17.Bölüm

1.9K 73 25
                                    

Kader yazıldı, kınam yakıldı
Canlar verildi, bu vatan borcu
Sana elveda diyemedim ki , sadece bu yakar içimi.

Her şehidin ardından bir türkü söylenirmiş anne.
Sende benim ardımdan bir türkü söyle ağlama anne gidiyorum ben.

Pınar Hanım'ın sesi geliyordu arka bahçeden .

"Cihaann!" Akın'la birbirimize bakıp sese koştuk.
Arka bahçede Kemal Bey , Pınar Hanım ve evin çalışanları vardı.
"Bir şeyim yok anne. "
Elinde ki kanları silmeye çalışan Pınar Hanım'a sinirle ofladı Cihan.
Elinde ki silahı yere attı.

"Oğlum ne diye ateş ediyorsun.?"
Cihan bana baktıktan sonra tekrar annesine döndü.
"Her zaman atış yapıyorum biliyorsun."
"Kendine neden zarar veriyorsun ? "
Eli hâlâ kanıyordu.

"Izin verirseniz yaraya bakayım. Ciddi bir şey olabilir."
"Gerek yok. Sen iki oğlumdan da uzak dur!"
Bir şey mi ima ediyordu yoksa öylesine mi söylemişti bilmiyordum.
"Anne. Kız işini yapıyor. Yarama içerde bak."
Pınar Hanım her ne kadar istemese de sonuçta ben bir doktordum ve o da oğlunun zarar görmesini istemiyordu.

Şimdi onun odasına yarasına bakmaya gelmiştim. Keşke son saniye Akın'ın bir işi çıkmasaydı.
"Elini uzat yarana bakayım."
"Elimde ki yara ne ki? Sen en iyisi kalbimde ki yaraya bak."
Yine başa dönmüş onun bana olan aşkını dinleyecektim.
"Bu saçlamalıkları dinlemek zorunda değilim."
Gitmek için kapı koluna uzandım.
"Sana göre benim aşkım saçma ha Elvan Hanım.? Sana göre benim duygularım saçma."
Sinirle gülmeye başladı. Kolumla birlikte beni kendine çekip kulağıma eğildi.
"O düğün olmayacak. Sen benden başkasına yar olmayacaksın . Yemin ederim ki seni de kendimi de öldürürüm. "
Canımı acıtan kolumu sıkması mıydı , yoksa bu sözleri mi?
"Benden ne zaman vazgeçeceksin? "
Yüzümü ona döndüm.
"Bu olanlardan sıkıldım ben anlıyor musun? Hayatıma burnunu sokmaktan vazgeç."
Saçlarımı ellerinin arasına aldı. Burnuna götürdü bir tutam saçımı ve kokladı.

"Ben senden vazgeçmem . Ben vazgeçecek olsam sevmezdim seni. Ben mutlu muyum sanıyorsun ? Kardeşimin sevgilisine aşığım. Bu ne kadar canımı acıtıyor biliyor musun?"
Saçlarımı ellerinin arasından çektim.
"Al acını kendi içinde yaşa. Sen acı çekiyorsun diye bunca insana da acı çektiremezsin."
"Lan ben ölüyorum diyorum sen hâlâ acı diyorsun.
Kolay mı sanıyorsun ha? Ben seni unutmak istiyorum ama gülüşün geliyor birden aklıma bir bakıyorum seni hayal ederken buluyorum kendimi. Ben seni unutmayı beceremiyorum kızım. Sen var ya çok kötü bir insansın."
Yere damlayan kanını görünce eline bakmak için almak istedim elini ama o izin vermedi.
"Bırak. Bu bana çektirdiğin acının sadece üçte biri. Acım artık dayanılmaz bir hâl almaya başladı. Bak beni bu..."
onu susturan çalan telefonum oldu. Benden önce davranıp aldı elimden telefonu.

"Alo Sinem. Nasılsın? "
"..."
"Bende iyiyim. Elvan yanımda şu an. İşi var benle gelemez. "
"..."
"Tabi canım söylerim."
"..."
"Yok ben  yarın akşam getiririm onu hastaneye merak etme."
"..."
"Görüşürüz canım. Sende kendine iyi bak."
Telefonu bana vermeden önce kurcaladı. Çatılan kaşlarına bakılırsa pek memnun olmayacak şeylere bakıyordu.

"Sen Sinem Hoca..."
Telefonumu gözüme sokarcasına
"Bu kim lan?"
dedi.
Telefonum da Buray'ın resmi vardı. Mesaj mı gelmişti ona mı sinirlenmişti acaba?
"Neye sinirlendin anlamadım?"
Resmen burnundan soluyordu.
"Galerinde bu adamın fotoğraflarından var. Ayrıca duvar kağıdında bu adam."
Yuh artık! Ben adama sadece hayrandım.
"Sesini seviyorum . Ünlü o. Şey. O yüzden ."
Doğru kelimeleri bulayım derken resmen dibe batıyordum.
"Benim sesim ondan daha güzel . Bana hayran ol ona değil."
Işte buna gülünürdü. !
O kalın sesiyle bir de bana sesim güzel diyordu .
"Hayatta inanmam."
"Akşam karaoke gecesi var . Istersen gel senin için bir şarkı söyleyeyim güzelim."
"Siz Gaziantep'e gitmiyor musunuz?"
"O iş yattı. Sen Akın'ı al gel. Eğer sesimi beğenirsen telefonda benimde bir resmim olacak."

Krizantem(Wattys 2019)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin