zemherimi kır da gel
Gel , gönlüm seni bekler
Yolunu gözlediğim
Hasretim
Dudaklarından adımı duymaya
Hasretim
Eşiğimden adımını atmana
Gel gönlümün güzeli
Gayrı bekletme beni

Derince iç çekti yansıma . Ne etsindi sonları hayrolsundu . Acaba Mehtap şu an ne yapıyordu ? Bir baksa fena olmazdı . Bacaklarını kendine çekip bağdaş kurdu . Parmaklarını iç içe geçirip kenetledi , odaklandı . Kütüphaneyle arasındaki güçlü bağı kullanarak Mehtap ' ı görebilmeyi , hiç değilse duygu durumunu hissedebilmeyi umuyordu. Odağını keskinleştirdi , parmaklarını sıkmaktan eklem yerleri beyazlamıştı. Orada , cam kenarındaydı . Güneşin doğuşunu izliyordu. Yıkılmamıştı , gerçi mahzun duruyordu ama olacaktı o kadar . Ani bir kararla arkasını dönen Mehtap ' la irkildi yansıma . Sert adımlarındaki gücü hissediyordu . Masadaki kağıt kalemleri toparlayıp dışarı çıkışını biraz da hayretle seyretti . Onu biraz tanıyorsa ya gölün kenarındaki iskeleye ya da kiraz ağacının gölgesine gidiyordu. Bu adımları biliyordu . Sert , tavizsiz , tuttuğumu koparacağım adımları ... Mehtap ' ın her yeni gün yeni bir başlangıçtır mottosunu yeni doğan güneşle yorumladığında yüzünde memnuniyetsiz bir ifade belirdi . Vakitleri daralıyordu . Acele etmelilerdi . Hızla ayağa dikildi , başının dönmesini umursamadan üzerini silkelediği gibi diğer yansımalara yollandı .

Alelacele kendilerine yaklaşan Defne ' ye Nefis tek kaşını kaldırarak yanıt verdi .

- Acele etmemiz gerek .

- Sebep ?

Hepinizi geri getireceğim ! 

Mehtap ' ın bilinçaltında yankılanan sesiyle Nefis ' in yüzünü bilmiş bir sırıtış kapladı .

- Bizimki fena gaza gelmiş .

- Hızlansak iyi olacak. Hadi !

Urufu ' nun sırtında yerini alan Nefis kendisini iyice yerleştirirken ağzının içinden buna alışabileceğini mırıldandı. Kurt homurdanmakla yetindi .

Onlar yollarından gidedursun. Mehtap da kollarını sıvamış yazmaya koyulmuştu. Yansımalar artık zamana karşı da yarışıyorlardı .

○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○

Zihnimin KıvrımlarındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin