Sevmiştim demek istiyorum,
Ama dudaklarımdan çıkan tek kelime, seviyorum.[ Her bölüme şarkı bırakacaksam eğer, bu bölüme de; Rosé- eyes closed :)
Ariana Grande- God is a Woman ;) ]§
Acının sessizliğinde boğulurdu ruhumuz, dışımızda tek kelime çıkmazdı dudaklarımızdan.
Aldığı darbeler her insanı yıpratırdı fakat ruhu yıpratmaz, ölüme sürüklerdi. Ölümün sessiz ninnisini duymayı arzulayan bir ruha sahipken, aldığım darbelerin beni yıpratması artık umrumda bile değildi. Her saniye, her dakika, her gün güçlü olamazdım. Ben insandım, lanet olası duygularım ve katı bir gururum vardı benim. Küçük acıların bıraktığı izleri gözyaşlarım kapatmıştı, fakat nefes boruma yerleşmiş olan bu acıyı temizleyen bir şey yoktu. Ve ilk kez çektiğim bir acı güçlülüğüme güç katmıyordu. Sanki sömürücü bir hastalıkmış gibi tüm gücümü sömürüp bitirmişti."Binlerce kez takılıp düşeceğimi bildiğim bir yol seçmiştim büyükanne. Ve dayanabilirim sanmıştım. Ne olursa olsun, gözyaşlarımı salmayacağıma yemin etmiştim. Beni zayıf görürse, bundan beslenirdi. Olmak istediği gibi olmadığım için, olmak istediği gibi birine çevirdi beni. Şu an o kadar zayıf düştüm ki, aynadan kendime bakacak bir yüz bulamıyorum. Vicdanımda kurulan mahkemede ruhum, kanattığım kalbimi şahidi olarak öne sürüp benliğimi ömürlük hapsetmek istiyor. Ve benim kendimi savunacak bir kimsem yok."
Önüme gelen saçlarımı arkaya iterken, biraz daha yasladım başımı dizlerine. O tekerlekli sandalyesinde oturuyordu hissizce, ben de duygularım gibi yere çökmüş başım dizine yaslı.
Saçlarıma dokunan elini hissettiğimde, dudaklarıma sardım parmaklarımı sıkıca.
Hâlâ hislerinin kırıntılarını taşıyordu mezarlık olan kalbinde.Burnumu hafifce çekip, ayağa kalktığımda, kaç gündür bana eşlik eden hafif baş dönmesi de kendini belli etmişti.
"Sanırım buraya hiçbir zaman güzel bir haberle gelmeyeceğim."
Elini öptükten sonra, çıkmıştım odadan.
Tamı tamına bir hafta. Bana yalvaran gözlerle bakan sevgimi o sahildeki denizin derinliklerine gömmemden sadece bir hafta geçmişti. Bu bir haftada kulaklarımda hep acının zevkli kahkahası geziniyordu. Çıldırmama ramak kaldığı bir anda kendimi burada bulmuştum. En azından yalandan nasihat vermeyen bir büyükannem vardı.
'Geçecek' deyip, saçma yalanlara inanacak biri değildim ben.Şu an zayıf bir durumdaydım, evet. Fakat kendimi toplamam saniyelerimi alırdı. Zayıflıklarımı kendim bile isteye isteye misafir ediyordum, çünkü bunu dibine kadar haketmiştim ben. İmkansızlığın ayak bulmuş bir insana bulaşmak aptallıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My false truth [ yoonsoo ] ✓
FanfictionAdam kadının kalbini yakıp, ardından körüklüyordu. Kadın ise, yanan kalbini bir kenara itip, adamın dudaklarında gülüşüne dair kırıklar arıyordu. Çünkü biliyordu, adam gülseydi, kalbi iyileşirdi. • Dünya beyaz b...