24. BÖLÜM: YASEMİN'İN VEDASI

86 17 0
                                    

(Bölüm hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Dostlarım bildiğiniz üzere bu finalden önceki bölüm. Artık bu macera bu aşk serüvenin son zamanları. Umarım beğenirsiniz. Final için takipte kalın. Yıldızlamayı unutmayın!)

(Bölüm için şarkı önerisi: Ender Balkır - Ruhumda Sızı)

"Yasemin ne diyorsun sen saçmalama!" diyerek elimi silahtan kurtarmaya çalıştım. Ama elimi sıkı sıkı tutmuştu ve elimi kurtaramamıştım. Ben daha bir şey söylemeye niyetlenmişken Yasemin konuşmaya başladı. "Bugün burada bu tetiğe basmadan hiçbir yere gidemezsin." Neler oluyordu böyle? Neden benden bunu istiyordu? Yapamayacağımı çok iyi biliyordu. "Yasemin iyice saçmalamaya başladın. Ne vurmasından bahsediyorsun sen? Bunu yapamayacağımı biliyorsun." Elimi daha sıkı sıktı. "Yapmak zorundasın. Yapacaksın!" Hiçbir şeye anlam veremiyorum. Ben nasıl kıyacaktım ki ona? Karşımdaki o olmasa bile bir insanın hayatı söz konusu. Kolay şey mi birinin canını almak? "Asla. Ne olursa olsun bunu yapmayacağım. Hem neden yapayım ki? Ben senden hiçbir şey istemiyorum. Ve sen bana hiçbir şey yapmadın. Yapsan da seni asla vurmam." Bir şey söyleyecek gibi oldu, sonra durdu. Tekrar nefes aldı ve bana bakmadan "Senin bir şey istediğin yok zaten. Ben senden istiyorum. Azıcık hatrım varsa ne olursun yap." Gittikçe garibime gidiyordu ve yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştım. " Yasemin yeter bırak şu elimi! Bugün burada bu silahı kimse ateşlemeyecek. Ve neden bunu istediğini hemen açıklayacaksın bana. Ayrıntısıyla." Neden olduğunu söylememekte ısrar ediyordu. Ama öğrenecektim. İlk kez Yasemin'den böyle bir hareket görüyordum. "Yusuf. Ne olursun ben bu acıyla daha fazla yaşayamam." Ne acısından bahsediyordu? Meryemle beni bir görmekten bahsediyorsa eğer ona bittiğini söylemeliydim. "Ne acısı? Nasıl bir acı ki bu intihar edecek hâle geldin?" Birden ağlamaya başladı pozisyonunu hiç değiştirmeden. Silah alnında, tetik parmağımın ucunda, eli ise elimin üzerindeydi. Hıçkırıklar arasında konuşmaya çalışıyordu. "Yusuf..." Hıçkırmayı kesti doğrudan gözümün içine baktı. Sonra gözünü kapattı ve derince bir içini çekti. "Affet. Affet işte. Nasıl yaptığımı bilemiyorum. Niye yaptığımı da sorma bana. Aptalca oldu. Ama yaptım işte." Aklım iyice karışmıştı ve ne hakkında konuştuğu hakkında en ufak bir fikir bile yürütemiyordum. O anın geriliminden olsa gerek. "Neyi yaptığın ya? Neyden bahsediyorsun Yasemin? Gözünü seveyim açık açık anlat bana. Zaten kafam çok karışık idrak edemiyorum. Lütfen yorma beni daha fazla." Kafasını iki yana salladı ve yeniden ağlamaya başladı. "Nasıl anlatılır, nasıl tabir edilir bilemiyorum ki." Artık söylemesini deli gibi istiyordum. "Yasemin yeter! Her neyse de söyle artık." Eliyle gözünün yaşını sildi. "Yusuf..." Kafamı ne anlamında salladım. İçim içimi yiyordu artık. Acaba ne diyecekti? Ne olmuştu da bu derece pişman olmuştu? Her şey birazdan Yasemin'in ağzından çıkacak kelimelerle ortaya çıkacaktı. Gözünü yere indirdi. "Vurulduğum geceyi hatırlıyor musun?" Kafamla onaylayarak "Evet. Unutur muyum hiç?" Biraz duraksadı. "Yusuf. O gece senin karşına gelen bendim. Seni ben vurdum." Yasemin'in söylediği son söz beynimde yankılanıyordu adeta. Ne diyordu böyle? Yani? Şimdi o gece beni Yasemin mi vurmuştu? En güvendiğim insanlardan biri olan Yasemin bana ihanet mi etmişti? Yok olamazdı herhalde. Yanlış duymuşumdur. Olmaz. Olmamalı. "Yasemin. Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Ne diyorsun sen ya?" Yasemin yine hıçkırıklara boğulmuştu. "Yusuf ne olursun affet beni. Gerçekten dayanamadım seni Meryemle görmeye. İçim çok acıdı. Aklımdan onu vurmak geçti ama yapamadım. Ona kıyamadım ama sana kıydım işte. Nasıl ve neden yaptığımı sorma bana ne olursun. Hiçbir şeyin cevabını bilmiyorum." Hiçbir şey diyemiyordum. Öylece donup kalmıştım. Yasemin bana kurşun sıkmıştı. Birden yaram çok şiddetli bir şekilde acıdı. Sonra sol tarafıma tarifsiz bir ağırlık çöktü. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemiyordum. Sadece yaralarım sızlıyordu. İki tarafımdaki yaram. Gözyaşlarımı tutamadım ben de. "Nasıl yaptın bunu? Sorma diyorsun ama nasıl sormayayım? Nasıl kıydın sen bana Yasemin? Hani iki gözündüm ben senin, hani her şeyi göze alırdın benim için? Sen ne yaptın Yasemin?" Yasemin ağlamaya devam ediyordu. Sonra aniden alnından uzaklaşan silahı tekrar alnına yaklaştırdı. "Bitir işi. Ben nasıl seni vurduysam, nasıl kıydıysam sana sen de kıyabilirsin bana. Hadi!" Ellerim titriyordu. Kelimeler boğazıma düğümlenmişti. "Yapamam." Elimi kurtarmaya çalıştım. Ama yine çok sıkı tutmuştu. Sonra doğrudan gözlerimin içine baktı yine. Bu bakışı kalbime işlendi. Resmen gözlerinde yeni bir dünya vardı. Ama bu kez o gözler pişmanlık doluydu. Yasemin ağlamayı keserek hafif bir tebessüm etti bana. "Seni seviyorum Yusuf." dedi ve ben daha elimi çekmeye çalışırken son bir çabayla, tetiğin üzerindeki parmağımı sertçe ittirdi. Ve büyük bir yankı... Artık eli sıkmıyordu elimi daha fazla. İyice gevşedi parmağı parmağım üzerinden ve işte. Son kez ayrıldı elleri ellerimden... Yasemin ölmüştü. Üstelik kendi ellerimle öldürmüştüm onu. Oturduğum yerde kalmıştım hiçbir şey yapamadan. Yaseminin cansız bedeni yere düşerken parmağımı bile oynatamamıştım. Sadece olayım şokuyla Yasemin'in cansız bedenine bakıyordum. Neden? Neden Yasemin neden? Sonra birden gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı ve ani bir hareketle Yasemin'in yerdeki bedenine atıldım. Silahı bir köşeye fırlatıp başını ellerim arasına aldım. Yerde bir kan göleti oluşmuştu. Başının her yeri kan olmuştu. O güzel yüzü, güzel gözleri kanlar içindeydi. "Neden Yasemin? Bana bunu neden yaptın? Şimdi ben nasıl yaşarım sensiz?" Kelimeler çıkmıyordu ağzımdan. Hıçkırıklar içinde sadece saçını okşuyor yüzümü göğsüne yaslıyor ağlıyordum. Ve işte Yasemin sonsuza dek kayıp gitmişti ellerimden. Senelerce ömür tükettiğim kadın şimdi sonsuza dek toprağın olacaktı. Bu nasıl bir acı? Kelimelere dökemiyorum. Ben nasıl bırakayım seni Yasemin? Hıçkırıklar içinde sarılıp duruyordum cansız bedenine. Ve işte. Hayallerimin kadını sonsuza dek bir hayal olarak kalmaya devam edecekti...

Çıkmaz Yol |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin