My false truth [ yoonsoo ] ✓

fifteen,

Siyah bir güneş açar,
Kapkaranlık ruhum yanar.

§

Sinsi duygular, sisli beynimin içinde cirit atarken, beynim uykuya teslim olamıyordu.
Bedenim çoktan uykunun kölesiyken, belim acıdığı için yan tarafa dönmüştüm. Tam bu anda da başım sert bir cisime çarptığında, uykum etrafa saçılmıştı.

Başımı tutup inleyerek gözlerimi açtığımda, kaşlarını çatmış yüz ile karşılaşmıştım. Koltuğun kenarında oturmuş her dakika halini kontrol ederken içim geçmiş olmalıydı. Başım başına değmişti.

"Kafan taş gibi ağır."

"İçinde beyin taşıdığım için öyledir. Ah, dur sen nereden anlayacaksın ki."

Laf sokmamı umursamadan, bakışlarını tavana dikti. Odayı aydınlatan yavaşca çıkmaya başlamış güneşin ışıklarıydı. En son saate baktığımda, dört buçuktu. Yarım saat falan uykuya dalmış olmalıydım.

Yavaşca doğrularak dizlerimin üzerinde durdum. Elimi alnına dokundurup ateşi olup olmadığını yokladım. Yaklaşık iki saat önce ateşi fazlaydı ve terliyordu durmadan. İki tane t-shirt değiştirmişti arkadaşları.

"Yüzüme neden dokunuyorsun?"

"İnsanların yüzlerine dokunmak gibi bir huyum var onun için.
Ya sabır, Tanrım, aldığında aklından değil umursamazlığında alsaydın bari."

Güldü. Ben ise izledim. Gözleri yok oldu, garip gülüşü ortaya serildi ve benim yüzümdeki huysuz ifade gitti. Beni bir silahla vurup etkisiz hâle getirseydi eğer, kesinlikle gülüşü silahın ta kendisi olurdu.

Başımı olumsuzca sallayıp, kendime geldim ve ayağa kalktım.
Tekli koltukların birin geçip, bacaklarımı kendime çekerek oturdum. Başımı koltuğun kenarına yaslayıp, bakışlarımı üzerinde tuttum.

"Dün o ringe çıktığında, aklına hiç gelmedim mi?"

Tavandaki bakışlarını yüzüme çevirdi tekrardan.

"Benim bu işin peşini bırakmayacağımı bilmen gerekiyordu sanki."

"Belki dedim, belki bu kadar uğraşımı görür, olayın tehlikeliliğini anlarsın. Sonuçta çok konuda beni yanıltmaya başlamıştın bu aralar, bunda da yanıltırsın diye düşünmüştüm."

"Çok konuda?"

"İkiden fazla bir kız ile beraber gözükmeyen sen, Lia ile yaklaşık on kezden çok birlikte göründün.
Yetmedi, evine kadar gidip aldın."