20.Bölüm

1.8K 69 25
                                    

@Mrsbordobereli789
Bu bölümü sana ithaf ediyorum. Beni yalnız bırakmadığın için teşekkürler.

Sensizliğimi kullanma bana karşı.
Rüyalarıma gelme.
Uyandığımda yanımda olmayacaksan beni öpme.
Korkutma beni.
Ölümünü her gün hatırlatıp beni itme o uçurumdan.
Üzülürüm sevgilim.
Sen bilmezsin ama ben bilirim.
Sensiz yaşamak ve bu aşkı taşımak ne denli zor bilirim.
Kalbim hızla atar ismini duyunca
Döner bakarım ardıma.
Bir çift görürüm.
Seni hatırlatır bu kaldırımlar.
Seni hatırlatır bu ay , bu ağaçlar.
Seni hatırlatır her şey.
Belki de ben unutmayi beceremedim bilmiyorum.
Tek bildiğim dudaklarımda hâlâ senin izin var.
Tek bildiğim gözlerimi kapattığımda senin hayalin var , bu kalp senin için atar, bu kadın senin için yaşar.

Artık eskisi gibi heyecanla kalkmıyordum yatağımdan. Cihan artık sabrımı zorluyordu.
Yiğit'i ne hakla döver, ne hakla bana bunları yaşatırdı?
Eğer bunları ondan nefret etmem için yapıyorsa , çok doğru yapıyordu.
"Biraz daha iyi misin?"
Koltukta oturan Yiğit'e , içinde sıcak ıhlamur olan  bardağı uzattım. Sıcakta olsa bardağı sıkıca tuttu ve bir yudum aldı.
"Bu it Sedef'i de seni de bırakırsa daha iyi olurum."
Ellerim dizlerimde ben de oturdum az önce kahvaltı yaptığımız masaya.
"Akşam Akın ile buluşacağım. Ona her şeyi  anlatacağım merak etme."

Doğru mu yapıyordum bilmiyordum ama içimden bir ses bunu yapmam gerektiğini söylüyordu.
"Ben gideyim artık." dedi elinde ki bardağı masaya bıraktıktan sonra.
"Bugün hastaneye gel, kaşına bakayım."
Yiğit çoktan kapiya kadar geçmiş ayakkabısını giyiyordu.
"Sen kendine dikkat et Elvan, beni düşünme."
Son kez bana sarılıp çıktı evden.

Akın ile Sedef'ten sonra şimdi Yiğit'te benim yüzümden başını derde sokuyordu.
Bugün gidip önce Cihan'a hesap sormam ve hemen ardından Akın'a olan biteni anlatmam gerekiyordu.
Çalan telefonumun sesiyle kapıyı kapatıp içeriye geçtim.
Telefonumu bulmam epey zaman almıştı. Sonunda koltukta yastığın altında bulmuştum.
Tanımadığım bir numara arıyordu. Açıp açmamakta tereddüt ettim. En sonunda kapandı. Daha sonra tekrar arayınca merakıma yenik düşüp açtım telefonu.

"Alo?"
"Alo. Elvan sen misin?"
Bir erkek sesiydi. Sesi tanıdık geliyordu ama çıkaramıyordum.
"Benim , siz kimsiniz?"
"Benim Yağız."
Cihan'ın kardeşim dediği adamdı.
"Beni neden aradın? "
Onunla konuşmak istemiyordum. Sonuçta o da Cihan gibi zorba bir adamdı.
"Hande seninle görüşmek istiyor. Burada pek arkadaşı yok. Biliyorsun Allah'ın dağında yaşıyoruz."
"Hande yanıma gelebilir mi?"
Kesin bir dille "Hayır."
dedi.
"Neden?"
"O dışarı çıkamaz. Gelecek mısın? Ben bir araba yollayayım. "
"Neden dışarı çıkamaz.?"
"Çok soru soruyorsun Elvan. Gelecek misin? "
Hande iyi bir kıza benziyordu ve benimle neden konuşmak istediğini merak ediyordum.
"Tamam."
deyip telefonu kapattım. Her ne kadar kendim gelmek istesemde sonunda pes ettim.

Üzerimi giyinmek için  odama geçtim. Saat dokuza geliyordu. Siyah tişört ve mavi kotumu  giydikten sonra hazırdım.
Dışarıya çıkıp Yağız'ın beni alması için gelecek olan arabayı beklemeye başladım.
Hande'yi hayatımda bir kez görmüştüm ama bana oldukça sıcakkanlı gelmişti.
Yarım saatin ardından son model bir araba beni almak için geldi.
"Buyurun Elvan Hanım?"
Kapıyı açan şoföre teşekkür ettim ve o da arabaya binince yola çıktık.

Yol boyu Hande'nin benimle neden konuşmak istediğini düşünüp durdum. Yol uzundu ve ben sıkılmaya başlamıştım.
"Çok kaldı mı?"
Dikiz aynasından bana bakan şoföre baktım.
"Az kaldı efendim."

Krizantem(Wattys 2019)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin