2. BÖLÜM: AŞK KIVILCIMLARI

253 24 19
                                    


Eve yaklaştığımda tekrar internetimi açıp bildirimlerimi kontrol ettim. Yine mesaj atmıştı bana. Yine konuştuk bir müddet. Ona gittikçe ısınmaya başlıyordum. Belki de bağlanmaktı bunun ismi bilemiyorum. Evin önüne geldiğimde kulaklığımı çıkarıp ceketime koydum. Telefonu da pantolonumun cebine koyduktan sonra eve girdim. Ev ahalisinden sadece bir kişi uyanıktı. O da en küçük kardeşim Selmandı. Beni görünce her sabahki gibi boynuma sarıldı "Abii hoşgeldin!" Bu sarılma bana her şeyi unutturuyordu. O kadar huzurluydu ki... Senelerce sarılmasını istiyor insan. Kendi canından kanından birinin olması ne kadar güzel bir şey. Ardından odama geçtim ve kitap yazmaya hazırlandım. Eve vardığımda saat 9.30'u bulmuştu. Tam oturdum bilgisayarımın başına ama daha başlamadan durdum. Telefonumu çıkardım ve bildirimlere baktım. Yine mesaj vardı ondan. İlk kez konuşuyorduk ama sanki senelerdir tanışıyorduk. Ona çok ısınmıştım. O kadar sevecen o kadar içtendi ki... Şu devirde böyle insanlar bulmak gerçekten çok zor. Ve zaman ilerledikçe daha zorlaşıyor. Şanslıysanız işte gelip buluyor sizi de. Böyle insanları dost edinmeyi rabbim herkese nasip eylesin. Telefonu bıraktıktan sonra içimde bilmediğim bir huzur vardı. Hayır aşık olamazdım ona. Daha doğru düzgün tanımıyordum bile. O'ndan sonra aşk benim için bitmişti. Bilmediğim bir halde tekrar başlıyor olabilirdi belki. Ama hep aklımın bir ucunda duruyordu o. Unutmaya çalışıyordum. Unutmaya çalıştıkça başka yerlerden çıkıyordu bir anda. Belki de Yasemin bana yardımcı olacaktı. Yazmaya başladım. Romanımın son bölümleriydi artık. Romanımda O'ndan önceki hayatımı ve ondan sonraki hayatımı anlatıyordum. Kendim bile bakınca çok büyük bir fark olduğunu anlamıştım. Bir insan işte tek bir insan her şeyi bir anda değiştirebilirmiş. Tesadüf derdim hep karşıma çıkan insanlara. Aşk tesadüfleri sever. Ona aşık olmuştum deli gibi bağlıydım. Ama işte geçmiş zaman cümlesi olarak kaldı o. Artık farkında olmadan yeni bir hayata adım atıyordum. Ben sıfırdan başlamıştım her şeye. Yasemin geldiğinde uzun zaman sonra huzur buldum kendimde. Nereden bulmuştu ki beni? Neden ben? Bende özel olan ne vardı? Ama iyi ki buldu beni. Kendi mezarımı kendi ellerimle kazıyordum o gelene kadar. Hep bir çıkmaz yol vardı. Nereye gitsem oradaydı o. Ondan kurtulamıyordum. Onu unutmak için Yasemin'i kullanmayacaktım elbette. O sadece bana destek verecekti. Odak noktamı değiştirdiğim vakit bir şeyler yoluna girecekti. Ve bunu Yaseminle yapabilirdim. Tam benim kafamda bir kızdı. Her şeyiyle bendi. Müzik zevkimiz bile aynıydı. Dediğim gibi aşk tesadüfleri sever. Bu aşk mıydı bilmiyorum ama huzur buluyordum onunla konuşunca. Yeni bir sayfa açmanın tam vaktiydi. Kitabımı yazıyordum hızlıca ve huzurla. Huzurlu olunca kelimeler kendisi dökülüyordu sayfama. Saatlerce yazdım. Zamanın nasıl geçtiğini farkedememiştim. O kadar odaklanmıştım ki kitaba. Aklımın bir ucunda da Yasemin vardı hep. Acaba ne olacak sonumuz? Bunu düşünüyordum aynı zamanda. Annemin sesiyle irkildim " Hadi oğlum yemek hazır." Bilgisayar ekranından saate baktım 11.30'du. Ne kadar yazmışım. Mutfağa gittiğimde bazıları sofradan kalkıyordu. Ben gittiğimde babam "Günaydın. Biz doyduk yeni geldin evladım." "Dalmışım baba kitap yazıyordum." "İyi iyi yazmak iyidir oğlum hem yaz hem oku. İlim ne güzel şeydir. Yazmaktan vazgeçsen de okumaktan asla vazgeçme." Başımı salladım ve yemeğe oturdum...

Kahvaltımı yapıp kalktığımda saat 12.00 olmuştu artık. Odama geçtim kulaklığımı telefonuma taktım ve Ahmet'i aradım. "Selamün aleyküm." "Aleykümselam kardeşim." "Müsait misin bugün iniyor musun?" "Evet iniyorum birazdan." "Anladım ben de inmeyi düşünüyorum. Buluşalım mı diyecektim." " Tabii olur. Saat 13.30'da Demokrasi Parkında. Uygun mudur?" "Uygundur. Yanında kimse var mı ?" "Şu an yok ama gelecek." "Kim gelecek?" "Ortaokul arkadaşım Yasemin." Yasemin diyince bir anda yerimden doğruldum "Gerçekten mi?" "Evet hayırdır ne oldu ki?" Toparladım. "Yok bir şey iyi olur." "Tamam o zaman görüşürüz bekliyorum." "Tamamdır görüşürüz." Telefonu kapattıktan sonra mutluluktan çığlık atmak istiyordum. Daha bugün konuşmaya başladığım kızla yüz yüze konuşacaktık. Çok heyecanlıydım. Daha gitmeme çok vakit olmasına rağmen hemen kalkıp hazırlanmaya başladım. Bir o kıyafeti giyiyordum bir diğerini. En son kararımı verdim. Siyah bir tişört ve altına keten lacivert bir pantolon. Uyumlu olmuştu. Hemen banyoya geçip saçımı yapmaya başladım. Saçı da hallettikten sonra deri ceketimi ve çantamı aldım. Vestiyerden parfümü de sıktıktan sonra artık hazırdım. Yüzük ve saatimi de taktım ve dışarı çıktım. Param vardı evet ama dediğim gibi toplu taşıma araçlarını kullanmayı sevmiyorum. Belki de uzaktı biraz ama olsun. Her zaman nereye gidersem gideyim yürüyerek gitmeyi tercih ederim. Hem yolda kulaklıkla müzik dinliyorum hem de etrafa bakıyorum. 13 kilometre yoldu ama gidecektim. Giderdim, hep gittim çünkü. Rekor bile kırmıştım bir keresinde. 13 kilometre yolu 27 dakikada gitmiştim. Gerçekten rekordu. Evden çıktığımda saat 12.40'tı. Buluşmaya 50 dakika vardı ve çok rahat yetişebilirdim. Hep geçtiğim yollardan geçtim. Alışık olduğum yollardan. O yollardan biri de O'nun evinin olduğu sokaktı. Kulağımda kulaklıkla oraya gelince duraksadım. Kulaklığı çıkardım ve sol tarafıma baktım. Onun eviydi burası. Gözümü kapattım. Ne kadar da sevmiştim onu. Evi bile huzur verirdi eskiden. Artık o tad yok. Ama yine de bakardım geçerken. Sonra kendime geldim ve yola devam ettim. Kulaklığı takıp müzik dinlemeye başlayınca ne yaşadığımı çoktan unutmuştum bile. Bir de Yaseminin geleceğini düşündükçe heyecanlanıyordum. Çok sevinçliydim. Acaba nasıldı? Sosyal medyadan göründüğü gibi miydi? Yoksa daha mı kötüydü? Ya da daha iyi? Kafamda bu sorularla buluşmaya gidiyordum. Hepsinden önce buluşma yerine varmıştım. Çok heyecanlıydım. Yerimde duramıyordum bir oraya bir buraya yürüyordum. Saat tam 13.30'du. Birazdan burada olmaları gerekiyordu. Yaklaşık 5 dakika kadar daha bekledikten sonra uzaktan belirdiler. Onları görür görmez elim ayağım birbirine dolaştı. Ne oluyordu bana? Aşkı silip attıktan sonra tekrar mı aşık olacaktım? Yok yok olamaz. Aşk benim için bitti. Aşk acıdır benim için. Tekrar acı çekmek istemiyorum. Ve sonunda beklediğim an. Yanıma geldiler. Heyecandan Ahmet'in elini sıkmayı unutmuştum. Sonradan kendime geldim elini sıktım ve sarıldık. Ardından Yasemin ile göz göze geldik bir müddet. Sonra onunla da el sıkışıp " Merhaba" dedik. Heyecanımı atamamıştım üzerimden hala. Ahmet "Yürüyelim mi biraz?" dedi ve biz de kabul ettik. Ahmet dışında kimseden çıt ses çıkmıyordu. Sanki dilimi yutmuştum. Ahmet önde ben ve Yasemin arkada yürüyorduk. Çarşıyı birkaç kez turladıktan sonra Ahmet'e bir telefon geldi. Bizden biraz uzaklaşıp telefomu ile konuşmaya başladı. Biz de bekliyorduk. Bu arada Yasemin bana bir şey sordu " Bu sıcakkanlı olmanı neyine borçlusun?" Kafamı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. Aman Allah'ım bu nasıl bir güzellikti böyle? Beni bıraksalar senelerce gözlerine bakabilirdim. Hapsolmak isterdim o zeytin gözlerinde. Ben ne kadar da kendimi avutsam gerçek apaçık ortadaydı. Yasemin'e aşık olmuştum. Belki yaşadığım o kadar şeyden sonra bunu kabullenmek çok zordu evet. Ama kötü şeyler yaşadığım için tekrar gönlümü birine kaptırmamam için bir sebep yoktu. Yasemin'in "Hey!" demesiyle irkildim. "Pardon tekrar eder misin?" "Bu kadar sıcakkanlı olmanı neyine borçlusun diyorum?" Biraz duraksadım "Bilmiyorum Allah vergisi bir şey olsa gerek." Ardından gülüştük. Ve sonra Ahmet yanımıza geldi. "Gençler benim acilen gitmem gerekiyor. Çok önemli bir işim var. Kusura bakmayın, isterseniz siz takılın. Başka zaman beraber gezeriz inşallah." Biz de onayladık ve Ahmetle vedalaştık. Sonrasında " Ee ne yapmak istersin?" dedim. "Sen bilirsin ama istersen bir kafede oturalım." "Tamam bana uyar." Ardından parkın hemen köşesindeki kafede oturduk. Garson "Hoşgeldiniz efendim. Siparişinizi alabilirim." Yasemin'e ne yemek ne içmek istediğini sordum. " Bir sütlü kahve alabilir miyim?" dedi. Ben de aynısından istedim. Kahveler de gelince artık muhabbet etmenin tam vaktiydi. Ona aşık olduğumu söylesem mi diye düşünüyordum. Ona aşık olduğumu kendim de bilmiyordum ama belliydi sanki. O'na ilk aşık olduğum zaman, onu ilk gördüğüm zaman da böyle heyecanlanmıştım. Evet artık inkar edilemez bir gerçekti bu.

Ama şimdi zamanı mıydı bilemiyordum. Üstelik nasıl söyleyecektim? Pat diye "Seni seviyorum" denmezdi. Altyapı lazımdı. O yüzden en iyisi sabretmekti. "Şu anda sevdiğin veya eskiden sevdiğin birisi var mı?" Bu soruyu direkt sormuştu. Muhabbet bu konuyla başlıyordu. Başımı eğdim ve kahve bardağıyla oynamaya başladım. "Evet. Bir vakit birini çok sevmiştim. Ama olmadı. Beni sevemedi bir türlü. Ardından bıraktı gitti. Artık onu sevmiyorum. Hatta nefret ediyorum." "Anladım. Merak ettiğimden sordum zaten. Yoksa amacım senin yaranı deşmek değildi. Kusura bakma. Tam tersi sana hep destek vermek isterim." Ben de gülümseyerek " Estağfurullah. Ben de sana hep destek vermek isterim." Muhabbet böyle başlamıştı. Ardından çok farklı birçok konudan konuştuk. Çok eğleniyorduk. İkimizin yüzünden tebessüm eksilmiyordu beraber olduğumuz vakit içinde. Zamanın nasıl geçtiğini bilmiyordum. Bir ara sohbete ara verince saate baktım. Saat 18:00 olmuştu. Ama nasıl? Zaman ne kadar da hızlı geçmişti öyle. " Zaman epey hızlı geçmiş. Daha fazla kalmanın senin için sakıncası var mı?" " Saat kaç?" "18:00" " Maalesef gitmem gerekiyor. Bugün evde halletmem gereken birtakım işler var." "Anladım." Hesabı ödedim ve dışarı çıktık. Yasemin "Son zamanlarda geçirdiğim en güzel vakitti gerçekten. Tanıştığımıza çok memnun oldum. Umarım birçok defa daha buluşuruz." "Seni mutlu edebildiysem ne mutlu bana. Umarım tekrar görüşürüz." dedim. Bu konuşmanın ardından duraksadık ve birbirimize bakmaya başladık. Yasemin'in bana birkaç adım yaklaştığını gördüm. Ama hemen ardından geri çekildi ve "Görüşmek üzere" dedi ve hızla uzaklaşmaya başladı. Ne olduğuna anlam verememiştim. Ama tek bildiğim şey artık ona kesin aşık olduğumdu.

Çıkmaz Yol |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin