Dalgalı sarı saçları, mavi elbisesinin üzerine doğru dökülürken başının üzerindeki kurdelesini bir çırpıda düzelterek, sahneye adımını attı.
"Lütfen söyler misiniz bana, buradan hangi yola gitmem gerek?"
"Bu nereye gitmek istediğine bağlı," dedi Kedi.
"Neresi olursa olsun, umurumda değil," dedi Alice.
"O zaman hangi yoldan gittiğin fark etmez."
"Yeter ki, bir yere varayım," diye ekledi Alice, sözünü açıklamak amacıyla.
"Tabii varırsın," dedi Kedi, "eğer yeterince çok yürürsen."
Sonra bir telefon sesi duyuldu, sahnedeki Alice yani İlke elini yavaşça elbisesinin ufak cebine sokarak cihazı çıkartıp kendilerini izleyen hocaya döndü,
"Hocam yarım saate çıkıcaz zaten, biraz da diğerleri çalışsın,"diyerek bir çırpıda sahneden kendini atan İlke, mavi elbisesinin eteklerini tutarak uzaklaştı.
Telefonunun çalması pek önemli değildi de, aynı sahneleri tekrar tekrar oynamaktan sıkılmıştı kız. Zaten birazdan ilk iki gösterileri için yola çıkacaklardı. Üstelik bir türlü kurtulamadıklarını Zümrütlülerle birlikte !
Genç kız konferans salonundan çıkıp, kupaların sıralı olduğu dolabın önüne gelerek ekrana baktı. Bilmediği bir numara hala ısrarla arıyordu, çok da irdelemeyip açtı.
"Söyle ?"
İlke'nin kaba sesi hatta yankılanırken karşı taraf konuştu, "Vay be, bu senin için bile çok kabaydı."
Batı'nın sesiyle irkilen İlke, bir an boşluğa düşer gibi olduktan sonra toparladı.
"Telefon numaramı nerden buldun ?"
"Çok da zor olmadı. Popüler bir kızsın."
İlke ister istemez güldü, "Öyle derler," dedikten sonra camda yansıyan suratını görmesiyle eski haline büründü. "Neden aramıştın ?"
"O gece sana veda edemeden gittiğim için centilmenlik gururum bunu kaldıramadı."
Bunun üzerine İlke, kuru bir kahkaha atarak sırtını dolaba yasladı ve bakışları mavi ayakkabılarındayken mırıltı çıkan sesiyle konuştu.
"Sorun değil. Kardeşinle ilgilenmen hoşuma bile gitti diyebilirim."
"Sahi," dedi Batı konunun istediği yere gelmesiyle. "Kardeşimin lüzumsuz sevgilisi Dinçer, onu tanıyor gibi bir halin vardı."
Dinçer'in ismini duymak genç kızı bir anlığına gererken sonrasın da bunun saçma olduğu kanısına vardı. Sesini eski tonuna, yani tüm dünyayla alay ediyormuş haline döndürdü.
"Tanıyorum zaten, ikizimin oda arkadaşlarından biri."
İlke'nin cevabı ile şaşıran Batı, aslında neye şaşırayacağını da bilmiyordu. İkize mi yoksa Dinçer ile bağlantısına mı şaşırmalıydı ?
Bir süre karşı taraftan ses gelmemesiyle İlke boğazını temizledi, "Buga mı girdin Batı ?"
"Sanırım gereksiz fazla şaşırdım."
İlke anında agresif bir ses tonu takındı, "Neden ?"
"Bilirsin, ikiz kardeşler çok rastlanan bir şey değil."
İlke her zamanki gibi alaylı bir gülüş salıverdi, "Yalan söylemeyi beceremiyorsun Batı, sana yakıştıramadım."
Batı karşı tarafta her ne kadar İlke göremese de yüzünü buruşturdu ve bir elini ensesine atarak kaşıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gençliğin Kıyısında
HumorGençliğin kıyısında, Hayatın köşesinde, Zamanın çok ilerisinde olan gençlerin hikayesi. Bir değişik lise savaşları işte.