Tutacaktın ellerimi, bitecekti
bu acı.
Bu kadar kırık, artık kalbimde silinmez bir sancı.§
Bazen hayatın bize gülen yüzünü gösterdiğini bir türlü anlayamazdık. Belki de o kadar sahteydi ki, kendisi insanların güvenini yerle bir etmişti. Hayatımızda sonu kapalı olan bir yoldan bizi haberdar ederdi. Anlatırdı, zordu derdi, başaramayacaksın boşuna uğraşma diyerek geri döndürmeye çalışırdı ama o kadar yaptıklarından sonra insanoğlunun ona güvenmesini beklemek saçmalıktı.
Bana da bir ara fısıldamıştı yolumun yanlış olduğunu. Fakat yolumun en başından yalnış olduğumu zaten biliyordum ben. Sadece sonunda sertce duvara çakılırsam, aklım başıma gelirdi diye düşünüyordum.
Küçük hatalar yapardım, büyük sonuçlar açardı başıma. Mesela, sevmek ne kadar güzel de olsa insanın yaptığı küçük bir hataydı bana göre. Ve peşinden eşya niyetine sürüklediği acılar ile birlikte kalbine gelip yerleşirdi. Zaten geri dönüşü olmadığını biliyordum, boyun eğdim sadece. Şimdi ise kalıntılar arasında ezilmekten yorgun düşen ruhumu toparlayamıyordum.
"Sınavlar tam da bir hafta sonra boğazıma bıçaklarını dayayacak ve ben çalışmak için bir uğraş veremiyorum bile." diye mırıldandı Rosé, sıkıntıyla arkaya yaslanırken.
Çözmeye çalıştığım testlere gözümü dikmişken, küçük bir bakış attım kızarmış yüzüne. Sanırım şu an üzerinde tek canlı duran sarı saçlarıydı. Bu sıcakta nasıl hastalanmayı başarmıştısa, takdir edilesiydi.
"Güneşi görür görmez kendini çikolatalı dondurmaya boğmasaydın bu halde olmazdın, gerizekalı sarışın."
Mendili ile kenarları kabuk bağlamış burnunu sildi. Ateşi vardı ama annesi sınavları yüzünden derslerden geri kalmasına izin vermemişti. Ayrıca her ayın en az dört günü dersleri asıyordu. Bunun da katkısı olmuştu.
"Bana gerizekalı diyene bakın hele, sırf şu sığır herifi görmemek için üniversite değişiyorsun Soya."
Aynı konuyu açmasıyla, bıkkınca nefesimi dışarıya bıraktım ve kaçış yolu olarak çalan zilin uzattığı eli sıkıca tuttum.
"Sonra görüşürüz. Sıcak şeyler tüket, berbat görünüyorsun."
Başını olumlu anlamda sallarken, hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. Aslında ingilizce dersine girmeyecektim ama hocanın dün sınıfımıza gelip sınav hakkında önemli şeyler söyleyeceğini ve herkesin derse katılmasını istediğini söylemesi, fikrimden dönmemi sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My false truth [ yoonsoo ] ✓
Fiksi PenggemarAdam kadının kalbini yakıp, ardından körüklüyordu. Kadın ise, yanan kalbini bir kenara itip, adamın dudaklarında gülüşüne dair kırıklar arıyordu. Çünkü biliyordu, adam gülseydi, kalbi iyileşirdi. • Dünya beyaz b...