1

48 3 0
                                    

Genç kız , saydam duvarların hemen karşısında hiçlikten belirdi . Gerçekliğe yumduğu gözlerini dünyasına açtı , yakıp kavurmasını beklediği güneşi ve içine çektiğinde ciğerlerini söndüren boğuk havayı beklerken serinliği yudumlayınca şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Burada aylardan ağustos değildi belli ki. Gülümsedi , çevresine bakındı .

İkindi güneşine eşlik eden serin rüzgar , gökyüzüne istiflenmiş bulut kümeleri , dalından ayrılıp toprağın dinginliğine kavuşan sarı yapraklar ve yağmur kokan bu mevsim ...

- Demek sonbahar .

dedi yüzündeki gülümsemeyi bozmadan . "severim."

Üzerindeki kırmızı tişörtün yerini bordo kapşonlu aldı. Ellerini giysisinin ceplerine yerleştirip önündeki manzaraya dikkat kesildi. Yokluğunda nelerin değiştiğini merak ediyordu .
Önüne beyaz bir halı misali serilen haşhaş tarlası çok geçmeden yerini bozkıra bırakıyor , yıllarını geçirdiği ahşap kulübe arkasındaki sık ormanla bütünleşerek sanki onu ait olduğu yere çağırıyordu.
Sahi gelmeyeli ne kadar olmuştu ? Yüreği hasretle burkuldu. Kendisiyle yoğurduğu , her bir parçasına derinlik yüklediği bu dünya onundu. İhmal ettiği bu yer ve içindeki yansımaları bugün onu o yapan pek çok değerin ve duygunun temeliydi. Onları daha fazla bekletmemeliydi.
Saydam duvardan uzaklaşan adımları kulübeye yönelirken yüreğinden yükselen kelimeler yansımalarına sesleniyordu. Sonra hedefine ulaşan adımlar durdu , cevap alamayan ses kısıldı ve gözler beklentiyle dört bir yana bakındı . Herkes ... Neredeydi ? Normalde buraya adım atar atmaz dibinde biten kurdu bile geleli çok olmasına rağmen ortalarda yoktu. Bir süre bekledi . Dönüş alamadığı her saniye işlerin ters gittiğine dair olan endişelerini körüklüyordu. Gözlerini kapattı.  İçinde yükselmeye başlayan paniği kelepçeledi ve mantığı ipleri eline aldı. Elindeki verileri değerlendirdi ,  parmaklarını gayri ihtiyari şakaklarına yerleştirdi.

"Düşün"

Görüş alanında değillerdi , bir yanıt alamadığına göre duyma mesafesinin de dışındaydılar. Tabi kasıtlı olarak cevap vermeme olasılığı gözardı edilirse.

Tam bu anı bekliyormuşçasına yansımasının sesi kulaklarında yankılandı.
Bu alaycı tını , bu sinir bozucu ses ...

- Nefis ?

Yanıt gecikmedi.

- Hım?


Mehtap gözlerini açtı . Yaşadığı rahatlama ve yansımalarının neden olduğu kaygı ruhunda çarpışıyor ,  paniği tutan kelepçe eklenen öfkeyle başa çıkamıyordu . Derin bir nefes aldı . Ağzından tıslar gibi çıkan "Sen !" kelimesi bir sonraki soluğunda agresif bir "Siz ! " oldu. Nefis ' in alayla söylediği " ha gayret olacak" la öfke onu tutan dizginlerden sıyrıldı.

- Neredesiniz nalet olmayasıcalar !

Şeklinde bir infiale dönüştü.
Nefis bu ufak sinir patlamasına önem vermedi. Alaycılığından sıyrılan neredeyse uyaran bir tona bürünen sesi ile devam etti :

- Geri geldiğinde herkesi bıraktığın yerde bulacağın fikrine nereden kapıldın ? Gerçekten masum bir düşünce şekli. Her giden bu yanılgıya düşüyor mu?

"Bir yere gittiğim yok benim. " diye homurdandı Mehtap. Böyle karşılanacağını düşünmemişti . Kırık bir sesle sitemlendi yansımasına.

Zihnimin KıvrımlarındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin