12

3K 229 69
                                    

12 ; your name hurts.

cigarettes after sex, touch.

Bir kaç dakikadır tüylerinin arasında parmaklarını dolaştırdığım Mahzun artık kuyruğunu sallamayı bırakmış, elimin üzerinde uyuyacak kadar mayışmıştı. Apartmanın önüne çıkalı beş dakika olmuştu, dolmuş durağına gitmem gerekiyordu ama onu sevmem için ayağıma sırnaşan Mahzun'a dayanamamış ve yere çökmüştüm. O da uzun zamandır beni bekliyormuş gibi yanıma sokulmuştu hemen.

"Sonra ne yaptım demiştin?"

"Çöpe attım."

"Çöpe mi attın?" diyerek neredeyse bir çığlık attığında, yüzümü ekşitip telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Aynı anda kaldırımdan geçmekte olan birkaç kişi de merakla bana dönmüştü.

"Biraz daha sakin olamaz mısın? Kulak zarım patladı az önce."

"Hayır sakin falan olamam! Aptal mısın sen ya böyle bir şeyi nasıl yapabiliyorsun?"

Derin bir nefesle karşılık verdim.

"Sinirlenmiştim Adelin . Ya ne yapsaydım?"

Oflayarak alıp verdiği soluklar telefonun öteki ucundan kulağıma doldu. Adelin'e henüz anlattığım olay belli ki onun da canını sıkmıştı.

"Her neyse. Yapacak bir şey yok zaten. Üzerinde adres bir şey yazıyor demiştin bari onu hatırladığını söyle."

Omuz silktim. "Maalesef. Colia'dan başka bir şey anımsamıyorum. Gerçekten sinirlenmiştim, üzgünüm."

"Sen tam bir aptalsın biliyorsun değil mi?" diyip zorakice gülüşünü duydum. Benimse gülmeye halim yoktu. Önümdeki boş sokağa, hafif çileyen yağmura kitlenmiştim.

"Colia yazdığına göre gerçekten liseden biri bunu yapan." dedi. "Keşke başka ne yazdığını da biliyor olsaydık."

Bir şey demedim. Söylediği doğruydu. Colia, lise hayatım boyunca hiç dışına çıkamadığım o küçük şehirdi. Bu çizimlerin sahibi de kesinlikle oraya ait olmalıydı.

Sabahtan beri aynı yağmur ara vermeden devam ediyordu, hava da bir kahvenin dumanını belli edecek kadar soğumuştu üstelik. Ve en son televizyondan duyduğum spikerin dediğine göre gece vakti daha da artacaktı bu soğuk. Gerçi çok bir hüzün oluşturmamıştım zihnimde, ne kadar çok üşürsem üşüyeyim soğuğu severdim. Dolmuşun gelme saatinin yaklaştığını sezince Mahzun'u ardımda bırakıp ayaklandım ve yarı ıslak kaldırımda durağa doğru ilerlemeye başladım.

"Kapatmam lazım Adelin. Dolmuş birazdan gelecek."

"Dolmuş mu? Sen yoksa Lados'a mı gidiyordun?" Sesi ansızın sakinleşmişti. Çünkü dolmuşa binmem demek, gideceğim tek bir adres var demekti. Kuru bir evetle karşılık verdim.

"Aralık ayı yaklaşıyor biliyorsun."

Birkaç laf daha edip "Anladım" diyerek konuyu uzatmadı ve kapattık. Zaten bugün kafamdaki her karmaşayı bir rafa kaldırmıştım, düşünmek istediğim yalnızca tek bir şey vardı.

Soğuktan kızarmış elimi ceketimin cebinden çıkarıp çantama daldırdım. Bütün o karmaşanın içinde en dipte bir yerlerdeki kulaklığımı bulmak, kablosunu çözüp kulaklarıma geçirmek ve bir şarkı oynatmak ne kadar zahmetli gelse de, yaptım. Mevsimin en tatlı serinliği havada, hafiften bir yağmuru davet eder duruyordu ve elbette bunun yanında tınısı hafif bir müzik eklenince muazzam olurdu. Uykumu düzene koyabilmek için doktorun her gidişimde verdiği aptal ilaçlardan daha iyi gelen bir şey varsa şayet, o da müzikti.

Ölüyoruz Rosaura.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin