Alice evine dönmüş, Pamuk ve prens evlenmiş, Güzel ise Yakışlısına kavuşmuştu. Kısacası sahne bitmiş, perde kapanmıştı.
Kızlar hep birlikte sahnenin ucunda selamlarını verirken, çocukların yüzlerinde gördükleri gülümseme ve her birinin heyecanlı alkışlarından bu işe giriştikleri için belki de ilk defa sevinmişlerdi.
Hatta Sevda bile, sadece bir anlığına da olsa o korkutucu ruh halinden sıyrılarak çocuklara doğru sevgi dolu bir gülümseme armağan etmişti.
Ard arda oynanan üç oyun ve verilen molarla günün büyük bir kısmı burada geçtikten sonra kızlar artık toparlanmaya başlarken İlke aklına gelen fikirle arkadaşlarına döndü.
"Kızlar ben diyorum ki, biz buradan direkt okula gitmeliyim."
İlke'nin surat ifadesinden aklındaki fikiri anlayan kızlar bir şey demeden sadece bakışlarıyla onaylarken, kulisteki tek koltuğa yayılmış Ata hızla yerinden doğruldu.
"Ben anlamadım lan ! Bana da söyleyin nereye gidiyoruz ?"
"Kızlar derken üstüne alınacağını bilmiyordum Ata," diyerek ona meraklı gözlerle bakan çocuğu bozdu İlke.
Kızlar ise Ata'nın bozulan ifadesiyle kendi aralarında gülüşerek oğlanı daha da sinirlendirdiler.
"Allah belamı versin ki, siz kız değil şeytansınız. Şu tipe bak. Ne gülüyon kız, yürüyen ölü ?"
Ata diğer kızların aksine, bıyık altından ona gülen Sevda'ya daha ayrı bir sinir duyarken hızla yan tarafında duran kartonlardan gelişi güzel bir top yaparak fırlattı.
Karton top Sevda'nın tam alnın ortasına çarpıp hızla ayaklarının ucuna düşerken bu sefer gülen, hatta biraz abartıp kahkahalar atan Ata olmuştu.
"Ulan boşuna basketbolcu değiliz işte ! Attığımı vururum, acımam."
Ata'nın gevşek tavırları, bir az önce kafasına yediği topun etkisini biraz daha arttırırken Sevda içten gelen bir hırıltıyla yere düşen tıpu aldığı gibi sertçe geri fırlattı.
"Seni siyanürle zehirler, cesetin bulunmasın diye de okulun kazan dairesinde bir güzel yakarım. Hiç değilse ölünün bir faydası olur," derken gözünün döndüğünü kelimelere yaptığı baskıyla belli etti Sevda.
Kızlar ve Ata ise tehditin ürkütücülüğü ile edata put kesilmiş, herhangi bir yorumda bulunamaz hale gelmişlerdi. Zira Sevda'nın hayal gücü düşünülenin de ötesinde olduğunu olabildiğince korkunç şekilde kanıtlanmıştı.
"Şey yapalım o zaman, eee...Ne yapalım Alara ?"
Duru ortamın garipliğinden kurtulmak adına hızla söze başlayıp, devamını getiremeyince topu Alara'ya atarken genç kız bir an affladı.
"Ne mi yapalım ? Bir dakika," diyerek sanki üstü başıyla ilgileniyormuş gibi yapan kız, yeterince vakit kazdıktan sonra hızla aklına ilk geleni söyledi. "Harun Ağabey bizi özlemiştir diye düşünüyorum."
"Kesin özlemiştir."
"Burnunda tütüyoruzdur ya !"
"Bu siktiğimin kurdelesi niye kafamdan çıkmıyor acaba ? Buse, nerdesin sen !"
Kızların onaylayan seslerine karışan öfkeli bir bağırış tüm dikkatli içeriye doğru çekerken, Pınar'ı sinirden kıpkırmızı olmuş bir halde küfürler ederek buldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gençliğin Kıyısında
Hài hướcGençliğin kıyısında, Hayatın köşesinde, Zamanın çok ilerisinde olan gençlerin hikayesi. Bir değişik lise savaşları işte.