Genç kız , saydam duvarların hemen karşısında hiçlikten belirdi . Gerçekliğe yumduğu gözlerini dünyasına açtı , yakıp kavurmasını beklediği güneşi ve içine çektiğinde ciğerlerini söndüren boğuk havayı beklerken serinliği yudumlayınca şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Burada aylardan ağustos değildi belli ki. Gülümsedi , çevresine bakındı .
İkindi güneşine eşlik eden serin rüzgar , gökyüzüne istiflenmiş bulut kümeleri , dalından ayrılıp toprağın dinginliğine kavuşan sarı yapraklar ve yağmur kokan bu mevsim ...
- Demek sonbahar .
dedi yüzündeki gülümsemeyi bozmadan . "severim."
Üzerindeki kırmızı tişörtün yerini bordo kapşonlu aldı. Ellerini giysisinin ceplerine yerleştirip önündeki manzaraya dikkat kesildi. Yokluğunda nelerin değiştiğini merak ediyordu .
Önüne beyaz bir halı misali serilen haşhaş tarlası çok geçmeden yerini bozkıra bırakıyor , yıllarını geçirdiği ahşap kulübe arkasındaki sık ormanla bütünleşerek sanki onu ait olduğu yere çağırıyordu.
Sahi gelmeyeli ne kadar olmuştu ? Yüreği hasretle burkuldu. Kendisiyle yoğurduğu , her bir parçasına derinlik yüklediği bu dünya onundu. İhmal ettiği bu yer ve içindeki yansımaları bugün onu o yapan pek çok değerin ve duygunun temeliydi. Onları daha fazla bekletmemeliydi.
Saydam duvardan uzaklaşan adımları kulübeye yönelirken yüreğinden yükselen kelimeler yansımalarına sesleniyordu. Sonra hedefine ulaşan adımlar durdu , cevap alamayan ses kısıldı ve gözler beklentiyle dört bir yana bakındı . Herkes ... Neredeydi ? Normalde buraya adım atar atmaz dibinde biten kurdu bile geleli çok olmasına rağmen ortalarda yoktu. Bir süre bekledi . Dönüş alamadığı her saniye işlerin ters gittiğine dair olan endişelerini körüklüyordu. Gözlerini kapattı. İçinde yükselmeye başlayan paniği kelepçeledi ve mantığı ipleri eline aldı. Elindeki verileri değerlendirdi , parmaklarını gayri ihtiyari şakaklarına yerleştirdi."Düşün"
Görüş alanında değillerdi , bir yanıt alamadığına göre duyma mesafesinin de dışındaydılar. Tabi kasıtlı olarak cevap vermeme olasılığı gözardı edilirse.
Tam bu anı bekliyormuşçasına yansımasının sesi kulaklarında yankılandı.
Bu alaycı tını , bu sinir bozucu ses ...- Nefis ?
Yanıt gecikmedi.
- Hım?
Mehtap gözlerini açtı . Yaşadığı rahatlama ve yansımalarının neden olduğu kaygı ruhunda çarpışıyor , paniği tutan kelepçe eklenen öfkeyle başa çıkamıyordu . Derin bir nefes aldı . Ağzından tıslar gibi çıkan "Sen !" kelimesi bir sonraki soluğunda agresif bir "Siz ! " oldu. Nefis ' in alayla söylediği " ha gayret olacak" la öfke onu tutan dizginlerden sıyrıldı.
- Neredesiniz nalet olmayasıcalar !
Şeklinde bir infiale dönüştü.
Nefis bu ufak sinir patlamasına önem vermedi. Alaycılığından sıyrılan neredeyse uyaran bir tona bürünen sesi ile devam etti :- Geri geldiğinde herkesi bıraktığın yerde bulacağın fikrine nereden kapıldın ? Gerçekten masum bir düşünce şekli. Her giden bu yanılgıya düşüyor mu?
"Bir yere gittiğim yok benim. " diye homurdandı Mehtap. Böyle karşılanacağını düşünmemişti . Kırık bir sesle sitemlendi yansımasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihnimin Kıvrımlarında
SpiritualBen zihninin kıvrımlarında yaşayan çocuk. Kendi şekillendirdiğim dünyamda yalnız kalmamak adına yansımalara hayat verdim. İçimdeki çocuk neşesi başka insanlardan beklediğim şefkatle harmanlandı. Yansımam Arco İris (gökkuşağı) doğdu. Hayat zorlaşınca...