Kızlar yurdunda kopan kıyametten sonra beyler okullarına geri dönmek için toparlanacakları sırada Çetin'in yokluğu ile onu aramak zorunda kaldılar.
Bu sırada Çetin, yurdun bir üst katına çıkmış aylak aylak geziniyordu. Amacı birkaç yaşıtı kızı korkutmaktı ama yurtta kalan çok kimse olmadığından ve elektrikler de geldiğinden hevesi kaçmıştı.
Öyle koridorda elinde tuttuğu ve bahçeden bulduğu sopayı sürterken birden sağ taraftaki odalardan birinin kapısı açıldı ve içinden sima ve isim olarak tanıdığı ama çok fazla muhattap olmadığı Alara sadece bir tişörtle çıktı.
Alara'nın biçimli bacakları, tüm çıplaklığı ile Çetin'in gözlerine yansırken kafasını çevirmek hatta gözlerini yummak istedi ama yapamıyordu. Bilinmez bir güç tarafından engelleniyor gibiydi.
Kız ise koridordaki Çetin'den habersiz uykulu gözlerle ortak banyoya doğru ayaklarını sürüyerek ilerlemeye başladı. Ta ki kafası sert gövdeye çarpana kadar.
"Yine hangi gerizekalı koridorun ortasında bir şey bıraktı."
Çetin uykulu kızdan bir adım geri çekilerek kendini görmesini sağladı, "Günahını alıyorsun insanların."
Alara duyduğu erkek sesi ile bir an gerçekliği sorgularken, takıldıkları günden beri sürekli arayıp soran Ömer aklına geldi.
"Lan Ömer, rüyamda da mı rahat vermiyorsun pilavına şap attığım ?"
"Alara rüya görmüyorsun güzelim."
Ve genç kız birden irkildi. Rüya görmüyordu, karşısındaki de Ömer değil Zümrüt Lisesinin en sinirli heriflerinden Çetin'di ve Alara Çetin'in karşısında belden aşağısında sadece iç çamaşırı giymiş bir şekilde duruyordu.
Durumu fark etmesiyle hızla tişörtünü çekiştirdi ve kuş yuvasına dönmüş saçlarını yüzünden çekti.
"Oha oha ! Sen nasıl, nereden, niye ?"
Çetin kızın paniklemesin zevk aldı, "İstediğimiz sorundan başlayabiliyor muyuz ?"
"Dalga geçmesene hıyar ağası, ne yapıyorsun burada ?"
Alara sinirden kudururken karşısında rahatça ellerini cebine sokmuş çocuğa öldürmek istercesine baktı.
"İşimiz vardı," derken arkadaşlarını daha yeni hatırlayan Çetin öfkeyle soludu. " Hay sikeyim ya, çocukları unuttum. Hadi güzel bacak, sonra görüşürüz !"
Çetin koşar adımlarla koridordan dönüp giderken Alara arkasından bir süre çatık kaşlarla baktı.
Ne olmuştu az önce ve o çocuk Alara'ya güzel bacak mı demişti ?
"Der tabii, sütun gibi bacaklarım var !"
Az önce ki utanan halinden eser kalmayan Alara ellerini tişörtünden çekti ve kendi bacaklarını beğeniyle süzdü.
Bu sırada kızlar kucaklarına aldıkları içki şişeleri ile Zümrüt'ün yüksek duvarından atlamaya çalışıyorlardı ama bilmedikleri bir şey vardı.
İzleniyorlardı.
Hafta sonu evlerine gitmek için toparlanan Tuna ve Dinçer, cuma akşam yola çıkmışlardı ama Dinçer evden en fazla bir gün dayanabilmiş ve babası ile tartışarak okula erken dönme kararı almıştı. Kuzeni Tuna'da onu tek göndermeyeceğinden peşine takılmıştı. Onun da zaten ailesi ile arası pek iyi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gençliğin Kıyısında
Hài hướcGençliğin kıyısında, Hayatın köşesinde, Zamanın çok ilerisinde olan gençlerin hikayesi. Bir değişik lise savaşları işte.