(Bölüm için şarkı önerisi: Ahmet Kaya - Kendine İyi Bak. Alternatifler: Mark Eliyahu - Journey, Through Me)
"Tamam. Ama biraz gecikebilirim. Olur, görüşmek üzere." Dün geceden beri eve uğramamıştım. Kafamda sadece yokluğunun acısı. Düşünme yetimi kaybediyorum sanırım. Serhat beni yanına çağırmıştı oturup konuşalım diye. Dün gece hiçbir şey yapmadan öylece oturdum bu bankta. Kaç insan yüzü gördüm dünden beri. Hiçbiri de bana bakmadı. Ben gördüm onları, onlar beni fark etmedi bile. Hayat bu değil mi zaten? Kim olursan ol. Bir gün bir metroda ölsen hiç kimse anlamaz öldüğünü. Kaç kez gider gelir, kaç durağa uğrar o metro. Ama kimse anlamaz öldüğünü. İşte bu yüzden insanın kendinden başka dostu olmamalı. Kendine güvenmek zorundasın. Kendine güvenmezsen kimseden sana güvenmesini beklememelisin. Sabaha kadar hiç şarkı da değişmedim. Hep aynısını dinledim. Sonsuza dek Meryem'i kaybetmek nasıl tarif edilebilir ki kelimelerle? Şarkılara sarıldım ben de. Faydası olmadı belki. Aklımdan çıkmadın. Çantamı aldım ve ayağa kalktım. Sağ tarafım acımıştı. Ani hareket yapmamam gerekirdi ama artık hiç umrumda değil. Yokluğunun acısından daha beter değil ya. Keşke diyorum hayallerimizi aynı kaderde ortak edebilseydik. Keşke sevebilseydik en azından birbirimize yetecek kadar. Hayırlısı, kısmet demekten başka bir şey gelmiyor artık elimden. Dualarımdasın, yüreğimde olduğundan daha fazla. Ağır adımlarla yürümeye başladım. Bir an bile aklımdan çıkmadığın için hareketlerim de bilinçsiz. Nasıl yürüdüğümün farkında değilim. Kulağımda müzik sesi var. Ama yine de dün senin son sözlerini bastıramıyor işte. Elden ayaktan düşmüş gibi hissediyorum kendimi. Bedenim ayakta ama ruhum başka bir âlemde gibi. Sevdiklerimi bir bir kaybetmişim gibi sanki. Annem yok, babam yok, dostlarım yok... En ağır gelen ise her şeye rağmen seni düşünebilmek. Hayallerimi sana bağışladım ben sen ise şimdi başkasının kollarında hayallerimizi paylaşıyorsun. Engelleri kaldırmak mümkün olsaydı keşke. Keşke hayallerimizi kurduğumuz gibi gerçekleştirseydik. Dedim ya nasıl hareket ettiğimin farkında bile değilim. Zamanın nasıl akıp gittiğinden. Bir anlığına kulaklığı çıkarınca kendimi her zamanki yerimizde buluverdim. Sana ilk sarılışımın, burada haince vuruluşumun, Yasemin'i son kez gördüğüm yer burası. Kulaklığı çıkarıp cebime koydum. Oturdum öylece bankta. Aklıma sen geldin. Burada sarılmıştın ya bana, ellerimi tutmuştun. "Daima seninleyim." demiştin ya. Şimdi aklıma geldikçe gülüyorum bunlara. Ama bu gülüşler acı. İçine gözyaşlarım da karışıyor. Ama hüngür hüngür ağlamıyorum. Sadece gözümden damlalar süzülüyor ben ise sen karşımda duruyormuş gibi gülüyorum. Sanki yeniden buraya gelecekmişsin gibi hazırım. Ben yine derin düşünceler içindeyken seninle Serhat gelmiş meğerse. Bakıyorum ama göremiyorum. Seslenince fark ettim geldiğini. "Kendine gel. Hiç iyi değilsin" diyor. Kendime gelmek mi? Sahiden olur mu dersin? Susuyorum. Aklımda hâlâ sen varsın. Kimin ne dediği umrumda değil seni silip atmak için seneler harcarım belki de. Ama en güzel yanı ne biliyor musun? Seni silmek için bile yine seni düşünmek. Unuturken bile hep aklımdasın işte. Nasıl bağlandıysam sana. Serhat hâlâ yanımda teselli etmeye çabalıyor. Ne dediğini arada seçebiliyorum. Arada kulağım duyuyor senin sesinden başkasını. Ama anlamak dersen o yok. Sadece duymakla kalıyor. Sonra Serhat'a dönüp gitmesini söylüyorum. Yine bir şeyler söylüyor ama duyamıyorum işte. Sonrasında dediğim gibi kalkıp gidiyor sessizce. Ya da belki bir şeyler söylüyor duyamadığım. Tek başıma orada kalıyorum saatlerce. Bu kez müzik de yok. Sadece senin sesin ve görüntün var. Geceye yaklaştı zaman. Telefonuma bakıyorum. Annem aramış defalarca. Mesaj atıp "İyiyim. Kuzenlerimde kalıyorum." diyorum. Telefonu bıraktığımda karşımda birisi duruyor. Gölgesinden uzun sırma saçlarını seçebiliyorum. Kafamı kaldırıp bakıyorum. Tepki veremiyorum. Vermeli miyim onu da bilemiyorum. Gelip yanıma oturuyor elini elime koyuyor. "Daima yanındayım." diyor. Sonrasında sessizce çekip gidiyor. Oturduğu yere bakıyorum. Tamamen aklımdan çıkan bir şeyi geri hatırlatıyor bana. Bir şey bırakmış oraya. Uzun uzun bakıyorum sadece. Sonrasında elime alıyorum bıraktığı silahı. Ne demek şimdi bu? Bu kadar zor durumdayken bunu çözemem. Bir türlü vakit de olmuyor işte. Yine aklıma geliyorsun. Silaha bakıyorum. İçi dolu. Derin bir nefes alıp tebessüm ediyorum. Tetiği çekiyorum sakince. Alnıma dayıyorum sonra. Umarım duyuyorsundur beni. Karşımdasın şimdi ama duyuyor musun görüyor musun bilmiyorum. Ben yine de söyleyeyim. "Kendine iyi bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Yol |Tamamlandı|
Roman d'amour"Eğer bu yolun sonu sana çıkıyorsa, Çıkmaz Yol'sa da olsun. Yeter ki sana çıksın varsın çıkmaz olsun." Kitaptaki olayların %70'i kurgu %30'u gerçektir. Beğenmenizi ümit ederek iyi okumalar dilerim.