Pazartesi günü, Yakut Kız Lisesinde bir intikam ateşi ki sürüp gidiyordu. Öğle arasında tüm lise bir, iki ve üçler İlke'nin talimatı ile konferans salonuna toplanmış hafta sonu yapılan saldırıya karşı atak düşünüyorlardı.
"Bırakın hepsinin üstüne oturayım !" Bu fikir Burcu'dan çıkmıştı. Onun okulunda sadece o çömezleri korkutabilirdi.
"Bebeğim işimizi şiddetle değil. Psikolojik saldırmamız lazım !" Buse intikam yeminini çoktan etmişken, diğer kızlar da ona hak verdiler.
Zümrütlülerin zihinlerini çökertmeliydiler.
"Ayol bence dişiliğimizi kullanalım, boşuna yapmadım ben bunları !" Okulun yanığı Esra ise tüm yaz yaptığı squatlar sayesinde yusyuvarlak olmuş poposunu iki yana salladı.
Fakat Yakut kızlarının hepsi Esra gibi değildi, o yüzden bu plana da karşı çıkıldı.
Ağzında yemeği çok sevdiği, mor renkli lolipopu ile sahnedeki masaya ayaklarını uzatmış İlke, birden aklına gelenle sırıttı.
"Çarşamba günü maçları var, yurtları boş olacak. İçeriye sızabiliriz."
Kızların hepsi bu fikri beğenirken, Sevda en öndeki yerinden İlke'ye doğru seslendi.
"Peki içeri girince ne yapıcaz ?" Planın bu kısmını pek düşünmeyen İlke, şekeri ağzından çıkardı ve yanı başında duran Pınar'a baktı.
Pınar hafta sonu burada olmadığı için büyük bir pişmanlık duyuyordu. Normalde eve ayda bir kere filan giderdi ama oyun bağımlısı kardeşi yüzünden mecbur daha ilk haftadan olayları kaçırmıştı.
"Kaşıntı tozu dökebiliriz. Klasik şaka."
Pınar'ın fikri güzel olsa da kızlar daha farklı bir intikam istiyorlardı ve bu fikir de Öykü'den geldi.
"Şampuanlarına şu iki üç gün kalıncı boyalardan karıştıralım. Unicorn dürtüklemiş gibi gezsinler ortalıklarda !"
Öykü'nün kini daha çok İlker'eyken, onu pembe saçlarla düşünmek bile keyfini yerine getiriyordu.
"Sadece saçlarla kalmayalım, başka şeyler de yapalım. Canım sıkılıyor." Duru önüne gelen kısa saç tutamlarıyla oynarken, konferans salonundaki kızları beyin fırtınasına sürükledi.
Her iki okulda da öğle teneffüsünün bitimindeki zil çalmıştı. Kızlar yüzlerinde memnun bir ifade ile sınıflarına dağılırken erkekler de atladıkları duvardan üzerlerine sinmiş nikotin kokusu ile sınıflarına gidiyorlardı.
"Ders K9'un biliyorsunuz değil mi ? Şu kokuyu yok etmemiz lazım." Çetin, bir narkotik köpeği gibi koku alan kimya hocaları Timur için arkadaşlarını uyarırken çocuklar doğruca yatakhanelerine yöneldiler.
Normalde ders araları yatakhaneye çıkmak yasak olsa da, bu kurala uymayı bırakalı belki de bir asır olmuştu.
"Bayılıyorum şu kokuya ya, oh biraz da burama sıkayım." Odaya girdiği gibi dolabından parfümünü alan Ata, adeta üzerine boşaltırken İlker'de naneli sakızı dağıttı.
Timur Bey öğrencilerin üzerine sinen sigara kokusunu fark ettiği an hem derse almıyor, hem yok yazıyor, hem de müdüre şikayet ediyordu. Müdür Yusuf ise bir türlü önüne geçemediği bu sigara furyasına aşırı derecede sinirleniyor ve akla hayale gelmeyecek cezalar veriyordu.
Mesela geçen yıl okulun bahçesini çalı süpürgesi ile süpürtmüştü.
İşini bitiren Tuna, hızlıca kapının ağzına giderken bağırdı, "Hadi lan, geç kalacağız !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gençliğin Kıyısında
HumorGençliğin kıyısında, Hayatın köşesinde, Zamanın çok ilerisinde olan gençlerin hikayesi. Bir değişik lise savaşları işte.