09

3.1K 248 30
                                    

09 ; not yet.

Önümde hiçbir sapak, hiçbir patika olmaksızın giden dar ve eskimiş yolda iki tarafımı da bütünüyle ağaçlar çevreliyor, mevsim gereği bir kısmı dökülen yapraklar ise yürüdüğüm kaldırımın her bir kısmını işgal ediyordu. Her adım atışımda bir yenisinin ezilişini dinliyordum. Az evvel geçtiğim kalabalık sokağın aksine, burası epey ıssızdı. Fakat dalları göğe uzanan ağaçların turuncu renkle olan hakimiyeti insanın içini açıyordu. Bu yoldan geçenin en çok ben olduğumu belli ki artık onlar da biliyordu. Her daim sessizlik içinde, insanların buralara ayak basmadığını belli eder gibi, açardı da açardı yapraklarını.

İki dudağımın arasında keyfi dolanan mırıltı, kulağımdaki şarkıya eşlik etmek içindi. Derslerim bugün için bittikten sonra eve hiç uğramadan buraya, yani Lotte'ye gelmek istemiştim. Ne kadar uzak kalırsam özlemim o kadar artıyordu.

Adelin geçen sabah nihayet yataktan kalkabildikten ve birlikte kampüse gittikten sonra artık içim biraz daha rahattı. O adamın konusu hiç açılmadan kapanmıştı, arkadaşımın gördüğüm kadarıyla keyfi yerine gelmiş ve normalimize dönmüştük. Her ne kadar geçen gün onunla, yani Leon ile konuşmak istediğim konuyu açamamış ve o gün o defterde okuduklarımı hala zihnimden atamamış olsam da, şimdilik her şey yolundaydı.

Kucağımda temkinlice taşıdığım saksıyı durup bir kez daha kontrol ettim. Sabahtan beri benimle birlikte gezenliyordu ve açıkçası bir zarar gelmesini istemiyordum. Günlerdir balkonumda ya da odamın penceresinde açmasını beklediğim çiçekti bu, canlanmasını sabırla beklemiştim ve şimdi iyileşmişken asla düşmemeli, kırılmamalıydı, zira çok hassastı. Demir kapıyı üzerimdeki eşyaları bir kenara bırakmadan, güçlükle açtım. İçeri geçtikten sonra toprak izlentinin kuru olduğunu, çamur olmadığı için rahatça yürüyebileceğimi göz ucuyla sezinledim, hemen sonra kapıyı tam kapatıyordum ki üç basamaklık taş merdivenin aşağısında biri belirdi. Ansızın gözüme iliştiğinden en başta yerimde sıçrayacak gibi irkildim, ama hemen toparlandım. Bir çehre; ilk bakışta tanımadığımı zannettim, fakat bu yalnızca iki üç saniyelik bir yanılgıydı. Açık kahve renkte bir berenin altından dağılan özenli saçlarından ve hafif tebessüm etmekte olan yüzünden anımsamıştım onu. Bu Leon'du. Kaşlarım sorgularcasına çatıldı. Ne var ki onunla bir daha karşılaşmayacağımıza kesin emindim, gelme sebebi neydi ki şimdi?

Araladığı dudaklarının arasından belli belirsiz bir 'merhaba' sözcüğü döküldü.  Başımla karşılık verdikten sonra "Buraya nasıl geldin?" dedim, hiç düşünmeden ve pervasızca.

"Seni takip ettim." diye cevapladı. Acaba dedim; bu adam beni tanımıyor olduğunun farkında mıydı? Ya da ben onu tanımadığım için aynı zamanda ona güvenmiyor olabileceğimin? Yine de bir şey demeden evvelce biraz düşündüm. Mesele her ne olursa olsun mütevaziliği korumanın, bir durumun ardı arkasını bilmeden konuşmamanın inceliğini göz ardı etmemek lazımdı.

"Öyle mi..? Ben neden hiç fark etmedim?"

"Biraz dalgın duruyordun. Birkaç kez seslendim ama asla duymayınca peşinden ilerledim. Böyle de korkuttum mu seni bilmiyorum tabii ama..."

"Yo hayır!" diyerek ellerimi olumsuz manada sallamaya çalıştım fakat bunu kucağımda koca bir çiçekle yapmak zor olmuştu. Bunu dedikten bir müddet sessizleştim, lafa neyle devam etmem gerektiğini kestirememiştim.

"E buraya kadar gelmişsin, içeri gel lütfen."

Usulca yüzüme baktı, düşünmekte olduğu besbelliydi, ayriyeten buraya neden geldiği hala meçhuldü, yine de onu tekrar davet edip cam kapının kilidini açmak üzere ilerledim. Kilit pek yeni bir sistem olmadığı için çoğu zaman -özellikle son zamanlarda- beni zorluyordu. Biraz uğraştıktan sonra kapıyı anca aralayabildim. Çanın sesi kulağa ani bir yankıyla çarpıp, girişteki lavantaların kokusu burnuma estiğinde içeri adımladım ve gelmesi için bekledim. O ise o ana değin hala taş basamaklarda dikiliyordu, baktığımı görünce nihayet gelmeye davrandı. Demir kapıyı örterkenki hali yavaştı, bana gelen adımları ise uzaktaki dingin bir denizin dalgalarını taşıyor gibi sakin ve sessiz.

Ölüyoruz Rosaura.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin