Bölüm 20 : Vingardium Ebeniyosa !

501 36 1
                                    

"Ne yani, sence aşk yok mu ? Onlarca kitaba, şiire ve hatta ölüme sebep olan aşk; sence yok mu ?"

Batı eğlenen bir ses tonuyla İlke'ye sorarken, ikisi de bir saattir burada sohbet ettiklerinden habersizlerdi. Garip bir şekilde iyi anlaşmışlardı. İlke'nin yaşına göre olgun oluşu, Batı'nınsa üzerinden atamadığı hafif çocuksuluğu ile ortayı bulmuşlar gibiydi.

"Aşkı bilmem ama cinsel çekimin varolduğu bir gerçek. O şiirlerin, kitapların hepsi de neslini devam ettirmek için çabalayan siz pipilerinin uyduruğu zırvalıklar."

Batı şaşkındı ama bu şaşkınlığını çabuk atlatıp, İlke'nin elinde tuttuğu sigarayı bir çırpıda alarak kendi dudaklarına yerleştirdi.

Derin bir nefes çekip, sigarayı geri verirken de kıza cevap yetiştirmişti. "Belki de hiç aşık olmadığın için böyle düşünüyorsun."

Sigarasını bir anlığına da olsa kaptıran İlke çatık kaşlarını düzeltti, "Olabilir ama aşık olacağımı sanmıyorum."

"Neden ?"

"Mutlu insanlar aşık olur çünkü. Sonra da anasının gözünü görürler tabii."

İlke'nin söylediği ile büyük bir kahkaha atan Batı, önüne düşen saç tutamlarını ittirdi ve kıza hayranlıkla baktı. Nasıl oluyordu da on yedi yaşındaki bir kız, tanıdığı tüm insanlardan daha çok ilgisini çekiyordu. Ardı ardına sıralanan her bir kelimesinin peşinden ne gelecek diye merakla bekliyor olmuştu bir saatte.

"Garip bir kızsın sen, anlamıyorum."

Batı'nın aklı karışmış ifadesi ile gülen İlke biten sigarasını yanında duran çöpe fırlattı ve ciğerlerinde kalan son nikotini dışarı verdi.

"Anlasan ne olacak sanki ? Dertlerime derman, yaralarıma merhem mi olacaksın yakışıklı ?"

İlke her ne kadar alaya alıyorsa, Batı o kadar ciddiydi. "Anlatırsan, anlarım. Anlarsam da yardım ederim. Sen izin verdiğince derman, yaralarını gösterirsen de merhem olurum."

Batı'nın bu cevabı ile birden bocalayan İlke, bakışlarını çocuğun üzerinde gezdirdi. Diğerilerinin aksine şımarık bir oğlan değildi. Evet o da kalp kırıcı kategorisinde yer alıyordu ama daha farklıydı. Bilgili bir hali vardı ve su götürmez bir gerçek olarak da ağzı iyi laf yapıyordu.

İlke kendisine beklentiyle bakan Batı'ya ne diyeceğini düşündü. Sonra da en iyi yaptığı şekilde dalgaya vurdu, "Niye sen kanatsız bir iyilik meleği misin ?"

Geçen kızlarla konuşurken kendileri için kullandıkları terimi Batı'ya satarken, adam bir elini cebine atarak İlke'nin karşısından yanına geçti ve sırtını tıpkı kız gibi duvara yasladı.

"İstersen olabilirim."

İlke dilini damağına vurarak olumsuz bir ses çıkardı, "Gerek yok. Ben öyle sandığın gibi psikolojisi yerle bir olan, sorunlu ergenlerden değilim." Dedikten sonra alay etmek ister gibi kollarını öne uzatarak sağa sola çevirdi. "Bak kollarıma, jilet izi bile yok."

İşi yine dalgaya vurmasıyla konuyu kapatmak istediği anlaşılan kıza daha fazla üstelemedi Batı, "İyi sen bilirsin. Günün birinde cenaze haberini alırsam, bir kürek toprak da ben atarım."

İlke bir an aklına gelenle kısık bir kahkaha attı, "Gömüleceğimi pek sanmıyorum."

Batı bu sefer gerçekten garip bir ifade ile bakıyordu, "Neden ?"

"Ailem bilimle kafayı bozmuş durumda. Bedenimi kadavra olarak bağışlayacaklarına adım gibi eminim."

Bu garip kızın, ailesinin de bir garip olması Batı'yı şaşırtmazken tam dalga geçmek için ağzını aralamıştı ki İlke'nin karşıya doğru dikkatli bir şekilde baktığı gördü.

Gençliğin KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin