My false truth [ yoonsoo ] ✓

eighteen,

Kaymış bir yıldız gibi,
Gerçekleştir benim dileğimi.
Ve ben istiyorum seni.

§

Bir ip vardı veya başka bir bağlantı fakat her insanı birbirine bağlayan bir şeyler vardı işte. Mesela, ne kadar uzakta olursa olsun, birbirini deli gibi seven bir çiftin kalpleri bağlıydı. Ne tesadüftü ki, kalbinin birine bağlı olması için sadece aşık olmalıydın. Kalbimin ne suçu vardı? Sanırım en büyük suçu bende can bulurken işlemişti. Bir serserinin tekine bağlanacağını bilseydi, asla beni istemezdi. Ben de onu istemezdim zaten. Ama geleceği görme gibi muhteşem bir yeteneğimiz yoktu.

Üniversitenin tam olarak alt katına, yani kazan dairesine giden insan sayısına baktığımda kaşlarımı çatarak kulaklığımı çıkarmıştım. Hayatta oraya gitmem diyen birçok kız bile merakla gidiyordu. Merdivenleri koşarak çıkan Jimin bakış açıma girdiğinde, umursamadan yoluma devam edecektim, ama kolumdan tuttu aniden.

"Biliyorum beni öldürmek istiyorsun ama şu an aşağıdaki durumu durduracak tek kişisin, Jisoo."

Ne olduğunu anlamazken, kolumu bırakmadığı eliyle beraber beni aşağıya çekmişti.

"Ne olduğunu anlat."

"Yoongi son bir haftadır çıldırmış gibi herkesi dövüyor ve bugünkü hedefi Jakson."

Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken, kalabalığı yarıp beni de beraberinde götürmüştü Jimin.
Gördüğüm görüntü karşısında, sadece durdum.

Hırsının kıskıvrak yakaladığı zayıf bir adam görüyordum şu an.
Sinirini çıkarmak için insanların canını değersizleştirip, tüm öfkesini akıtan. Geldiğimde Jakson'ın altında kalmış Yoongi, şimdi bir hareketiyle üste çıkmayı başarmıştı.

"Jimin onları kov." dedim arkamdaki topluluğu gösterirken.

Başını olumlu bir şekilde salladıktan, birkaç adım daha öne geldim.

"Cidden, iki tane sokak köpeği kavga ediyor sanki. Siz gerizekalı mısınız? Yoksa gerizekalılık giysisi çok mu güzel?"

Altıncı yumruğunu nerdeyse bilinci kapanmış Jakson'a geçirmek isteyen Yoongi'nin yara içinde kalmış elini tuttum.

İçim sızladı.

Gözlerine düşmüş siyah saçları artı olarak psikopat görünüşü verirken, tutup kaldırdım güçlükle. Mağara adamı gibi nefes alıp verse de kalkmıştı.

Arkamdaki sessizliğe bakılırsa, kimse yoktu. Birkaç saniye sonra Jimin tekrar döndüğünde, yerdeki Jakson'ın koluna girdi. Giyindiği kapşonlusunu da başına geçirmişti ki, kameralara yakalanmasın yaralı yüzü.

Hızlıca nefes alışları arasında, yere attığım çantamı eğilip aldım.

"Beni bir gün durduramayacağını biliyorsun." diye mırıldandığında, alayla yüzüne baktım.