"Baba, bugün matematik dersine stajyer bir hoca girdi" Peter eve girer girmez seslenmişti Tony'e. Çantasını kapının kenarına yorgunca bırakıp, daha sonra alması gerektiğini kendine hatırlattı.
Bomboş salonda kendisine bakan tek kişi Steve olunca neredeyse korkudan ölecekti küçük adam.
"Tony on dakikaya gelir" Steve hiçbir şey yapmadan koltuğun ortasında kollarını birleştirmiş şekilde oturuyordu, onu bir miktar korkutucu yapan şey de buydu zaten. Sadece oturması...
Peter öyle ürkmüştü ki kalbi çarparken canını acıtıyordu. "H-harika... Ben..." Etrafına bakınıp yapacak bir şey bulmaya çalıştı ve birkaç saniye sonrasında pes etti. "En iyisi odamda bekleyeyim. Televizyonu falan açabilirsin"
Peter afallatmış halde duvardaki televizyonu gösterince Steve de televizyonu işaret etmişti. "Bu televizyon mu?"
"Evet," Peter koltuğun koluna monteli küçük kapağı açıp kumandadan televizyonu açtığında Steve mırıldandı.
"Son gördüğümden epey değişik..."
"Muhtemelen..." Peter koltuğun koluna oturup kumandayı onun yanına bırakarak bacağında ritim tuttu. Steve kumandayı eline alıp incelemişti.
"Kaç yaşındasın Peter?"
Kendisine yöneltilen soruyu beklemediği için bir süre duraksadı Peter. "On dört... On beş ya da... Oralarda"
"Küçük görünüyorsun... Tony senden daha büyük duruyordu bu yaşlarda..." Hafifçe tebessüm etmişti bunları söylerken.
"Peki nasıl bir çocuktu? Kuşkusuz zekidir herhalde ama başka?" Peter konuyla ilgilenmekten alıkoyamamıştı kendini, Tony'e tapardı.
Steve parmağının yan tarafını dudağına dayayıp düşündü. "Başınabuyruktu biraz. Söz dinlemezdi ve tabi ki zekiydi." Geri kalan şeyleri kendine saklamak istiyor gibiydi.
"Tahmin etmiştim..." Peter dikkatini konuşmaya verdiği için Tony'nin eve girdiğini fark edememişti. Tony ona arkasından sarılıp kendine çektiğinde, Peter koltuğun kolundan düşmemek için koltuğu tuttu.
"Demek tahmin etmiştin, küçük haylaz seni" Peter gülerken Tony onun alnını öpüp omuzlarından sarılmaya devam etti.
"Otopark kapısından mı girdin?" Peter da Steve de giriş kapısının yanında oturuyorlardı, Tony'i görürlerdi.
"Evet, Bucky bir arabamı daha çizmesin diye onunla gitmek zorunda kaldım"
Steve ikisini izlerken birden bunu yapmaması gerektiğini düşünüp önündeki renkli televizyona döndü. Hakikaten hangi senede renkli olmuştu ki bunlar?
"Bucky amca nerede?" Peter yerinden zıplayarak kalktı, okul dönüşlerinde onunla dövüşmeyi seviyordu küçük adam.
"Üstünü değiştiriyor, hırpalama adamı" Peter hızla koştuğu için peşinden seslenerek söylemesi gerekmişti bunları. Peter gözden kaybolunca iç çekip kollarını koltuğun sırtına dayayıp Steve'e baktı.
"Değişmiş" Steve dikkatin kendisinde olduğunu hissedince televizyonu kast ederek konuştu.
"Aksini bekleyemezdin..." Tony televizyondaki beyzbol maçına bakıp ironikce gülümsedi. Hiç haz etmiyordu.
"Ne dersin?" Steve televizyonu gösterip onun anlayacağını düşünerek başını ona çevirdi. Steve beyzbol oynama sözünü en azından şimdi tutmak istiyordu.
"Sevmem" Tony kumandaya ulaşıp kanalı değiştirince Steve kaşının üstünü kaşımıştı.
"Eğlenceli olur?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Time On Earth | Stony & Spideypool Au
FanfictionTony 15 yaşındayken babası tarafından tanıştırılan bu askeri sevmişti. Steve'in öldüğünü duyduğunda ona olan sevgisinin eksilmediğini fark ediyordu. Yıllar sonra onu tekrar karşısında gördüğündeyse sevgisinin hiç değişmediğini fark etti.