18. BÖLÜM: BENİ HASTANEYE MERYEM GETİRMEDİ Mİ?

62 16 1
                                    

(Bölüm için şarkı önerisi: Zeynep Bakşi Karatağ - Talihim Yok Bahtım Kara)

Hastanedeki 3. ve son günüm bugün. Kendimi hazır hissediyorum çıkmak ve yeni bir hayata adım atmak için. Yasemin arada gelip uğradı yanıma. Meryem 3 gün boyunca yanımdan ayrılmadı. Annem ve babam ise vurulduğum ilk gece geldiler. Annem çok kalmak istedi ama ben izin vermedim. Meryem bana yeterdi. Hem öyle çok bir şeye de ihtiyacım da yoktu. Sadece onun yanımda olması bile yeterliydi benim için. İçimde belirsiz bir duygu vardı. Bir şeyler hep aklımı kurcalıyordu. Şüphe, aşk duygusuna karışıyor ilginç bir duygu ortaya çıkarıyordu. Meryem'e hala o silaha benzettiğim şeyi soramadım. Neden ağladığını da bilmiyordum. Ağlayınca ben de kesin olarak onun yaptığını düşündüm ama neden yapsın diyorum şu an. Şimdi yanımda sımsıkı sarılırken insan böyle kötü düşünemiyor. Yine oturup Meryemle sohbet ederken kapı açıldı. Doktorum gelmişti ve sanırım durumum hakkında bilgi verecekti. "Merhaba. Son raporlarımızı da inceledik. Bugün taburcu olmaya hazırsınız." Gülerek kafamla onayladım doktoru. "Çok teşekkür ederim. Gerçekten benim hayatımı kurtardınız. Size nasıl teşekkür etsem bilemiyorum." Doktor "Estağfurullah ne demek. Bizim görevimiz bu. Ayrıca teşekkürü bize değil sizi buraya getiren hanımefendiye etmelisiniz bence. Çünkü o sizi biraz daha geç getirseydi maalesef sizi kaybedebilirdik." Yüzümde gurur ve şefkat dolu bir tebessümle Meryem'e baktım. Alnından öptüm teşekkür ettim (...)

Sonunda. Uzun zaman sonra yeniden oksijeni ciğerlerime çekebilmek mükemmel bir his. Yanımda Meryem koluma girmiş beni merdivenlerden aşağı indiriyordu. Karşımda neredeyse tüm akrabalarım ve dostlarım vardı. Merdiveni indikten sonra hemen Hasan ve Serhat Meryem'den alıp yürüttüler beni. Adım atabiliyordum ama yine de hafif topalladığım ve ağrıdan dolayı denge kuramadığım için destek almam gerekiyordu. Önümüzde bir araba vardı ve direksiyon koltuğunda Ahmet oturuyordu. Kafamla selam verdikten sonra arabanın arka koltuğuna oturdum. Yanıma Hasan ve Serhat binmek istedi ama ben reddettim. "Meryem'i istiyorum." dedim onlar da beni kırmadılar. Meryem de gelip yanıma bindi ve kapılar kapandı. Dikiz aynasından gördüğüm kadarıyla diğer tüm herkes arabasına biniyordu. Ahmet arabayı çalıştırdı ve hareket etmeye başladık. Meryem başını omzuma koymuştu. Beraber yolculuk etmek tarifsiz bir zevkti. Evimin önüne geldiğimizde Meryem'in de yardımıyla arabadan indim. Arkamızda tüm akrabaların geldiğini gördüm. Yavaş yavaş eve çıkmaya başladık. Kapıyı çalıp içeri geçtik ve benim için hazırlanmış olan yatağa attım kendimi. Peşimizdeki herkes de bizimle içeriye girmişti. Meryem annem ve babamdan çekindiği için yanıma gelmedi karşıdaki divanda doğrudan beni görebilecek bir yerde oturdu. Zaten sonra ise saniyeler içinde oda tıklım tıklım oldu. Belki de en az 30 kişi. Herkes gelip tek tek geçmiş olsun dileklerini ilettim. Hepsine tek tek teşekkür ettim. Geçmiş olsun dileklerini iletenler arasında Yasemin ve ailesi de vardı. Sonrasında biraz istirahat etmem gerektiğini söyledim ve diğer odaya geçtiler. Kalabalığın sesi kapılar kapalı olmasına rağmen çok yüksekti ve her şeyi tam net olarak duyuyordum. Meryem de çıkmıştı. Odada yapayalnızdım. Sonra kapı çalındı. Meryem olmasını ümit ederek "Gelin." dedim. Ama içeri gelen Meryem değil Yasemindi. "Buyur gel Yasemin." dedim. O da güler yüzüyle girdi içeriye. Gelip yanıma oturdu. "Nasıl oldun biraz daha iyi misin?" "Teşekkür ederim biraz daha iyiyim." "Sevindim" dedi gülümseyerek. Sonra kafasını yere indirdi ve bir anlığına sessizlik oldu. Sonrasında ise biraz çekinerek "Yusuf sana bir şey söylemek istiyorum. Bak bunu kesinlikle yanlış anlama." Söyleyeceği şeyi merak etmeye başlamıştım bile. "Tabii söyle dinliyorum. "Yani bunu kendimi övmek için söylemiyorum elbette ama... Iıı... Şey, seni öyle yerde kanlar içinde bulunca ben kendimi çok kötü hissettim gerçekten senin için çok korktum. Seni hastaneye getirene kadar öleceksin diye ödüm koptu. Dediğim gibi sadece... Sonuçta bir şeyler yaşadık senle. Öyle içime atamazdım bunları. Ama yine de özür dilerim." Yaseminin bu dediklerinden sonra artık kafayı üşütmek üzereydim. Yasemin beni alıp hastaneye getirdiğini söylüyordu. "Ya hiç önemli değil ne özrü. Dediğin gibi sonuçta bir şeyler yaşadık. Ayrıca beni düşünmene sevindim. Emin ol aynı şey sana olsa ben de yapardım. Ama benim aklıma bir şey takıldı." Kafasını ne anlamında sallayarak "Ne?" dedi. "Ben beni hastaneye Meryem getirdi diye biliyorum. Şimdi ise sen karşıma geçmiş ben getirdim diyorsun. Gerçekten sen mi getirdin beni?" Yasemin şaşırarak "Elbette ben getirdim Yusuf. Emin olabilirsin." "Ama Meryem de getirdiğini söylemişti. Eğer beni sen hastaneye getirdiysen Meryem neden öyle dedi?" "Bilmiyorum. Ama seni kanlar içinde bizzati elimle getirdim hastaneye." "Anladım." dedim ve ardından ikimiz de sustuk. Sonra Yasemin beni yalnız bıraktı. Şimdi aklım çok karışmıştı işte. Ben 5 dakika önceye kadar Meryem beni hastaneye getirdi diye biliyorken Yasemin seni ben getirdim diyordu. Bu işte ters bir şeyler vardı. İkisi de normalde yalan söylemezdi. İkisine de çok güveniyordum ve tanıyordum onları. Ama görünen o ki sanırım ama maalesef yalan söylüyordu. Bunu çözmek gerekti. Ama o an gerçekten çok yorgundum. Birkaç gün istirahat iyi gelecekti. Hem zaten doktor da aynısını söylemişti. "En az 14 gün istirahat etmelisin. Bu sırada hiçbir aktivite yapılmayacak. Yeme-içmene dikkat edeceksin." Bunları yapmalıydım. Kendim için en iyisi bu olurdu. İstirahat etikten sonra bu olayın önündeki sır perdesini kaldırabilirdim. Beni kimin,neden vurduğunu çok merak ediyordum. Umarım ikinizden biri değildir Meryem ve Yasemin. Yoksa gerçekten daha büyük olaylar yaşanabilir. Kimseye zarar vermem ama kendi adıma travmalarım artar. Kafayı yerim yani. Bu kadar güvendiğim insanlardan biri beni haince vuruyor. Üstelik birbirimizi tanıyoruz. O kadar şey yaşandıktan sonra bunu yapacak vicdana sahip olan birisini nasıl sevdiğimi bilmiyorum. Belki de hala birlikte olduğum Meryem vurmuştu. Çantasındaki silaha benzeyen şey hakkında konuşma fırsatım olmadı. O şeyi o an silah olarak gördüğümden eminim. Umarım değildir ve umarım vuran sen değilsindir Meryem. Umarım ki Yasemin de değildir. İyileştikten sonra bunların hepsini araştıracağım. Ama şimdi tek ihtiyacım şefkat ve birazcık istirahat.

Çıkmaz Yol |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin